hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Dildeki dikenler!

    Dildeki dikenler
    expand

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Fransız kadın parlamentere söylediği "Türkiye'ye Fransızsınız" sözü Türkçe'ye yerleşmiş başka millet, ırk ya da dine mensup kişileri aşağılayan ya da ayrımcılığa tabi tutan terimleri yeniden gündeme getirdi. Özellikle Arapları, Ermenileri ve Hıristiyanları yeren bu deyimlerin yanı sıra yabancı dillerde de Türkleri kötüleyen ya da aşağılayan çok sayıda ifade yer alıyor.

    "Bir konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmamak" anlamına gelen "Fransız kalmak" deyimi AKPM salonunda Başbakan Erdoğan tarafından dillendirildiğinde muhtemelen kimse bir şey anlamadı.

    Ancak daha sonra bu deyimin ne anlama geldiği ortaya çıkınca, Fransızlar ve birçok parlamenter bu deyimin Fransız halkına hakaret olduğunu söyledi.

    Türkçe'ye daha dikkatli bakıldığında dile yerleşmiş çok sayıda "ırkçı, aşağılayıcı, kötüleyici ya da hakaret içeren" ifade olduğu dikkat çekiyor. "Fransız kalmak" deyimi belki de bunlar arasındaki "en masumane"lerinden biri.

    Araplarla ilgili ifadeler

    Türkçe'de söylenenlerin anlaşılmazlığını ifade etmek için kimi zaman "Anladıysam Arap olayım" denir. Dahası "Arap eli öpmekle dudak kararmaz" diye bir söz vardır ki, "Kirli bir şeye bulaşmakla insan kirlenmez" anlamında kullanılır. Bir durumun karmakarışık olduğunu ifade etmek için "Arap saçına döndü" denir. “Ahşaptan maşa, Araptan paşa olmaz”, “Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü” yine Arapları aşağılayan iki ifade olarak dikkat çekiyor.

    Ermenilerle ilgili ifadeler

    Ermeniler de Türkçe'den nasibini fazlasıyla alıyor. "Agop'un kazı gibi yutmak" ifadesiyle Ermenilerin açgözlü olduğuna vurgu yapılıyor. Ermenilerle ilgili en çirkin ifadelerden biri de "Ermeni dölü". Ermeni ırkından olmanın aşağılayıcı bir şey olduğu anlamına gelen bu ifadenin bir benzeri de "Ermeni tohumu". Yine Ermeni kadınlarına yönelik olarak kötüleyici bir ifade olan "Ermeni gelini gibi" sözleriyle "süzülen, kırıtan" kadın benzetmesi yapılmakta.

    "Çingene"yle ilgili ifadeler

    "Çingene kavgası", "çingene borcu", "çingene düğünü", "çingene çergesi", "çingene parası", "çingene çergesinde musandıra ne arar" gibi deyimlerin tamamı bu kişileri ve yaşam tarzlarını aşağılıyor. Neyse ki Türk Dil Kurumu’nun sözlüğü, 2003’te Çingenelerle ilgili kötü ifadelerini değiştirdi. Diyanet İşleri de hurafelere dayalı olarak Çingenelere yapılan suçlamaların doğru olmadığı konusunda 2000’de fetva yayınladı.

    Milli Eğitim Bakanlığı’nın Örnekleriyle Türkçe sözlüğünde iki sene öncesine kadar Çingeneler hakkında yeralan ‘cimri, eli sıkı, hasis, yüzsüz, arsız, çığırtkan’ gibi sözcükler kaldırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın İslam Ansiklopedisi ve Türk Ansiklopedisi’nde ‘Hayvan ve çocuk çalıp çalarlar satarlar, göçebe olarak yaşarlar, hırsızlık yaparlar, inançsızdırlar, nikaha ve sünnete itibar etmezler, buçuk millet olarak bilinirler’ ifadeleri kaldırıldı.

    "Çingene" ifadesi kanunlara bile yerleşmişti.
    5/7/1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun 21'inci maddesinin son fıkrasında yer alan "Tabiiyetsiz veya yabancı devlet tabaası olan çingenelerin ve Türk kültürüne bağlı olmayan yabancı göçebelerin sınır dışı edilmelerine İçişleri Bakanlığı salahiyetlidir" ifadesi de Ocak 2011'de düzeltildi.



    Müslüman olmayanlara yönelik genel ifadeler

    Müslüman olmayan kitleyi yeren "Gavur ölüsünden", kasap anlamında kullanılan "gavur"a kadar çok sayıda söz ve deyim Türkçe'ye yerleşmiş. Özelde Hıristiyanlığa yönelik olarak da sayısız ifade yer alıyor. Gavur çocuğu anlamına gelen "istavroz fidesi" en çok kulanılan ifadelerden biri. Hıristiyanlığa karşı kullanılan küfür tehdidi içeren "istavrozundan başlamak" da diğer bir ifade.

    Papaz sözcüğü özelinde de "aşağılayıcı" birçok sözcük ve sözcük grubu yer alıyor. "Papaz" sözcüğü kimi zaman hoşgörüsüz ve yaşlı kimse anlamında kullanılıyor. Yine "papaza gitmek" ifadesi "tuvalete gitmek" anlamına geliyor. Ayrıca papaz için "üçkağıtçı" gibi bir anlamda mevcut. "Papaza borcunu ödemek" küçük ve büyük tuvaletini yapmak manasında kullanılıyor. Kötü bir sonuçla karşılaşıldığında "Papazı bulmak" deniliyor.

    Rum ve Yunanlılara yönelik ifadeler

    Rumları dışlamak için kullanılan "rum tohumu" ifadesinin yanı sıra Rum ve Ermeni kadınları cinsel obje nesnesi gibi gösteren ifadeler de kullanılıyor. "Senin bu yaptığını Yunan gavuru yapmaz" ifadesiyle de Yunanlılara "en kötü" yakıştırması yapılıyor.

    Yahudilere yönelik ifadeler

    Yahudilere yönelik ifadelerde ağırlıklı olarak para, cimrilik ve karmaşıklık anlamları veriliyor. Sarı Yahudi paraya düşkün kişi anlamında kullanılırken 'Yahudi pazarlığı' sözüyle Yahudilerin cimrliğine vurgu yapılıyor.

    DİĞER DİLLERDEKİ TÜRKLERE YÖNELİK İFADELER

    İtalyanca'da "bestemmia come un Turco" ("Türk gibi küfretmek") ve "puzza come un Turco" ("Türk gibi pis kokmak") deyimleri sıklıkla kullanılıyor. En kötü şöhretli İtalyanca deyim ise yakın bir tehlikeyi belirtmek amacıyla kullanılan "Mamma li Turchi!" ("Anneciğim, Türkler geliyor!") deyimi. Ayrıca İtalyanlar "Fumare come un Turco" (Türk gibi sigara içmek) deyimini de sık sık kullanırlar. Almanca ve Sırpça'da da "Türk gibi sigara içmek" anlamına gelen deyimler var.

    Fransızca'da Turc kelimesi eskiden C'est un vrai Turc ("Gerçek bir Türk") gibi meşhur deyimlerde kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılırdı.

    Bir İspanyol biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde "turco" derdi. Yine İspanyolca'da kullanılan "cabeza de Turco" deyimiyle "şamar oğlanı"na dönmek ya da günahlardan sorumlu olan kimse sözü kastediliyor. Örneğin Beşiktaşlı Nihat Kahveci'nin Villareal'de oynadığı dönemde takımının Deportivo'yu 4-3 yendiği maçta iki gol atması üzerin İspanyol basını "Cabeza de Turco" manşetleri atmıştı ve Nihat'ın rakibini "Cabeza de Turco"ya çevirdiği anlatılmıştı. Bu deyim Fransızca'da da kullanılıyor.



    Avusturya'nın kırsal kesimlerinde hala çocukların "Es ist schon dunkel. Türken kommen. Türken kommen" ("Hava çoktan karardı. Türkler geliyor. Türkler geliyor.") diye tekerleme söylediği duyulabilir.

    Farsça'da "Tork-e khar" ("Türk aptalı / eşeği"), Türkçe konuşan İranlı Azerilere karşı kullanılan aşağılayıcı bir söz.

    Almanca'da Liegt ein Turke tot in Keller, waren die deutschen wieder schneller (Bodrumda ölü bir Türk yatıyor, Almanlar yine Türklerden hızlıydılar) şeklinde bir deyim vardır. Ayrıca sahtekârlık anlamına gelen “Türken” sözcüğü, aynı zamanda Türk anlamına da geliyor.

    Yunanca'da "Öfkesi onu Türk haline getirdi" diye Türkçeleştirilen ifade "birine ya da bir şeye aşırı öfkeyi" ifade ediyor.

    Norveççe'de "Sint som en tyrker" ("Bir Türk kadar kızgın") şeklinde bir deyim mevcut.

    Ermenice'de, Türk sözü hâlâ genel olarak birinin aptallığını sorgulamak için "Sen Türk müsün?" sözünü kullanıyor.  "Bir Türkün evine benziyor?" sözü aynı zamanda kirli düzensiz evi ima etmek için kullanılıyor.

    İngilizce’de Türk sözcüğü vahşi, gaddar, yönetilmesi zor insan anlamına geliyor.

    Fransızca'da da Türklerle ilgili deyimler mevcut. "Fort comme un turc" ile Türk gibi kuvvetli, "fumer comme un turc" ile Türk gibi sigara içmek, "tete de turc" ile inatçılık ifade ediliyor.

    Kıbrıs Rum Kesimi'nde askerlere uygun adım yürüme eğitimi verilirken söyletilen "En iyi Türk, ölü Türk" sloganı da en yakın dönemde türetilmiş Türklere yönelik düşmanlık içeren ifadelerden biriydi. Ancak 2008 yılında Rum hükümeti tarafından bu slogan yasaklandı.

    Tarihte Türklerle ilgili ifadeler

    Bazı ilahiyatçılara göre Türk kelimesi "torquere"den ("torture", işkence) gelmektedir, bir diğer popüler teoriye göre Türkler, zalim bir ırk kabul edilen İskitlerle aynı ırktan sayılır.

    Martin Luther'in yakın arkadaşı ve protestanlığın en önemli isimlerinden olan Philipp Melanchthon Türklerin "Kızıl Yahudiler" olduğunu iddia etmiştir. Buna dayanak olarak Türklerde ve Yahudilerde ortak olan erkek çocukları sünnet ettirme ve diğer ortak adet ve görenekleri göstermiştir. Kızıl benzetmesini de Türklerin adeta bir kan tazısı gibi katleden ve savaşan bir millet olmasına bağlamıştır.

    Osmanlı tarihçisi Naima, Türkler hakkında şu benzetme terimleri kullanır: Türk-i bed-lika (Çirkin yüzlü Türk), nadan Türk (Cahil Türk) ve eirak-i bi-idrak (hiçbir şey bilmeyen Türk)."



    Her şey İstanbul'un fethiyle başladı...

    İstanbul’un fethinin güncesini yazmış olan Nicolo Barbaro “Türk köpekleri" deyimini kullandı.

    İstanbul seyahatnamesinin yazarı Edmondo De Amicis’e göre (1846-1908) "Türklerin yavaş yavaş da olsa uygarlaşması olasılığı yoktur."

    İtalyan halk edebiyatında Türkler; "akılsız, kötü, kaba güç sahibi, tembel, şehvetli, şişmandırlar."

    Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethedişi üzerine Danimarka ve Norveç Kralı Kristiyan I, "Türk Padişahı kıyamet metinlerinde sözü edilen denizden çıkan canavar gibiydi" benzetmesini yapmıştı.

    Papa V. Nikol, 30 Eylül 1453 tarihinde Fatih’i; "Hıristiyanlığın en acımasız zalimi, şeytanın, cehennemin, ölümün oğlu, Hıristiyanların kanına susamış, Aziz Yahya’nın sözünü ettiği 7 başlı, 7 taçlı, 10 boynuzlu büyük ejderha" diye tanımlamış.

    Kaynakça: Sina Akşin'in "Batı'da Türk İmgesi" çalışması, Wikipedia ve internetteki çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow