hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    K2 dağının dev çığları arasında bir Türk dağcı

    K2 dağının dev çığları arasında bir Türk dağcı
    expand

    K2 tırmanışında kötü hava şartları nedeniyle zirveye ulaşamayan Türk dağcı Tunç Fındık 14x8000 projesini bırakmaya hiç de niyetli değil... Kaldığı yerden hedefine ilerlemekte kararlı olan Fındık bu sırada boş durmuyor ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde tırmanışlarını sürdürüyor... Tunç Fındık ile K2 tırmanışını ve geleceği konuştuk...

    Pakistan Karakurum dağlarındaki tırmanışınız yarım kaldı. 14x8000 projesine kaldığınız yerden ne zaman devam edeceksiniz?

    Yarım kaldı yerine zirveye ulaşmadı desek daha uygun olur. Zira K2’nin zor (normal rotasına görece çok daha zor) bir rotası olan CESEN ROTASI /güney-güneybatı sırtında binlerce metrelik bir teknik buz- kar- kaya tırmanışı yaptık. K2 gibi efsanevi bir dağda bu tür bir çıkış yapmak bile muazzamdı, gerçekten bir dağcı-tırmanıcıya çok şey katan ve ufkunu genişleten tırmanışlar bunlar.

    14x8000 projesinde bazen aksaklıklar olabiliyor. Zaten 8000 metrelik bir dağa gittiğinizde zirveye ulaşamama olasılığı daima vardır, bu nedenle bazı dağlara birden çok sefer tırmanmayı denemeyi de zaman tablomda hesaba kattım. Havanın dengesiz ve kötü, yağışlı olması, aşırı çok ve derin kar şartları, akut çığ tehlikesi, ekip ve dağcının kendisiyle alakalı sağlık ve güvenlik sorunları zirveye ulaşamamaya neden olabilir. Bu yaz K2 ve Gasherbrum II dağlarında yukarıda saydığım nedenlerin bir kısmından dolayı zirveye çıkamadım ama bunu hiç garip karşılamıyorum. Koşullar uygun değilse ve siz çok zorlarsanız kendi hayatınız tehlikeye girer.  Kısaca, tehlikeyi görecek kadar tecrübeli iseniz ‘başka bir gün dönmek üzere geri çekilmeyi bilmek’ gereklidir. Dağlar, yine gidip daha uygun koşullarda tırmanabilmeniz için daima oradalar. Eminim ki, uygun koşulları yakalayıp K2 zirvesine önümüzdeki yıllarda çıkacağım.
     
    Projenin önümdeki ilk ayağı 2010 yılının nisan- mayıs aylarında, Nepal’in Himalaya dağlarında bulunan ve  dünyanın en yüksek 5. zirvesi olan, 8463 metrelik MAKALU dağı. Bugünlerde bunun finansmanı, organizasyonu için uğraşıyorum ve yine finansal bir sponsor arayışındayım.

    Bunun ardından da, 2010 sonbaharında Tibet’teki 8046 metrelik SHİSHAPANGMA dağına tırmanmak üzere yola çıkacağım. 14x8000 ile ayrı olarak, yazın Tacikistan ve Kırgızistan’daki iki adet 7000 metrelik dağa çıkmak planım da var.

    8463 metrelik Makalu dağına çıkmak neden sizin için önemli?

    Makalu önemli ve zor bir 8000’lik dağdır. Üstelik ilk Türk tırmanışı da henüz yok! Ayrıca çok da güzel ve görkemli bir zirve. Benim için önemli bir diğer yanı da, bu dağa oksijen kullanmadan çıkacak olmamdır. Tırmanışı Nepalli dostum Dawa Sherpa ile beraber iki kişilik bir takım olarak yapmayı planladık. Tırmanış 60 gün sürecek.



    8000 metreye tırmanmakta ne gibi zorluklar var?

    8000 metrede, havadaki basınç ve oksijen, deniz seviyesindekine nazaran üçte bir seviyesine iner – yani bir adamı o irtifadan alıp 8000 metreye götürün yarım saatte ölür. Bir kere bu duruma alışmanız gerek. Ondan sonra soğuk ve kötü hava gelir. Eksi 50 derece ısı ve yüzlerce kilometreye varan fırtına, tipi hayatı zorlaştırır. Ardından dağın teknik dertleri gelir ki, bu yüksekliklerde buz yamaçları, kayalar, buzullar zor zeminlerde tırmanmak daha da zorlaşır. İki ay süren bu tür bir tırmanışta evinizi özlersiniz, üşür, aç kalır sefil olabilirsiniz. Ayrıca genelde 8000 metrelik dağlar dünyanın en fakir, politik açıdan en karışık ve dengesiz, tehlikeli ülkelerindedirler. Tümünü toplayınca büyük bir mücadele ve challenge olur 8000.

    Bu yazki Pakistan tırmanışlarına son verme kararını alırken neleri göz önünde bulundurdunuz?

    Tırmanışa gittiğim çok uluslu ekip yeterince kompetan değildi. Tırmanacağımız teknik rotada, dağda liderlik yapacak ve ip hatlarını döşeyecek, 10 kişilik ekipte sadece iki kişi idik, diğerleri çok tecrübesizdi ve bu da risk yaratıyordu. Buna rağmen ilk haftalarda dağ üzerinde 1300 metre sabit hat ipi taşıdık ve neredeyse 6500 metreye kadar zor zeminden tırmandık, dağ üzerinde iki ayrı yüksek kamp kurduk. Bu arada hava da hiç iyi değildi, sık aralıklarla kar yağıyor ve çok büyük çığ riski yaratıyordu. Zira rotamızın her iki yanı da ciddi çığlarca dövülüyordu ve rotanın girişinde de çığ riski ciddi boyutlara varıyordu. Belliydi ki bu sene K2 kimseye izin vermeyecekti çünkü karın bu kadar yığıldığı senelerde, K2’nin 8000 metresi üzerinde aşırı derin kar ve çığ riski ilerlemeyi engeller.

    Tahminim %100 doğru çıktı, bu yıl kimse K2’nin zirvesine ulaşamadı. Ben de Gasherbrum iki adlı 8035 metrelik bir başka 8000lik zirveye SOLO tırmanmaya geçtim, 40 km. kadar yolu, dağın ana kampına üç hamalımla beraber iki günde yürüyerek başladım. Ancak orada da koşullar kötüydü, bir kişi dağda mahsur kalarak öldü, ben de zor koşullarda 6400 metredeki ikinci kampa kadar, berbat ve tehlikeli bir buzul etabını geçerek ulaştım ama buradan sonrasında, dağın üst kısmında çığ riski büyüktü. Solo tırmanmak da yeterince yorucu ve riskliydi zaten. Bu nedenle, tırmanışı zorlamadım ve eve döndüm.

    Tırmanışın yarım kalması bir dağcıyı nasıl etkiler?

    Hiç neşeli bir durum değil ama dağcılığın bir gerçeği bu. Şartlara göre hareket etmeniz ve ortamı çok iyi değerlendirmeniz, kendiniz ve dağ hakkında objektif olmanız gerekiyor, bu da her zaman size zirve başarısı getirmiyor. Bilinmesi gereken, K2 gibi zor ve riskli bir dağda tırmanıp, zirve olmasa da eve sağ ve sağlıklı dönmenin de azımsanamayacak bir başarı olmasıdır. Bu tüm 8000’likler için de geçerlidir ayrıca, çünkü kolay 8000 metrelik bir dağ yok, en kolayı bile risk taşır. Tabi dediğim gibi, nasılsa geri döneceğim K2’ye ama o kadar çaba, o kadar destek, bir daha bir Türk dağcısı olarak bunu tekrar yapabilir miyim endişesi… sadece dağa ulaşmak için yürüdüğünüz 100 km. yol bile bunu düşündürmeye yeter!

    Sonuç olarak, 14 X8000 programım tüm hızıyla devam ediyor, geriye değil ileriye bakıyorum elbette, 2010 yılının 5 ayı yine 5000 m. ve üzerinde geçecek!



    Peki Pakistan seferinizin en akılda kalan anlarını biraz anlatabilir misiniz?

    K2 dağının en enteresan olayı devasa çığları… Binlerce metre yukarıdan gelen dev çığ, buzula büyük bir gümbürtüyle inince kilometrelerce yolu toz kar bulutu halinde alıyor (hatta bu yıl bahardaki Dhaulagiri tırmanışımda bu tür bir çığı videoya çekmiştim, görüntüyü CNN TÜRK’de yayınlamıştınız!), bence bu olaylar inanılmazdı. Bir diğer inanılmaz olay da, buzulda ve dağda devamlı olarak insan kalıntıları bulmamızdı- her tür, her şekilde dağda canını vermiş insanların kalıntıları.. Bu da gününe göre moral bozucu olabiliyor elbette. Dağ, üzerinde ölen 80’e yakın insanla bir tür mezarlik adeta!

    Şimdiki planınız ne? Yakın zamanda yapmayı planladığınız tırmanışlar hangileri?

    Dediğim gibi, 2010 baharında 8463 metrelik, dünyanın en yüksek 5. zirvesi Makalu, ardından yaza Kırgızistan ve Tacikistan’daki bazı 7000 metrelik dağlar, ve sonbaharda da, Tibet’teki, dünyanın en yüksek 13. zirvesi olan 8046 metrelik Shishapangma dağı. Bunun haricinde  yıl kışın İran’da donmuş şelale tırmanmaya gitmek planım da var .

    Bu arada Türkiye’de de bazı zor kış çıkışları planlıyorum buradaki tırmanış arkadaşlarımla. Mesela Toroslarda, Antalya Beydağları ve Niğde Aladağlardaki uzun kaya duvarlarında zorlu tırmanışlar. Daha geçen ay Niğde Aladağlar’da tırmanış arkadaşımla 4 adet, uzunluğu 300-550 metre arasında değişen yeni kaya tırmanış rotaları açtık, bunlar ilk çıkış oldular ve oldukça zor tırmanış etapları ve zevkli kaya tırmanışı içeriyorlar… Ülkemiz bu açıdan bir cennet, Aladağlar, Dedegöl ve Beydağları’nda mükemmel teknik kaya tırmanış rotaları ve uzun duvarlar var. Görüyorsunuz, boş yok, devamlı hareket var bende!

    Tunç Fındık nasıl antrenman yapar ve yüksek dağlara, uzun duvarlara nasıl hazırlanır?


    Şehirde tırmanış antrenmanı için genelde ‘boulder’ dediğimiz kısa kaya tırmanışı antrenmanı  yapıyorum ve şehir yakınındaki kayalıklara tırmanmaya  gidiyorum. Kaya tırmanışı bedeni çok iyi eğiten ve yüksek dağlarda da gerekli olan çeşitli tırmanış becerilerini taze tutmanızı sağlayan bir spor.. hatta bunun için bir antrenman sponsorum bile var, İstanbul’da olduğumda gittiğim ‘Boulder İstanbul’ adlı bir tırmanış salonu, sağolsunlar…

    Normalde dağcıların yaptığı türde koşu, ağırlık vb. yapmıyorum, zaten yüksek dağlara sık gitmek, uzun tırmanışlar yapmak, ağırlık taşımak bana yeterince performans sağlıyor. Diyetime dikkat ediyorum ve bir sporcu olarak ona uygun beslenmeye dikkat ediyorum.

    "Kış Dağcılığı" diye bir kitabınız çıktı, biraz ondan bahseder misiniz? Başka kitap çalışmanız olacak mı?

    Evet, geçen aylarda AKUT yayınlarından ‘Kış Dağcılığı- Teknikler ve Taktikler’ adlı bir kitabım yayınlandı. Bu benim kendime ait 5. kitabım oldu, çok sevinçliyim. Kitap esasen teknik bir dağcılık kitabı.  Kış dağcılığını anlatan, buz ve kar tırmanışı, çığ, kış kampçılığı,kış sağlık sorunları ve kış barınakları gibi konular üzerine olan bir yayın, 286 sayfa ve14ayrı bölümden oluşuyor, siyah beyaz resim ve çizimleri mevcut.

    Önümüzdeki zaman diliminde, ’50 best routes in the Aladag’ adlı İngilizce bir rehber kitabım çıkmak üzere. Ayrıca, tüm Türkiye dağlarını içeren Türkçe ve İngilizce büyük ve kapsamlı bir rehber kitabı hazırlamaya da başladım. Bunun haricinde, küçüklüğüm ve ilk tırmanışlarımdan başlayarak, Himalayalar ve dünyanın farklı yerlerindeki tırmanışlarımı anlatan neşeli bir kitap yazacak gibiyim! Yani kitap çalışmalarım aralıksız sürüyor.



    Sponsorlar sizin 14x8000 projenizi ve  tırmanış hayatınızı destekliyor mu?

    Evet. Çok sağolsunlar, 14x8000 projemden bağımsız, tırmanıcı Tunç Fındık olarak bazı firmalar beni destekliyor, mesela The North Face dünyadaki en üstün dağcılık giysi, çadır ve donanımıyla, Petzl / Toros Kamp teknik tırmanış donanımıyla, Solgar Vitamin doğal destek ürünleriyle, İşdestek stratejik planlama çalışmalarıyla bana sponsor oluyorlar. Antrenman sponsoru olarak Boulder İstanbul vart ve tabii ki, çok önemli bir mevzu, basın sponsoru olarak CNN TÜRK’e de burada teşekkürü borç bilirim!

    Sponsorluk benim için çok önemli, çünkü profesyonel spor sponsorluk demek. Ancak burada bir şikayetim var, ülkemizde spor sponsorluğu ancak takım sporlarıyla sınırlı, doğa sporlarına pek yatırım yok. 14x8000 gibi Türkiye’yi dünya klasmanına taşıyacak ve Türk spor tarihinde bir köşebaşı olacak bir proje dahil, dağcılık yeterince ilgi görmüyor. Buna da üzülüyorum.

    Peki Tunç Fındık tırmanmadığı zaman ne yapar? Neyi en çok özler?

    Tunç Fındık daima tırmanıyorJ Tırmanmayınca sıkılıyor,  hem de çok. Bu dünya o kadar güzel ki, yapacak da o kadar çok iş var ki, zaten zaman yetmiyor. Benim yaşamım seyahat etmek, tırmanmak, organize etmek, seminer ve eğitimler, sunuşlar yapmak ile zaten çok dolu. Bazen oluyor ki, bu kadar seyahat ve tırmanış antrenman programımı fena halde bozuyor. Aklımın bir köşesinde bir gün Antalya taraflarına yerleşip, kayaların dibinde, tırmanışla daha iç içe yaşamak var ama o gün hala çok yakın değil galiba….

    Yüksek dağlarda en çok özlediğim şeyler:  bir nefes alınca ciğerlere dolacak kadar, havada taze oksijen olması, şöyle güzel bir bitki kokusu, güzel sıcak bir yemek, eşim ve arkadaşlarımla beraber olmak… Şehri de e çok ne özlüyorum; daima ve daima tırmanış ve yüksek dağlar, macera, kayalar değmek!
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow