hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Uçtum, şahitlerim var!

    Uçtum, şahitlerim var
    expand

    Türk Hava Kurumu bünyesindeki 1+1 kişilik uçaklarıyla gerçekten uçuruyor. Hem de tam bulutların bir tık altından yerin bir basamak üzerinde...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cem Yılmaz’ın gösterisinde takıldığı bir konu vardır. Uçak yolculuğu yapanların “uçuyorum” kalıbını kullanması. Sen uçmuyorsun uçak uçuyor der ve o kalıbın ne kadar gereksiz olduğunu vurgular gülüşmeler kahkahalar şeklinde devam eder…  Yolcu uçaklarının bilmem kaç santim aralıklı koltuklarını, sadece bulutları görebildiğimiz avuç içi kadar pencerelerini,  yapılan ikramların tamamını unutun.

    Türk Hava Kurumu (THK) bünyesindeki  1+1 kişilik uçaklarıyla gerçekten uçuruyor. Hem de tam bulutların bir tık altından yerin bir basamak üzerinde... Koltukları o dev yolcu uçakları kadar rahat değil ama pencereleri çok büyük… Her yere hakim olabiliyor insan… Göğe baktığınızda bulutlara dokunacak kadar havada, aşağıya baktığınızda yelkenlilerin direklerine dokunabilecek kadar suya yakın hissediyorsunuz.



    "60 yaşındayım ve korkunç  zevk alıyorum" 

    Türk Hava Kurumu Ayvalık Şubesi ücretsiz halk uçuşlarıyla bu eşsiz deneyimi bölge halkına yaşatıyor. Bu yaz boyunca 50 üzerinde sınıf öğretmenine eğitim veren Ayvalık Şubesi eğitimlerin sonunda 100 kadar ilkokul öğrencisini de havacılıkla tanıştırdı. Ayvalık, Sarımsaklı ve Cunda Adası üzerinde gerçekleşen uçuşlara ilginin gittikçe arttığını söyleyen Şube başkanı Mustafa Doğrular: “45 yaşından sonra uçmaya başladım. Bu işin yaşı yok ama keşke daha önce başlasaydım diye üzüldüğüm oluyor. 60 yaşındayım ve korkunç  zevk alıyorum.  Lafla anlatılmaz uçmak gerek” diyor ve Türk Hava Kuvvetleri’nin THK’ya devrettiği tek motorlu uçağa biniyoruz.

    Mustafa Bey yılların verdiği tecrübeyle koltuğuna oturuyor, ben de tuhaf bir heyecan var. Beni önümde bulunan kola dokunmamam yönünde uyarıyor. Merak edip kolla oynarsam uçağı düşürebileceğimi söylüyor. Ben arka koltukta kemerimi takıp hafta sonu gezmesine çıkan çocuk gibi Ayvalık’ı havadan izleyeceğim anı bekliyorum. Motor çalışıyor, bütün ses uçağın içinde. Heyecan yerini tatlı bir endişeye bırakıyor, toprak pistte ilerliyoruz. Uçak sallanıyor, o tatlı endişe yerini hafif bir gerginliğe bırakıyor, tam korku yaklaşırken pistle olan bağımız kopuyor ve havadayız.

    "Ne yerdeyim, ne gökte..."

    İşte tam bu anda durumu özetleyen en iyi söz “ne yerdeyim ne gökteyim bir garip seferdeyim” oluyor ister istemez. Pırpırın kanatlarını sahiplenip gökte yağ gibi akmaya başladık. Çalıştığı anda uçağın içine dolan motor sesiyle güzel bir ritim yakalıyoruz… Sarımsaklı’da olan pistten kalkıp plaj boyunca uçmaya başlıyoruz.



    Manzara güzel olmasına güzel ama çarpık yapılaşmaya üzülüyoruz. Konunun üzerinde fazla duramadan Ayvalık’ın üzerine doğru yöneliyoruz. Sanki havada olan biz değilmişiz gibi asılı kalmış bu küçük Ege kasabasını izliyorum. Her şey yerli yerinde duruyor. Sahil boyunda giden arabalar dışında pek bir aksiyon yok. Uçak sola yatıyor ve kendimizi Cunda üzerinde buluyoruz. Manzaranın içindeyiz, her şey yolunda…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Gökyüzündeyiz ve tam olarak burada Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” sözünü çok daha iyi anlıyor insan. Sınırlar kalkıyor. Karşımızda Midilli var, sanki iki kanat çırpsak ordayız. Öyle yakın geliyor. Çocukların gözündeki ışığı şimdi daha anlıyorum. Mustafa Bey bir yandan uçakların ne kadar güvenli olduğunu anlatıyor ve motorun durması halinde bile doğrudan yere çakılmayıp süzülerek alçalacağını uygulamalı anlatınca işin rengi değişiyor. Motoru çalışmayan bir uçaktayız ve hafifçe süzülüyoruz. “Şansın varsa düz bir yere inersin” diyor Mustafa Bey. Kendimi o anda paraşüt ararken buldum ama fazla uzun sürmedi, motorun çalıştığını duyunca rahatladım. Artık yavaş yavaş dönüşe geçiyoruz. Haliyle bir hüzün durumu hakim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Lafla anlatılmaz uçmak gerek”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Alçalmaya başlıyoruz, aklıma Alfred Hitchcock’un North by Northwest filmindeki uçak sahnesi geliyor. Adalar gittikçe büyüyor, pisti karşımıza alıp süzülüyoruz. Tamam durumu fazla romantikleştirmeye gerek yok ama uçma hissini tam anlamıyla iniş anında hissediyorsunuz. Şimdi Mustafa Bey’in neden “Lafla anlatılmaz uçmak gerek” dediğini çok iyi anladım.

    Tabii her şey bu kadar toz pembe değil. Her işin olduğu gibi havacılığın da sıkıntıları var, hem de çok ciddi sıkıntıları… Türk Hava Kurumu Ayvalık Şube Başkanı Mustafa Doğrular, havacılığın en büyük sorununun yakıt olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Uçak yakıt fiyatları ekstra pahalı olduğu için çalışmalarımız sınırlı kalıyor, bu sorunu aşabilirsek havacılıkta çok büyük bir patlama yaşayacağımıza inanıyorum.” Şubelerin tek sıkıntısı yakıtın pahalı olması değil. Uçakların tamamı vergiye tabi ve bakımlarıyla birlikte yıllık ortalama uçak başına 10 bin lira gibi bir masraf oluyor, bu da kurumun daha çok kişiye ulaşmasının önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Buna rağmen Türk Hava Kurumu Ayvalık Şubesi’nin 400 model uçak öğrencisi ve yetiştirdiği 50 tane model uçak öğretmeni var.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Siz de uçabilirsiniz

    Türk Hava Kurumu eğitimlerine katılmak için kuruma üye olmak gerekiyor ama laf aramızda Mustafa Bey “ben uçmak istiyorum” diye gelenleri imkan dahlinde kırmayıp uçurduklarını söylüyor. Türkiye’nin bir çok noktasında THK şubeleri var http://www.thk.org.tr adresinden size en yakın şubeye ulaşıp bu deneyimi edinebilirsiniz.  Yıldızları bile göremediğimiz bu büyük şehirlerde biraz olsun gökyüzü hasretini gidermek istiyorsanız kendinize zaman yaratın ve mutlaka uçun. Benim zamanım yok, uçak korkum var diyorsanız da ben sizler için uçarken aşağıdaki linkten izleyebileceğiniz bu görüntüleri kaydettim. İyi seyirler.

    O GÖRÜNTÜLERİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN...

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow