İstanbul'un sinsi düşmanı! Bu noktalarda mutlaka maske takın! Çocukları bu caddede yürütmeyin...
İstanbul’da, hava kirliliğine yol açan en büyük faktörün trafik ve motorlu araçlar olduğu belirtiliyor. Kirlilikte aslan payı ise dizel araçların atmosfere saldığı zehirli partikül madde ve gazlara ait. Birçok hastalığa neden olan PM10, PM2.5 ve NO2 gibi kirleticilerden korunmak için trafiğin yoğun olduğu noktalarda maske kullanılması öneriliyor. TRT Haber'den Pınar Bağçeci'nin haberi...


Prof. Dr. İncecik, ilk olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kılavuz değerlerine dikkati çekiyor. Türkiye’de yapılan ölçümlerde bu değerlerin önemli oranda aşıldığını vurguluyor. İstanbul’da, bu durumun başlıca nedeni olarak trafik emisyonlarını gösteriyor. “Bugün İstanbul'da istasyonların profillerine baktığımızda, NO2 yani azot dioksitin yanı sıra çok daha etkin olan partiküller görüyoruz. Örneğin hemen hemen bütün istasyonlarda PM10 (partikül madde kirleticisi) dediğimiz çapı 10 mikron ve daha küçük olan partiküller DSÖ'nün limitlerinin üzerinde. Ama çok daha önemlisi, PM2.5 yani çapı 2.5 mikrometre ve daha küçük olan ince partiküller. Bu partiküller solunum yolları ile akciğerlerin en ücra köşelerine kolaylıkla girmekte ve orada etki mekanizmalarını yaratmakta. Son derece önemli zararlı kirleticiler. DSÖ bu kirleticiler üzerinde çok fazla duruyor.
Bütün dünyada her yıl 7 milyondan fazla insanın erken ölümle karşılaşmasının en temel sebebinin PM2.5 olduğu konusunda bütün bilimsel çalışmalar bir noktaya gelmiş durumda.”
Prof. Dr. İncecik ayrıca PM2.5’un tespiti noktasında yaşanılan bir sorundan da bahsediyor. Yeteri kadar PM2.5 ağının olmadığını ve birçok noktada bu partikül seviyesinin tam olarak ölçülemediğini dile getiriyor.

1990’lı yıllara kadar İstanbul’da bir numaralı kirleticinin SO2 yani kükürt dioksit olduğunu söyleyen Prof. Dr. İncecik, doğal gaz kullanımının yaygınlaşmasıyla bu riskin yok olma seviyesine indiğini ifade ediyor. Günümüzdeki kirletici faktörler arasında başrol ise dizel yakıtla çalışan araçlarda…
“Türkiye ve İstanbul'da dizel yakıt kullanan araçların oranı Avrupa Birliği'nde şu andaki oranların çok üzerinde. AB ülkeleri özellikle şehir merkezlerine dizel araçları sokmamaya çalışıyorlar. O noktaya gelindi. Ama bizde büyük bir özgürlük var. Dizel araçlar, şehrin istenilen her yerine, istenilen zamanda geliyorlar.”
İnsanlar Bağdat Caddesi’nin her iki tarafında yürüyorlar. Ortada yoğun bir araç trafiği var. Yürürken bu kirleticilere maruz kalıyorlar. Farkında olmadan hastalanıyorlar. Sırf NO2'ye maruz kalmamaları için Bağdat Caddesi'nde küçük çocukların yürütülmemesi lazım.

İstanbul’daki en riskli yerleri sorduğumuzda İncecik, “Trafik yoğunluğunun görüldüğü her nokta” diye yanıt veriyor. Kırsal bölgeler hariç şehir merkezlerinde hava kirliliğinin çok yüksek olduğuna vurgu yapıyor. Yaptığı bir analizi de şöyle anlatıyor:
Projemde kurduğumuz üç tane istasyon vardı. Onlardan biri E5 üzerinde, yani şu andaki D100 otoyolunun tam sıfır noktasında çalışan istasyon. İnanır mısınız 24 saatte neredeyse aynı seviyede kirlilik ölçüyorduk. Yani orada pik saatler falan da yok demek bu. Bütün gün yüksek kirlilikle karşı karşıya kalabiliyoruz demek. Şehrin büyük kısmında bu gerçek maalesef geçerli. Bu noktada dikkat çekici bir uyarı yapıyor Prof. Dr. İncecik.
İstanbul’un en ünlü caddelerinden bir olan Bağdat Caddesi üzerinden bir örnek veriyor. Yoğun trafiğin olduğu bu cadde üzerinde yürüyüş yapmanın sağlığı ciddi şekilde tehlikeye attığını söylüyor.
“İnsanlar Bağdat Caddesi’nin her iki tarafında yürüyorlar. Ortada yoğun bir araç trafiği var. Orada ne dizel ne de benzinli araçlara bir sınırlama getiriliyor. İnsanlar yürürken bu emisyonlara, bu kirleticilere maruz kalıyor. Farkında olmadan hastalanıyorlar. Sırf NO2'ye maruz kalmamaları için Bağdat Caddesi'nde küçük çocukların yürütülmemesi lazım.”
“Duraklarda maske takın”
Prof. Dr. İncecik’in dikkat çektiği önemli bir nokta da toplu ulaşım araçlarının durakları. Bu alanlarda yüksek ölçüde kirleticinin insanlar tarafından solunduğunu belirtiyor. Buna maruz kalmamak için en basit önerisi ise koronavirüs salgını ile hayatımıza giren maske… “Uzun yıllardır öğrencilerime hep ‘Otobüs duraklarında maskesiz durmayın, beklemeyin’ derdim. Çünkü duraklarda özellikle de kalkışlarda çok büyük oranda siyah duman çıkıyor. Orada oturanların bunu almaları kaçınılmaz. Bu son derece zararlı bir şey. Mutlaka maske takılmalı.
