Bir hastalığa yakalanma olasılığını artıran unsurlara “risk faktörü” diyoruz. Risk faktörü olması kanser olacağınız, risk faktörleri olmaması da kanser olmayacağınız anlamına gelmiyor.
Risk faktörlerinden bazılarını değiştirmek ve daha sağlıklı bir yaşam sürmek bizim elimizdeyken, bazı faktörleri de maalesef değiştirememekteyiz.
Kanser riskini en çok artıran faktör, sigara ve diğer tütün ürünleri (nargile, puro, pipo, vb.) kullanımıdır. Sigara kanserlerin %68’inden ve kansere bağlı ölümlerin yarısından sorumludur. Akciğer kanserlerinde bu oran çok daha yüksektir ve cinsiyetten bağımsız olarak riski çok artırmaktadır.
Akciğer kanserine yakalanan 10 erkeğin 9’unda, 10 kadının 8’inde sigara içme öyküsü vardır. Düşük katranlı veya düşük nikotinli sigara içmenin akciğer kanseri riskini azaltmadığı da gösterilmiştir. Günlük içilen sigara sayısı ve içilen yıl sayısı arttıkça kanser riskinin arttığını da biliyoruz. Pasif içicilik dediğimiz sigara içilen ortamlarda bulunmak zorunda kalan, kendisi sigara içmeyen insanlarda da akciğer kanseri riski 1,5-2 kat artmaktadır.
Çocukluk çağında sigara dumanına maruz kalma ve ilk gençlikte sigara içilmesi de riski belirgin artırmaktadır. Sigara ve tütün ürünü kullanımı sadece akciğer kanserinde değil, hemen hemen bütün kanserlerde artık risk faktörü olarak kabul edilmektedir.
Baş-boyun, yemek borusu, mide, idrar torbası, böbrek, meme, pankreas, kolorektal ve serviks (rahim ağzı) kanserleri sigaranın daha net neden olduğu kanıtlanan kanser tipleridir. Bu risk faktöründen arınmak bizim elimizde ve bu riskten kurtulabiliriz.
Sigara ve tütün ürünlerini hiç kullanmamak, gençlerimizi bilgilendirerek onların başlamasını engellemek, eğer kullanıyorsak bırakmak, kendimizin ve ailemizin sağlığı için yapabileceğimiz en iyi önlemdir.