Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

Gaziantep’te bir ilk: GAGİAD Kültür Sanat Festivali

16.10.2023 Pazartesi | 16:22Son Güncelleme:

Hangi sanatçıların hangi eserlerinin hangi sergide olması gerektiğini belirlemek ve de hangi eserlerin hangi açılardan birbirleri ile konuşması gerektiğine karar vermek, bir de üzerine bu süreci kısaca özetlemek bir meziyet işi. Mekanın ruhunu işin içine katmanız gerekiyor, derinliği kelimeler arasına gizlemeniz gerekiyor ki detaylarda kaybolmayı seven insanlar, o sanatçıların o eserleri karşısına geldiğinde oradaki gizli dili anlayabilsin. Böyle bir alanda böyle bir yolculuk vasıtasıyla yakalanan zevki, eğer insanlara farkettirmeden verebiliyorsanız, bir şehrin ilki unutulmaz kılınabilmiş demektir..

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

GAGİAD Sanat Danışmanı Yasemin Bay için, bu yıl ilki düzenlenen GAGİAD Kültür Sanat Festivali kapsamında küratörlüğünü üstlendiği ‘pür-hayal’ ve de ‘…fakat kalbim seninledir’ adlarını taşıyan, 1887 yılında inşa edilmiş Pürsefa Hanı’nda yer alan sergilerinin açılışı sonrası zihnimde böyle cümleler kurdum.

Kendisini ilk görüşüm, hikayesini bilmeden ilk dinleyişimdi..

Gaziantep’te bir ilk: GAGİAD Kültür Sanat Festivali

Bugüne kadar küratör eşliğinde gezdiğim pek çok sergi oldu ancak şu bir gerçek ki bu iki sergi, küratör eşliğinde bir sergi gezmekten çok daha derin bir deneyimdi. Belki sergilerin Gaziantep gibi kadim bir şehirde olması yüzünden, belki sergi mekanının, süsleme tarzıyla memluk sanatından izler taşıyan, dikdörtgen iç avlulu Pürsefa Hanı olması yüzünden, belki de burada sergilenen eserler yüzünden böyle hissettim ve de o handan sanatı destekleyen, anlatıp öğretip daha da çok sevdiren güzel bir halin içinde, hem bilgi dolu, hem sevgi dolu, hem de merak dolu ayrıldım ben.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Sanırım bu nedenle hayran kaldım Bay’ın anlatımına. Eserleri, bulunduğu köşelerde, sorulabilecek her sorunun cevabını daha biz sormadan vermiş olarak öyle güzel anlattı ki bize.. Başka türlü Gaziantep gibi kültürel mirası zengin, toprakları bolluk ve bereket dolu olan, şanı 7 cihana yayılmış bir şehirde ilk kez gerçekleştirilen kültür sanat festivali nasıl böyle dikkat çekerdi ki..

Nuri İyem’den Komet’e, Canan Tolon’dan Seçkin Pirim’e, Erol Akyavaş’tan Nejat Melih Devrim’e, Neş’e Erdok’tan Ardan Özmenoğlu’na Türk modern resminin, çağdaş sanat eserlerinin, ustalardan günümüzün dikkat çeken sanatçılarına uzanan böyle geniş bir seçki daha güzel nasıl Gaziantep’in kalbinde kendine böyle anlamlı bir yer ve hikaye bulurdu bilemiyorum..

Gaziantep’te bir ilk: GAGİAD Kültür Sanat Festivali

Öyle naif, öyle sakin ve öyle güçlü eserlerin içinde yer aldığı sergilerdi ki bunlar..

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Mesela hana ilk girdiğinizde Han'ın avlusunda karşınıza ilk Mehmet Ali Uysal’ın eseri çıkıyordu. Ardından bu eseri Osman Dinç’in sağlı sollu Obelisk adını taşıyan iki heykeli takip ediyor, sonra da Damla Sari’nin Suda Yürü adını taşıyan, Pürsefa Hanı’nı bundan sonrasında ne zaman hatırlasanız hep bu görüntü ile hatırlamanıza neden olacak, suyun izini, hareketini anlatan mavi kadife örtülü heykeli ile devam ediyor ve böylece de avludaki eserler son buluyordu.

Tabi siz o sırada zannediyordunuz ki sergi tam da buradan, avludan başlıyor ancak hayır burası Han'ın giriş katındaki serginin son bölümü aslında. Buraya çıkmadan evvel Hanın içinde Türk sanat tarihi içerisinde büyük yer kaplayan ustalardan bugünün sanatçılarına toplamda 23 sanatçının eserlerinin içinde yer aldığı özel bir seçkiyi görüyorsunuz.

Bu seçki Paris ekolü sanatçılarından Nejat Melih Devrim’in (Fahrelnissa Zeid ve İzzet Melih Devrim’in oğulları. Şakir Paşa ailesinin bir ferdi.) bir eseri ile başlıyor ve Erol Akyavaş, Selim Turan, Komet gibi isimlerle devam ediyordu. Bu kattaki sergide ise özellikle Nuri İyem’in 1960’larda Türk soyut resminde ilk örnekleri veren sanatçılardan biri olarak yaptığı ‘Soyut’ adlı eseri sergide öne çıkan eserlerden biri.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Bu serginin ardından gelen ikinci sergi ise hemen giriş katındaki merdivenlerden başlayarak hanın üst katında devam eden bir sergiydi ve bu katın pencerelerinden avluya kuş bakışı baktığınız zaman avluda Gaziantep’te halılar için yapılan bir tasarımın hanın iç alanında yer aldığını görüyordunuz. Bir benzerinin Zeugma Mozaik Müzesi’nde olduğu Gaziantep kültürünü yansıtan bu motifle beraber bu açıdan avlunun karşısında yer alan bazı binaları görmek gerçekten çok keyifliydi.

Bu katta açıkçası benim dikkatimi en çok burada sergilenen 21 eser arasından biyolojik çeşitlilik, doğanın formları ve algoritmalar üzerine çalışan bir sanatçı olan Ozan Türkkan’ın yapay zeka ile yaratmış olduğu, var olmayan bir takım formları anlatan Arura adlı eseri ve de Çağıl Harmandar’a ait Gri Stüdyo adlı bir haiku çekti. Bu haiku bir ev figürünü anlatan, şiirsel bir anlatıydı ve bu minik tek kanallı videoyu izlemek çok keyifliydi.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Diğer bir yandan farklı kompozisyonlar ile birbiri ile konuşan eserler de oldukça ilgi uyandırıcıydı. Örneğin Bay, Ali Şentürk’ün Siren adlı eserindeki çizimler sağ çaprazında yer alan Neş’e Erdok’un Alacakaranlık eserindeki aynı hareket ile birbiri ile konuşuyordu. Benzer şekilde Neş’e Erdok’un bir iki metre önünde yer alan Rahmi Aksungur’a ait Dış Koruyucu adlı kedi heykeli de belli bir açıdan baktığınızda Neş’e Erdok’un resminin içindeki kedi gibi duruyordu. Bu gerçekten oldukça güçlü bir kurguydu..

GAGİAD ve Gaziantep’in ilk kültür sanat festivali üzerine..

Her şeyin başı ise işte burası..

Açıkçası gelmeden önce GAGİAD’a dair çok detaylı bilgiye sahip değildim. Fakat Gaziantep’e geldiğimizde, ilk oturduğumuz Gaziantep sofrasında Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği (GAGİAD) Başkanı Cihan Koçer ve de GAGİAD üyeleri ile tanışınca bu festivalin hikayesini tam olarak anladım.

 

Öncelikle bu festival algıyı kırmak, sanatla ilgili farklı şeyler yapmak amacıyla GAGİAD’ın 30’uncu yılı şerefine düzenlenmiş bir festival. Komisyondan yola çıkarak bu noktaya, yani festival konumuna gelinmiş. Aslında çalışmalara 6 Şubat depremleri öncesinde başlamışlar ancak ülkece yaşanan felaket günlerinde doğal olarak gündeme bağlı bir biçimde festivali ertelemek zorunda kalmışlar. Bugün ise kaldıkları yerden devam ederek, hem klasik müzik konserleri hem de çağdaş sanat sergileri ile şehri sanat ile buluşturma hayalleri bu festival sayesinde gerçek olmuş.

GAGİAD özelinde ise, bu dernek aslında 1993 yılında Adil Konukoğlu başkanlığında 44 kurucu üyeyle ilk faaliyetine başlamış bir dernek ve de bu derneğin görevi, küreselleşen dünyada Türkiye’nin hak ettiği yeri alması için her türlü gelişmeyi ve de yeniliği yakından takip etmek. ISO-9001 Kalite Güvence Belgesi’ne sahip ilk kuruluş olan bu dernek, aynı zamanda Türkiye’de Kadınlar Kurulu’nu kuran ilk dernek olma özelliğine de sahip.

Gaziantep konusunda ise; Türkiye’nin en çok ihracat yapan 5’nci kenti olan ve de son dönemde ‘yaşanabilir şehirler’ listesinde üst sıralara tırmanmaya başlayan bu kadim şehir, aslında GAGİAD sayesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere, Gaziantep’teki ihracatın yüzde 65’ini gerçekleştiriyormuş. Bunun yanı sıra ise ayda ortalama 1 milyar, yılda ise 10 milyar doların üzerinde ihracat yapan Gaziantep’in ticari potansiyelini daha da yukarı taşımayı amaçlayan GAGİAD, yeni girişimler ve de katma değeri yüksek ürünler ile ihracat paylarını her dönem biraz daha artırmayı hedefliyormuş.

İlki gerçekleştirilen bu kültür sanat festivali ile amaçları ise iş dünyasının gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra Gaziantep’e ‘sanat şehri’ ünvanını kazandırmakmış.

GAGİAD Başkanı Cihan Koçer, özellikle bu konuda Gaziantep’in bir çok köklü medeniyetin izlerini taşıdığını, her yıl gerçekleştirmeyi planladıkları bu festival sayesinde kültür ve gastronomi alanındaki bilinirliğe ek olarak, Gaziantep’i kültür ve sanatın merkezi olarak konumlandırmak istediklerini söyledi bize.

Gaziantep’te bir ilk: GAGİAD Kültür Sanat Festivali

Bu festivale dair en unutulmaz anlardan biri neydi derseniz..

Sanırım festivalin ilk akşamında, açılışının ardından ilk kez bir konser ile seyirci ile buluşacak Devlet Tiyatroları Şehit Kamil Sahnesi’nde gerçekleşen konserde son derece şık, bir Cumhuriyet balosundan fırlamışcasına smokinlerle, fraklarla opera dinlemeye gelmiş olan seyircileri gördüğüm ilk an diyebilirim..

Gaziantep’in seçkin aileleri o gece 600 kişilik ana salon, 500 metrekarelik sahne, 3 bin metrekarelik kütüphanesi ile GAGİAD Başkanı Cihan Koçer’in söylemi ile ‘Yeni AKM’den sonra en iyi konser salonu’ şeklinde tanımladığı salonu tamamen doldurmuştu. Oldukça şık bir mimarisi olan bu mekanda, böylesi seçkin bir topluluk ile beraber bu salonun ilk konserine tanık olmak gerçekten de unutulmaz bir deneyimdi. (O gece Çukurova Symphonic Project ile Türkiye’nin önemli tenorlarından Hakan Aysev sahnedeydi.)

Gaziantep'e giderseniz bu iki müzeyi ziyaret etmeden sakın dönmeyin..

Gaziantep’teki ilk sabah kahvaltı için, Gaziantep’in tam merkezinde Bakırcılar çarşısında yer alan Udma Peynir Müzesi’ne gittik. (Udma adı sütün uyutulması ile yapılan peynir olan ‘udıtma / udma’ dan geliyormuş.) Burası Pürsefa Hanı’na yürüyerek maksimum 3-5 dk mesafede, altı eski bir hamam üstü ise çok şık bir kahvaltı mekanı olan UNESCO belgeli bir mekandı.

Kahvaltıya geçmeden önce alt kattaki müzeye dönüştürülmüş olan Eski Hamam’ı ziyaret edebiliyor, ardından da üst kata çıkıp kuş sütü eksik bir masada zengin bir Gaziantep kahvaltısı yapabiliyorsunuz.

Fakat şu bir gerçek ki buraya gelmeden önce yalnızca buranın adını duyarak bu mekan üzerine düşündükleriniz ile gelip gezdikten sonraki düşündükleriniz arasında epey büyük bir fark oluyor. Çünkü bu eski hamamdaki müze, size peynirin tarihçesini anlatıyor anlatmasına fakat peynire dair aklınıza gelmeyen bir çok hikayeyi de beraberinde size getiriyor. Üstelik de en sanatsal şekilde. Bu müzeye dair özellikle bir video enstalasyonun yer aldığı odada tavandan akan peynir damlalarının olduğu kubbeli alanı unutamıyorum. Bunun bir benzerini Kopenhag’da Louisiana Modern Sanat Müzesi’nde görmüştüm. Konu tabiki de farklıydı, oradaki deneyim alanı rüyalar üzerineydi ancak burada 14’üncü yüzyıldan kalmış Eski Hamam’ın içinde, tavandan akıyormuş gibi görünen bembeyaz peynirlerin size yaşattığı bu deneyim de son derece beklenmedik bir şeydi.

Gaziantep’te bir ilk: GAGİAD Kültür Sanat Festivali

Kahvaltının yapıldığı katta ise sanırım en çok dışarıdaki Bakırcılar Çarşısı’na bakan camlarından çarşıyı görebildiğiniz bu mekanın modern iç mimarisini sevdim. Bu mekandaki aydınlatmaların Bakırcılar Çarşısı’na uygun bir biçimde bakır rengi oluşu ve tabi servis edilen yemeklerin de bakır tepsilerde, kaplarda geliyor oluşu merkezinde olduğunuz Bakırcılar Çarşısı’na çok güzel bir gönderme yapıyordu. Bu müze gerçekten de sloganları gibi ‘Gaziantep’e çok yakışmış’ bir müze.

Zeugma Mozaik Müzesi ise zaten açıldığı günden bu yana 2 milyondan fazla ziyaretçiyi kendine çekmiş, Gaziantep’in artık simgesi olmuş en özel alanlarından biri. İçeri adımınızı attığınız andan itibaren sizi ilk olarak M.S. 2. - 3. yüzyıla götüren Musalar Mozaiği (Zeugma Antik Kenti, Euphrates Villası) karşılıyor ve tarihte yolculuk yaptıran bir çok mozaik ile karşı karşıya gelerek, müzeyi tamamladığınızda haliyle Gaziantep’e, bu kutsal topraklara başka gözlerle yeniden bakmakta olduğunuzu fark ediyorsunuz.

Burada yer alan Perseus ve Andromeda Mozaiği’nden Mars Heykeli’ne, Akhilleus Mozaiği’nden Zeugma’nın tanıtım reklamlarının vazgeçilmezi Çingene Kızı Mozaiği’ne kadar tarihin etkileyici bir dönemi ile yeniden karşı karşıya kalmak, tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan, Kommagene Krallığı’nın en büyük 4 şehrinden biri olan Zeugma Antik Kenti’ne selam göndermek gerçekten paha biçilemez.

Dolayısıyla, eğer bu sonbaharda yolunuzu Gaziantep’e düşürmek, bir hafta sonunuzu bu topraklarda geçirmek gibi bir düşünceniz varsa şimdi tam zamanı. Bu yıl ilki gerçekleştirilen GAGİAD Kültür Sanat Festivali’nin konserlerden oluşan ilk etabı belki Ekim’in ilk haftası ile beraber sona erdi ancak Yasemin Bay küratörlüğünde düzenlenen Pürsefa Hanı’ndaki sergiler hala devam ediyor. 28 Ekim tarihine kadar sanatseverler tarafından görülebilecek olan bu sergilerle beraber, temelinde yatan çok katmanlı kültür mirası ile Gaziantep’i ziyaret etmek, bu şehre çağdaş sanatın, ne kadar yakışmış olduğunu görmek isterseniz Gaziantep sizi bekliyor. Vakit kaybetmeden, hızlıca harekete geçin.