Genelde sürdürülebilirlik konuşuyoruz ama bugün konumuz erişilebilirlik olacak. Sürdürülebilir bir gelire erişmeniz bir nevi her şeye erişebilmenize olanak tanımıyor. Bunu bir diyagramda görsek muhtemelen canımız epey sıkılırdı. Dolar ve Euro’da yaşanan hızlı kur artışları ve bunların üzerine eklenen yeni vergilerle teknolojiye erişim bir lüks olma yolunda hızlıca ilerliyor. Geçen hafta vergi ve harçlara yapılan zamlar dolayısıyla yurtdışından getirilen bir cep telefonunun sadece kayıt ücreti 20 bin lirayı aştı. Son anda haberi duyup hızlıca telefon satın alıp kayıt yaptırmak isteyenler sebebiyle, gümrük kapılarında bir cep telefonu edinmek adına kilometrelerce kuyruklar oluştu. Bazılarının kullanmasak ne olacak diyeceğinden eminim ama tüketim virüsü kanımıza girdi bir kere, bu sarmaldan hiç birimiz kolay kolay çıkamıyoruz. Kur artışları sebebiyle Apple gibi tüm teknoloji şirketleri, üreticiler ve satıcılar sadece son bir ayda arka arkaya ürünlerinde fiyat değişikliklerine gittiler. Tatil planlarına bütçe ayıranlar muhtemelen bir kısmını bu fiyat değişimi öncesinde burada tüketmiş bile olabilirler.
Ülkemizdeki yüksek enflasyon ve ekonomik bozulması, teknolojik ürünlere erişimi daha zor hale getirmeye başladı diyebiliriz. Bilgisayarlar, telefonlar, elektronik devreler, bilgisayar bileşenleri ve tüm cihazlarımız hepsi durumdan etkilendiler. Kullandığımız ürünlerin neredeyse çoğu tamamen analogtan dijitale geçtikleri için her ürün bu artışlardan etkilenerek daha değerli ve ulaşılması zor hale gelmeye devam ediyor. Artık iletişim kurmak, ulaşım veya gündelik hayatın vazgeçilmezi olan teknolojik ürünleri edinmek bir lüks haline gelmeye başladı. Bu bana haliyle Marie Antoinette’in sözünü anımsatıyor yakında durumumuz “Ekmek yiyemiyorlarsa pasta yesinler” gibi olacak.
Son dönemde neleri sevdik ve hayatımıza dahil oldular diye bir göz atarsanız, hepimizin alışveriş listesinde aşağıdaki ürünler mutlaka var. Bu listeye yeni bir laptop, cep telefonu veya tablet gibi ürünleri saymayarak ilerlemek isterim. Lcd Televizyon, Ev Temizlik Robotu, Kablosuz Kulaklık, Akıllı Saat, Şarjlı Süpürge, Fritöz, Hoparlör, Telefon Aksesuarları ve elbette dahası var liste uzayıp gidiyor. Aralarında fiyatı sabit kalan bulamayacaksınız. Zaten burada saydıklarım neredeyse doğal ihtiyaçlar haline geldiler. Haliyle olmazsa olmaz ürünler olarak gördüklerimizi edinmek bir asgari ücretli için neredeyse hayal gibi.
Bu tür konulara girildiğinde herhangi bir teknolojik ürünü edinmek için kaç gün veya kaç saat çalışılması gerektiğine bakarsak tablo bizi fazlasıyla üzüyor. Ekonomi yönetimi ne yapacak bilmiyorum ama hepimizin umudu ekonominin dengeye gelmesi ve fiyatların ve enflasyonun düşmesi. Yapısal reformlarla bizi beklediğimiz güzel günlere ulaştıracaklarına inanıyorum. Bu sayede belki hayat standardımızı oluşturan teknolojik ürünlerimize kavuşabileceğiz. Veya kendimiz bu teknolojiyi ülkemizde üretebilir hale gelebilirsek bir şeyler değişebilecek. Bunun içinse katma değerli teknolojik ürünlerin üretimi tarafında bir atılım yapmamız şart. Roma bir günde inşaa edilmedi, bugün başlarsak belki bir beş sene sonra daha güzel günler görebiliriz. Bu sebeple sürdürülebilir gelirimiz yanında erişilebilir fiyatlarla daha güzel bir yaşam konforu elde edebiliriz. Kişi başı milli gelirimizi arttırarak İthalata bağımlı olma durumundan çıkmalıyız. Yoksa yüksek enflasyon burada kaldığı sürece, bu kur ve yüksek vergiler hepimizi yakar.
Genelde sürdürülebilirlik konuşuyoruz ama bugün konumuz erişilebilirlik olacak. Sürdürülebilir bir gelire erişmeniz bir nevi her şeye erişebilmenize olanak tanımıyor. Bunu bir diyagramda görsek muhtemelen canımız epey sıkılırdı. Dolar ve Euro’da yaşanan hızlı kur artışları ve bunların üzerine eklenen yeni vergilerle teknolojiye erişim bir lüks olma yolunda hızlıca ilerliyor. Geçen hafta vergi ve harçlara yapılan zamlar dolayısıyla yurtdışından getirilen bir cep telefonunun sadece kayıt ücreti 20 bin lirayı aştı. Son anda haberi duyup hızlıca telefon satın alıp kayıt yaptırmak isteyenler sebebiyle, gümrük kapılarında bir cep telefonu edinmek adına kilometrelerce kuyruklar oluştu. Bazılarının kullanmasak ne olacak diyeceğinden eminim ama tüketim virüsü kanımıza girdi bir kere, bu sarmaldan hiç birimiz kolay kolay çıkamıyoruz. Kur artışları sebebiyle Apple gibi tüm teknoloji şirketleri, üreticiler ve satıcılar sadece son bir ayda arka arkaya ürünlerinde fiyat değişikliklerine gittiler. Tatil planlarına bütçe ayıranlar muhtemelen bir kısmını bu fiyat değişimi öncesinde burada tüketmiş bile olabilirler.
Ülkemizdeki yüksek enflasyon ve ekonomik bozulması, teknolojik ürünlere erişimi daha zor hale getirmeye başladı diyebiliriz. Bilgisayarlar, telefonlar, elektronik devreler, bilgisayar bileşenleri ve tüm cihazlarımız hepsi durumdan etkilendiler. Kullandığımız ürünlerin neredeyse çoğu tamamen analogtan dijitale geçtikleri için her ürün bu artışlardan etkilenerek daha değerli ve ulaşılması zor hale gelmeye devam ediyor. Artık iletişim kurmak, ulaşım veya gündelik hayatın vazgeçilmezi olan teknolojik ürünleri edinmek bir lüks haline gelmeye başladı. Bu bana haliyle Marie Antoinette’in sözünü anımsatıyor yakında durumumuz “Ekmek yiyemiyorlarsa pasta yesinler” gibi olacak.
Son dönemde neleri sevdik ve hayatımıza dahil oldular diye bir göz atarsanız, hepimizin alışveriş listesinde aşağıdaki ürünler mutlaka var. Bu listeye yeni bir laptop, cep telefonu veya tablet gibi ürünleri saymayarak ilerlemek isterim. Lcd Televizyon, Ev Temizlik Robotu, Kablosuz Kulaklık, Akıllı Saat, Şarjlı Süpürge, Fritöz, Hoparlör, Telefon Aksesuarları ve elbette dahası var liste uzayıp gidiyor. Aralarında fiyatı sabit kalan bulamayacaksınız. Zaten burada saydıklarım neredeyse doğal ihtiyaçlar haline geldiler. Haliyle olmazsa olmaz ürünler olarak gördüklerimizi edinmek bir asgari ücretli için neredeyse hayal gibi.
Bu tür konulara girildiğinde herhangi bir teknolojik ürünü edinmek için kaç gün veya kaç saat çalışılması gerektiğine bakarsak tablo bizi fazlasıyla üzüyor. Ekonomi yönetimi ne yapacak bilmiyorum ama hepimizin umudu ekonominin dengeye gelmesi ve fiyatların ve enflasyonun düşmesi. Yapısal reformlarla bizi beklediğimiz güzel günlere ulaştıracaklarına inanıyorum. Bu sayede belki hayat standardımızı oluşturan teknolojik ürünlerimize kavuşabileceğiz. Veya kendimiz bu teknolojiyi ülkemizde üretebilir hale gelebilirsek bir şeyler değişebilecek. Bunun içinse katma değerli teknolojik ürünlerin üretimi tarafında bir atılım yapmamız şart. Roma bir günde inşaa edilmedi, bugün başlarsak belki bir beş sene sonra daha güzel günler görebiliriz. Bu sebeple sürdürülebilir gelirimiz yanında erişilebilir fiyatlarla daha güzel bir yaşam konforu elde edebiliriz. Kişi başı milli gelirimizi arttırarak İthalata bağımlı olma durumundan çıkmalıyız. Yoksa yüksek enflasyon burada kaldığı sürece, bu kur ve yüksek vergiler hepimizi yakar.