hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Hakan Çelik Hakan Çelik

    Ölmeden eve dönebilmek!

    02.08.2014 Cumartesi | 15:54Son Güncelleme:

    Geride bıraktığımız kış üst üste otobüs ve minibus kazaları meydana gelmiş, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Bütün uyarılara rağmen karlı ve buzlu yollarda giden araçların çoğunda kış lastiği yoktu. O günlerde kaleme aldığım yazıda "Bu kazaların sonu gelmeyecek, benzer olaylarda insanlar ölmeye devam edecek" demiştim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nitekim söylediğim gibi oldu. Haftalardır neredeyse her gün otobüs ve minibüslerin yol açtığı facialara tanık oluyoruz.

    Çünkü zihniyet aynı, kafa aynı.

    Buradan bir kez daha tekrar ediyorum, biz bu ölümleri durduramayız.

    Türkiye güvenlik kültüründe az gelişmiş, 3. dünya ülkesidir. Bugüne kadar hangi olaydan ders aldık?

    Her gün bir otobüs yol kenarında yanıyor.

    İşte yaşanan son hadise.

    İstanbul'un göbeğinde otobüs yoldan çıkıp, önce taksiye, sonra yayalara sonra bir büfeye dalıyor. Onlarca kişinin ölmemesi tam mucize.

    Kazanın ardından gelen haberlere baktım, "otobüsün freni boşaldı" yada "sürücü direksiyon hakimiyetini kaybetti" falan gibi ifadeler vardı.

    Medyamızın bu konulardaki cehaleti feci boyutta.

    Sürücünün söylediklerini  aynen alıp gerçekmiş gibi haberlere taşımakla iş bitiyor mu? Açıp bir üniversite hocasına sorsanıza.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Fren boşalması" diye bir şey yoktur. Bu açıklama, sürücülerin kusurlarını teknik sorunlara bağlamalarının ucuz bir yoludur.

    Ağır bir vasıtayı yüksek süratle ve uzun süre kullanırsanız balatalar fonksiyonlarını yapamamaya başlar ve bu durumda istediğiniz gibi fren yapamazsınız.

    Kazanın olduğu caddeye bakın, dümdüz yol, yağış yok.

    Koca otobüsle insanların üzerine dalan bu kafa kış aylarında en olmayacak türde kaplama lastiği aracına takan kafadır.

    Memlekette önüne gelen direksiyona geçiyor, cezaevi kaçkınları taksi ve minibüslerin tepesinde. Hayatında bir kez ehliyet alana  durumu ve becerileri hakkında bir daha soru sorulmuyor. Zaten ehliyet kurslarının hali bir felaket.

    İstanbul'da kamyonlar, otobüsler ve minibüsler yollarda yarış ediyor. En işlek caddelerde inanılmaz hareketlerle slalom yaparak trafiği tehlikeye atanların bir kere bile yakalandığına tanık olmadım.

    1- Kaza yapan otobüs İETT'ye ait değil fakat genel durumu anlatmak bakımından söyleyeyim, İETT Genel Müdürlüğü şöförlere sertifika verirken 3 günlük eğitime alıyor ancak burada kurum tarihi anlatılıyor ve teorik bilgi paylaşılıyor. Düzgün ve etkin bir direksiyon- trafik eğitimi verilmiyor.

    2- Sabah 5'te direksiyona geçen şoför gece 11'e kadar direksiyonda. Halbuki çift sürücü olarak çalışmaları gerekiyor ancak maalesef bu da denetlenmiyor. Geçen hafta yaşanan kazaların bir bölümünün uykusuzluk ve yorgunluk yüzünden gerçekleşmiş olması ihtimali var.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    3- İstanbul içinde kalkmasına rağmen hala belli bölgelerde para toplanıyor. Şoför üç tarife olması nedeniyle Akbil değşitiriyor bir de durağa yanaşmaya çalışıyor.

    4- Sürücülerin çoğunun sosyal güvencesi yok.

    5- Yolcu taşımacılığı için tasarlanmış yaklaşık 200 bin TL değerindeki bir aracın en dayanıklı olması gereken parçası frenin patlaması gibi bir durum söz konusu olamaz, olmamalı.

    6- Londra, Berlin gibi dünya metropollerinde taksi, minibüs, otobüs şoförü olmak için çok zorlu testlerden geçer ve meslek hayatınız boyunca kurs alırsınız. Hiçbir eğitimi ve deneyimi olmayan herhangi bir kişi İstanbul'da kolaylıkla yolcu taşıyabiliyor.

    Yol güvenliğinin üç ana unsuru eğitim, denetim ve ceza ilişkisinde Türkiye bütünüyle sınıfta kalmıştır.  

    Yolcu taşıyan şirketler çok sıkı denetlenmediği ve hata yapanlar ağır cezalara çarptırılmadığı sürece daha çok insan ölür.

    Bugünkü şartlarda -özellikle İstanbul'da- bir yol kazasında ölmeden eve dönebilmek için ekstra dikkat ve yüksek oranda şansa ihtiyacınız var.