hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Melis Danişmend Melis Danişmend

    Sokaktaki insana dostane şekilde gülümseme deneyi

    18.08.2017 Cuma | 11:04Son Güncelleme:

    Yüzler donuk, yüzler asık. Tanımadığınız birine gülümsediğinizde neredeyse koşarak kaçacak kıvamda. Ama neyse ki hala ümit var.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sokaktaki insana dostane şekilde gülümseme deneyi

    Geçenlerde karşıdan karşıya geçmek üzere ışıklarda bekliyorum. Yolun karşısında zargana gibi zayıf, esmer, 12-13 yaşlarında iki çocuk belirdi, araba olmamasını fırsat bilip yeşilin yanmasını beklemeden yürümeye başladılar. Çocuklardan biri yaklaşırken bana dönüp yumruk yaptığı elini diğer elinin içine doğru vurup kaldırarak, “Taaş… Kağııt… Makaas! Hadi abla!” diye bağırdı. Tam da 45 derece sıcağın altında, “Hiç güleceğim yoktu!” dediğim bir anda patladım. Çocuklar da güldü. Ve yürümeye devam ettiler. Hatta biraz sonra çocuk arkasına bile bakmadan, “Abla gazoz içer misin?” dedi ama yürümeye devam etti, gitti. Çok tuhaf ama insanı güldüren bir andı. Yoluma devam ederken düşündüm: “Biz niye artık birbirimize hiç gülmüyoruz?” Yeni deneyimin konusu o an belirlenmişti: Nedeni yokken birine dostane şekilde gülümsemek. Hayatımda bunun örneklerini çoğunlukla tonton yaşlılarla yaşarım. Bazen yürürken tam birbirimizi geçeceğimiz anda aramızda çok esrarengiz, samimi, anlık bir gülümseşme olur. Sanki sadece ikimizin bildiği bir sırrı başımızla selam vererek paylaşan iki ajanmışız gibi. Hiç kimse bu durumu garipsemez, yoluna devam eder. İşte yolda herkese olabildiğince bu şekilde yaklaşmaya karar verdim. Buyurun neler olduğuna…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    • Gülümsemek bulaşıcı. Tam bir ‘cuma Instagram paylaşımı’ oldu bu cümle ama gerçeğin ta kendisi. Gülümseyin, karşınızdaki insan kayıtsız kalamıyor. Evet insanlar birkaç saniye afallıyorlar fakat çok şükür ki tamamen kapalı değiller. Onları biraz açmanız, bu uğurda emek sarf etmeniz gerekiyor. Ve (yine bir cuma Instagram paylaşımı olacak ama) gülümseyince hakikaten hayat daha kolay oluyor. Her şey sanki ‘akıyor gidiyor’.

    • Hemen bu romantik sözlerimi baltalayacak bir şey yazayım da gerçek hayata dönelim. Gülümsüyorsunuz, karşınızdaki öyle Garfield gibi bakıyor. İşte o biraz fena oluyor. Deney kapsamında gülümsediğim insanlardan bazıları hiç tepki vermeden geçip gittiler yanımdan. Bir gün de otoparktan çıkarken ödeme noktasına gittim. Kasadaki adamın kafasını kaldırıp bakmasını bekledim gülümseyebilmek için. Yok, bir kere bile bakmadı. Otomatiğe bağlanmış gibi işini yapıyor, “İyi günler!” derken bile önüne bakıyordu. Çoğumuz böyle yaşıyoruz şehirde.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    • Neyse her şey bu kadar olumsuz değil elbette. Mahallede senelerdir karşılaştığım, ceplerine, üstüne başına yerleştirdiği incik boncukları, çiçekleri satan konuşma engelli bir satıcı var. O kadar güler yüzlü ki, onun gülümsemesine karşılık vermemek olası değil. Bir şey almadığınız zaman size ısrarla bir şey satmaya çalışan biri de değil. Onunla yıllar içerisinde geliştirdiğimiz bir ‘dil’ var. Birbirimizi gördüğümüzde gülümsüyoruz. Ben el sallıyorum, o da sallıyor. O gün gündemde ne varsa (“Hava çok sıcak değil mi?” ya da inşaat kamyonlarını kastederek, “Çok gürültü yapıyorlar,” gibi) el işaretleriyle anlatıyor, ben de ellerimle karşılık veriyorum. Geçenlerde yine karşılaştık, gülümsedik birbirimize, pat diye elimi alıp öptü kibarca. El salladı, gitti. Hiç konuşmadan, sadece mimikleri ve hareketleriyle toplumdaki binlerce insandan daha sıcak ve içten.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    • Bir muhallebicide otururken scooter’ıyla mekanda fır fır dönen küçük kız çocuğuna gülümsedim. İfadesini gram değiştirmeden, tek ayağıyla yerden hızını alıp bastı gitti. Onun kalbini çalamadım ama ertesi gün metrobüste yanıma oturan kız çocuğu bana doğru dönüp şarkı söylerken gülümsedim, o da bana dişsiz dişsiz, tatlı talı gülümsedi.

    • Kuaförler kadınların birbiriyle beş saniyede samimi olabilecekleri çok inanılmaz mekanlar. Orada birbirine gülümsemek sıradan bir hadise. Karşılıklı manikür, saç yaptıranlar önce şöyle bir birbirini süzer, sonra göz göze gelince de gülümserler. Dün oje sürdürürken, “İşiniz ne zaman bitecek acaba?” diyerek yanımıza gelen kadına gülümsedim. O da sorusunu sorarken kafasını sallaya sallaya gülümseyerek karşılık verdi. Ama bu gülümsemelerde hafiften, “Çabuk kalkarsın di mi canım? İşim acele, beni fazla bekletme!” tehditkarlığı var gibi gelir bana hep. Yani o gülümsemenin evrim hikayesinde final, tırnakların ortaya çıktığı bir ‘cat fight’ olabilir ansızın. Allah’tan bana henüz böyle bir şey rastlamadı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    • Gözlemlerime göre en çok kadınlar ve yaşlılar birbirine gülümsüyor. Zaten kadınlar için ayrı otobüsler tasarlanan bir ülkede karşı cinsten birine dostane şekilde gülümsemek filan… Neyse.

    • Deneyimi sonlandırırken gülümseme meselesine hayatımda daha çok eğilmeye karar verdim. İnsana iyi geliyor. Karşınızdakini hiç tanımasanız bile (gerek yanınızda geçen biri, gerek esnaf olsun) süreli ilişkiniz iyi bir noktadan başlıyor. Birbirinize gülümseyin. Korkmayın. Hayat daha güzel mi oluyor bilemem ama kesinlikle daha hafif oluyor. Ve hepimizin buna ihtiyacı var.