hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ozan Onat Ozan Onat

    Türkiye'de internet televizyonculuğu

    27.01.2017 Cuma | 10:26Son Güncelleme:

    Dünyada yayıncılık anlamında ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. İnternet hızının artması, sosyal medyanın dayanılmaz çekiciliği, değişen izleme alışkanlıkları karşımıza yepyeni bir medya düzeni çıkardı. Özellikle genç nesil artık istediği içeriği, istediği mecrada, istediği zaman izliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    DVD kiralama şirketinden internet televizyonuna dönüşen, bugünlerde ise global bir medya devi haline gelen Netflix bu alanı en iyi değerlendiren şirketlerden biri.

    Masum'u hemen izleyin

    Geçtiğimiz günlerde 2016 büyüme rakamlarını açıklayan şirketin gelişimi oldukça etkileyici. 2016 içinde ABD'de 2 milyon, uluslararası arenada ise 5 milyon abone kazanan Netflix'in toplam abone sayısı 93,8 milyona ulaşmış durumda.

    Türkiye’de de pazara önce Netflix ve şimdi de Amazon Prime giriş yaptı. Ama Türkiye’de bu konuda büyük de bir rakipleri var. Doğan Grubu'nun BluTV platformu 1 yıldır aktif. BluTV de yeni nesil medya içinde fark yaratmak ve kendini doğru yerde konumlandırmak istiyor.

    Ben de BluTV’nin kendi ürettiği ilk yerli dizi “Masum”u yayına vermesinin arifesinde BluTV’yi ve yayıncılığın geleceğini şirketin CEO’su Aydın Doğan Yalçındağ, Doğan TV Dijital ve Yurtdışı Yayınlar Grup Başkanı Alpay Güler ve BluTV Pazarlama ve Kurumsal İletişim Yöneticisi Zeynep Çil ile konuştum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow


    BluTV'nin ilk yerli dizisi 'Masum' yayında

    Ozan Onat: Nedir BluTV? Uydu platformlardan farkı ne? Bir izleyici olarak bana nasıl bir faydası var?

    Aydın Doğan Yalçındağ: BluTV bir internet televizyonu. Nedir bu? İçinde bir sürü film ve dizi olan bir platform. 9.90 TL’ye üye oluyorsun.

    Mesela uydu platformlarda 300-400 televizyon kanalı oluyor. BluTV’de ise 1100 adet film, 700-800 saat dizi yer alıyor. Bu film ve dizileri sen istediğin zaman, istediğin yerde, istediğin mecrada izleyebiliyorsun. Yani kanal anlayışı yerine o kanallardaki dizilerin, filmlerin tek bir platformda toplanmasından bahsediyoruz. Ayrıca bir kutu almana gerek yok, sözleşme yok. İstediğin zaman iptal edebiliyorsun. İster 1-2 ay, ister 12 ay kullan iptal et. Yani hiçbir taahhüt yok.

    Bir diğer fark yaratan özelliği de reklamsız olması. Dizileri, filmleri reklamsız izliyorsun. Yani özetlersek taahhüt yok, reklam yok, kurulum yok. En önemlisi istediğini istediğin zaman izleyebilmen.

    Türkiyede internet televizyonculuğu
    BluTV CEO’su Aydın Doğan Yalçındağ

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    OO: Peki nasıl ve ne zaman doğdu BluTV fikri?

    ADY: Aslında bu tüm dünyada büyüyen bir trend. Bunu en başarılı şekilde gerçeğe dönüştüren bir şirket var, o da Netflix. Tabii başka şirketler de var. Bunlardan bir tanesi Amazon. Bir başkası Hulu. Şimdi pek çok küçük küçük başka şirketler de girdi pazara. Ama Netflix’in başarısı gerçekten inanılmaz. 50 milyar dolarlık bir şirket oldular. Bir medya devi haline geldiler. 2008 yılında 2 milyar dolar piyasa değeri vardı, bugün 50 milyar dolar piyasa değerine sahipler. Medyanın aksını ciddi anlamda değiştirdi diyebiliriz.

    Sonuçta Türkiye de Mars’ta değil. Şirket olarak bütün teknolojik gelişmeleri takip ediyoruz ve bence mantıklı bir karar alıp BluTV’yi hayata geçirdik.

    OO: Tüm dünyada, özellikle de Amerika’da geleneksel televizyondan, kablo televizyondan Netflix, Hulu, Amazon Prime gibi platformlara hızlı bir geçiş var. İzleme alışkanlıklarında ciddi değişimler var. Türkiye bu değişime nasıl adapte oluyor? Türkiye’de izleme alışkanlıklarında bir değişim gözlüyor musunuz?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ADY: Türkiye zor bir pazar. Mesela Pay TV’de batıdan, Avrupa ve Amerika’dan farklı. Çünkü penetrasyonlar çok daha düşük. Amerika’da çok daha yüksek rakamlar var. Dolayısıyla internet televizyonu anlamında da çok yavaş bir geçiş oluyor şüphesiz. Ama zamanla insanların bunlara alışacağını umuyoruz.

    OO: Bu dönüşümde ne gibi zorluklar çıkıyor karşınıza?

    ADY:  İki tane büyük engel var karşımızda. Bir tanesi korsan, diğeri de internet kotası.

    OO: Çok net bence de.

    ADY: Aynen öyle. Artık her yerde internet var ama hem hız hem de kota düşük. Mobilde de çok pahalı data satıyoruz. Bunlar büyük engeller ama tüm bunlar değişimi durdurmaz. Yavaşlatır sadece.

    OO: Peki Netflix bir süredir Türkiye’de. Şimdi Amazon da geldi. Yerli oyuncular çıkıyor yavaş yavaş. BluTV ne gibi bir fark yaratıyor? Planları ne bu rekabette?  

    ADY: BluTV olarak biz Türk izleyicisini iyi tanıyoruz. Netflix’in gelip Türkiye’de yapımcıları, izleyicileri tanıması,  ona göre içerik üretmesi lazım. Bu bir süreç. BluTV yerli içeriklerde daha güçlü olacak. Aslında Netflix’in daha erken yerli içerik yapmaya başlayacağını düşünüyorduk. Bildiğimiz kadarıyla yapımcılarla görüşmeleri de vardı.  Sonra geciktirdiler çeşitli sebeplerden dolayı, net olarak bilemiyorum. Ama biz BluTV olarak ilk yerli internet dizisi Masum’u yayınlamaya başlıyoruz 27 Ocak’ta yayında (yayınlandı). Daha başka projelerimiz de olacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ayrıca fiyat farkımız var. Daha uygun bir fiyatla piyasadayız.  

    Türkiyede internet televizyonculuğu 

    Zeynep Çil: Bu arada yerli içerik üretiyor olmamız rakiplerin de bu konuda daha fazla yatırım yapmasına sebep olabilir. Onları da teşvik edebiliriz.

    ADY: Tabii şunu da belirtmek lazım. Rekabet iyidir. Netflix veya Amazon’un Türkiye pazarına girmesi bizim için de iyi bir şey. Piyasadaki algıyı, alışkanlığı değiştirmede bize destek olacaklar. Kullanıcı bir karşılaştırma da yapabilecek.

    Antensiz bir gelecek

    OO: Kullanıcılar internet televizyonu olgusunu daha iyi anlayacak.

    ADY: Tabii tek başımıza olmayacağız bu konuda.

    OO: Televizyon yayıncılığı için sadece internet üzerinden, antensiz bir gelecek öngörüyor musunuz?

    ADY: Olabilir tabi neden olmasın. Ama fiber altyapı kurulumu çok pahalı bir sistem. Bir sürü şirketin de çok canı yandı bundan. Bence fibere başka alternatifler de yavaş yavaş çıkabilir. 5G mesela.

    Ancak bu zamana kadar uydudan ve kablodan tamamen ayrılayım, paketimi kapatayım, tamamen internet televizyonuma geçeyim durumu çok fazla olmadı gibi görünüyor. ABD ve Avrupa’da daha çok paket küçültüyorlar. Mesela kullanıcının 60 dolarlık bir uydu paketi var. 15 dolarlık giriş paketine geçip, yanına bir de Netflix ya da Hulu aboneliği ekliyor.

    ZÇ: Uzun vadede pazar şöyle bir noktaya da gelebilir. Evet onlar rakibimiz ama mesela Netflix’le bir masada oturup, ortak paket bile yaratabiliriz. Bence her şey mümkün.

    Adı Efsane başlıyor

    OO: Başka ülkelerden BluTV izlemek mümkün mü?

    ADY: Tabii. 3.90 euroya BluTV’ye abone olmak mümkün. Ancak sadece yerli diziler izlenebiliyor şimdilik. Türkiye’de hakkını satın aldığımız yabancı filmleri yurtdışında izleyemezsin. Almanya’dan çok izleyicimiz var.

    ZÇ: Yurtdışında da çok iyi bir izleyici kitlemiz var. Abonelik rakamı kısmen az olsa da izleme sayısı o kadar yüksek ki.

    ADY: Yerli içeriği büyütüp daha fazla yurtdışına götürmek istiyoruz. Orta Doğu’ya, Amerika’ya ulaştırmak istiyoruz. İş ortaklıkları da çok önemli.

    ZÇ: Her türlü iş ortaklığına açığız. Sadece kendi işlerimiz üzerinizden ilerlemek mecburiyetinde değiliz. Bu bir platform ve başka içerikleri de yurtdışına götürmeye açığız.

    OO: Peki ben BluTV’ye girdiğimde film ve diziden başka ne izleyebilirim?

    ADY: Canlı kanallarımız var otuza yakın. Netflix veya Amazon’a göre fark yaratan bir başka özellik bu. Canlı yayınları BluTV üzerinden izleyebiliyorsunuz. Belgeseller var ayrıca.

    "Herkes eline kamera alıp, bir dizi yapıp Youtube’a koyabiliyor"

    OO: Böyle bir yatırıma imza atarken, yayıncılığın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

    ADY: Artık herkes internet için içerik peşinde. Apple da mesela içerik üretecek deniyor.  Bence yayıncılık internete kayacak. Spotify çok başarılı bir model. Youtube’un başarısı yadsınamaz.

    ZÇ: İçerik birim fiyatı düşecek. Önceden bir müzik albümü almak oldukça maliyetliydi. Spotify’la içerik birim fiyatı çok düştü. Film izlemek de öyle. Sinema pahalı bir deneyimken platformlarla maliyetler çok düştü.

    OO: Bu durum içerik üreticileri ve dağıtımcılar için olumlu bir etki mi yapar yoksa onlara zarar mı verir?

    ADY: Bence çok olumlu bir durum. İçerik üretimi çok daha demokratikleşiyor. Herkes eline kamera alıp, bir dizi yapıp Youtube’a koyabiliyor.

    ZÇ: Mesela medya gücüyle oluşturulan yıldız içeriklerin karşısına kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler çıkıyor. Netflix’in çok büyük bütçelerle yaptığı “The Crown” dizisinin karşısına Youtube’da bir kız 20 dakikalık bir dizi yaptı. Böylece o parlak isimler de fırsat buluyor ön plana çıkmak için.

    Alpay Güler: Her mecra kendi izleyicisini yaratıyor. Youtube’un bir izleyici kitlesi var,  Facebook’ta farklı bir izleyici kitlesi var. Netflix izleyen bambaşka bir kitle. Yani internette kaliteli içeriğin yerinin farklı olacağının altını çizmek gerekiyor.

    Yani içerik demokratikleşiyor, sosyal medyada starlar çıkıyor hepsi tamam. Ama kaliteli içerik üretimi yine eski olduğu düzende olacak, dinamikleri değişmeyecek. Gerçek televizyonda yayınlanabilecek kalitede içerik üretmek yine büyük yapımcıların işi.

    "Şimdiki reklamlar ileride komik gelecek"

    OO: Netflix’in de yaptığı gibi aslında.

    AG: Aynen. Bunun dengesi televizyondaki kadar önemli. 3 genç toplanıp YouTube'da güzel bir video hazırlayabilirler. 13-18 yaş arası kitleyi yakalayabilirsin. Ama sonra ne oluyor? O çocuklar gerçekten başarılı oluyorsa onları alıyorsun, büyük maliyetlerle prodüksiyona girip film yapıyorsun. Bu durum bambaşka bir ekonomiye taşıyor olayı. İşte biz de o başka ekonomiye giden yolun açılmasını bekliyoruz Türkiye’de. Yurt dışında bu yol zaten açıldı.

    ADY: Reklam dünyası için de bu değişim çok önemli. Artık çok daha hedefli reklam gösterimiyle karşı karşıyayız. Televizyonda hala kendimle alakalı olmayan pek çok reklam izlemek zorunda kalıyorum. Ama internet ortamında reklam veren doğru müşteriye çok rahat ulaşıyor. Gelecekte bugüne baktığımızda, almayacağımız şeylerin reklamını uzun uzun izliyor olmamız çok komik gelecek bize.

    AG: Aslında izleme mecraları değişiyor, değişmeye devam edecek. Bugün bilmediğimiz mecralar yarın karşımıza çıkabilir. Önemli olan bu değişime adapte olabilmek. Ama kaliteli içerik üretimi aynı düzenle devam edecek. Ayrıca reklam modelleri değişecek, özelleşecek.

    OO: Peki çok teşekkür ederim bu güzel sohbet için. “Masum” dizisinin yolu da açık olsun.

    ADY: Biz teşekkür ederiz.