

2025 yılına dair ortaya konulan öngörüler arasında; “jeo-politik gelişme ve dinamiklerin ağırlık kazanması” faktörünün ön planda ifade edildiğini hatırlatmak gerekiyor. Nitekim, devam eden Ukrayna ve Gazze sıcak çatışmalarına ilaveten, son günlerde Hindistan-Pakistan arasında yaşanan karşılıklı saldırılar da jeo-politik denkleme dahil oluyor. Daha önce iki ülkeyi iki kez savaşa sürükleyen “Kaşmir sorunu” yeniden tetikleyici rol oynuyor ve nükleer caydırıcı güce sahip tarafların tutumları endişe ile takip ediliyor. Umutlar barıştan yana olsa da, Trump 2.0 döneminde Çin’e karşı alternatif üretim üssü olarak görülen Hindistan bakımından gündeme gelen ciddi eko-politik riskler not ediliyor.
Trump’ın hızlı ve zorlayıcı temposu ile açılış yapan yeni dönem ticaret savaşlarında gözler, şimdi görüşme ve pazarlıklara çevrilmiş bulunuyor. Son dönemin öne çıka(rıla)n ismi ABD Hazine Bakanı Bessent’e bakılırsa; önem taşıyan onsekiz ülkeden onyedisi ile (hariç kalanın Çin olduğu aşikar!) görüşmelerin sürdüğü anlaşılıyor. Başkan Trump’ın ilk kesin anlaşma kazanımını İngiltere için açıklaması bekleniliyor. Çin ile ilk karşılıklı görüşmelerin ise bu hafta sonu İsviçre’de başlatılması planlanıyor. Keza, Avrupa Birliği cephesinde de bir hareketlenme dikkat çekiyor. Tüm dünyayı, çetin müzakerelerle geçecek uzun ve sıcak bir yaz bekliyor!
FED, Mayıs toplantısında tam da bu sebepler yüzünden “bekle-gör” modunu sürdürerek, üçüncü kez faiz kararında pas geçiyor. Trump’ın tüm çağrılarına karşın, tarife politikaları kulvarındaki gelişmelerin Amerikan ekonomisi üzerindeki etkileri netleşinceye kadar aceleci davranılmayacağı ifade ediliyor. Aynı kravatıyla dokuzuncu toplantısına çıkan Powel, “renk vermeyen” duruşunu; bir kez daha, sunumunu sekiz dakika ile soru-cevap kısmını ise otuzaltı dakikayla sınırlandırarak sürdürüyor. Gene de, “Trump’ın açıklamaları bizim iş yapma anlayış ve tarzımızı etkilemiyor” ifadesini sarf etmekten geri durmuyor. Artan belirsizliğe rağmen, ekonominin genel seyrinin güçlü olduğuna önemle vurgu yapılırken, muhtemel enflasyon artışı ve stagflasyon ihtimalleri de radar dışında bırakılmıyor. FED Başkanı Powell’a karşı sert ve dışlayıcı söylemini son günlerde yumuşatan Trump’ın bundan sonraki hal ve tutumları merakla bekleniliyor.
Türkiye’nin, hız kazanacak bir ticaret müzakereleri maratonunda “yarışta kalması” gerekiyor. ABD ile yapılacak temasların yanı sıra, başta AB Gümrük Birliği gözden geçirme süreci gelmek üzere, tüm tercihli ve serbest ticaret anlaşmalarının revizyonu ve süren görüşmelerin kısa sürede sonuçlandırılması önem kazanıyor. ABD ile yeni dönemde ilk anlaşmaya varan ülke olması beklenen İngiltere ile 2020 senesinde imzalanan serbest ticaret anlaşması yenileme sürecinin en geç Temmuz sonunda tamamlanacağı açıklaması memnuniyetle karşılanıyor. Söz konusu anlaşmanın, başta Avrupa Birliği olmak üzere diğer tüm ülkelerle gelişecek süreç ve yapılandırılacak anlaşmalara referans (benchmark) teşkil etmesi planlanıyor.
TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı enflasyonu beklentilerin altında bir manşete işaret ediyor. Ancak, gene aynı kurum verilerine göre hesaplanan mevsim etkisinden arındırılmış enflasyon rakamının geçen ayın düzeyini aştığı hesaplanıyor. Keza, çekirdek enflasyon da manşet rakam olan 3.0’ın üzerinde kalıyor. Enflasyonda varolan katılık ve yapışkanlık yapısal problemlerinin halen aşılamadığı; hizmet enflasyonunda yukarı yönlü eğilimin kırılamadığı izleniyor. Nisan ayında, kira ve enerji fiyatlarındaki mevsimsellikten arındırılmış kira ve enerji kalemlerindeki enflasyonun manşetten birbuçuk kat daha fazla seyrettiği ortaya çıkıyor. Nisan ayı manşeti ile birlikte dört aylık toplam skor “13.36” düzeyine gelmiş bulunuyor. Geçerli TCMB yılsonu hedeflerine göre (19-29 geniş aralığı) bundan sonraki aylık ortalamaların; 1,13-1.63 arasında gerçekleşmesi gerekiyor. Cebirsel mantık ve ekonomik analiz çerçevesinde, 22 Mayıs TCMB dönemsel rapor sunumunda yeni bir yukarı yönlü güncelleme ihtimali gündemdeki yerini koruyor. Nitekim, Merkez Bankası Başkanı Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı ifadelerinde; “Nisan ayında enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin duraksadığı” tespitine yer veriyor. İlaveten, “beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir” sözleri de dikkate değer bulunuyor. İki yıla yaklaşan bir süredir uygulamada bulunan dezenflasyon paketinin etkinliği bakımından sürdürülen tartışmalar gündemden düşmüyor. Enflasyon gidişatında öngörülebilir; sürdürülebilir ve korunabilir bir iniş kulvarına geçiş için mevcut politika ile uygulamalarda “ince ayarlar” ötesinde daha kapsamlı yeniliklere kapı açılması gerekiyor.
2025 yılına dair ortaya konulan öngörüler arasında; “jeo-politik gelişme ve dinamiklerin ağırlık kazanması” faktörünün ön planda ifade edildiğini hatırlatmak gerekiyor. Nitekim, devam eden Ukrayna ve Gazze sıcak çatışmalarına ilaveten, son günlerde Hindistan-Pakistan arasında yaşanan karşılıklı saldırılar da jeo-politik denkleme dahil oluyor. Daha önce iki ülkeyi iki kez savaşa sürükleyen “Kaşmir sorunu” yeniden tetikleyici rol oynuyor ve nükleer caydırıcı güce sahip tarafların tutumları endişe ile takip ediliyor. Umutlar barıştan yana olsa da, Trump 2.0 döneminde Çin’e karşı alternatif üretim üssü olarak görülen Hindistan bakımından gündeme gelen ciddi eko-politik riskler not ediliyor.
Trump’ın hızlı ve zorlayıcı temposu ile açılış yapan yeni dönem ticaret savaşlarında gözler, şimdi görüşme ve pazarlıklara çevrilmiş bulunuyor. Son dönemin öne çıka(rıla)n ismi ABD Hazine Bakanı Bessent’e bakılırsa; önem taşıyan onsekiz ülkeden onyedisi ile (hariç kalanın Çin olduğu aşikar!) görüşmelerin sürdüğü anlaşılıyor. Başkan Trump’ın ilk kesin anlaşma kazanımını İngiltere için açıklaması bekleniliyor. Çin ile ilk karşılıklı görüşmelerin ise bu hafta sonu İsviçre’de başlatılması planlanıyor. Keza, Avrupa Birliği cephesinde de bir hareketlenme dikkat çekiyor. Tüm dünyayı, çetin müzakerelerle geçecek uzun ve sıcak bir yaz bekliyor!
FED, Mayıs toplantısında tam da bu sebepler yüzünden “bekle-gör” modunu sürdürerek, üçüncü kez faiz kararında pas geçiyor. Trump’ın tüm çağrılarına karşın, tarife politikaları kulvarındaki gelişmelerin Amerikan ekonomisi üzerindeki etkileri netleşinceye kadar aceleci davranılmayacağı ifade ediliyor. Aynı kravatıyla dokuzuncu toplantısına çıkan Powel, “renk vermeyen” duruşunu; bir kez daha, sunumunu sekiz dakika ile soru-cevap kısmını ise otuzaltı dakikayla sınırlandırarak sürdürüyor. Gene de, “Trump’ın açıklamaları bizim iş yapma anlayış ve tarzımızı etkilemiyor” ifadesini sarf etmekten geri durmuyor. Artan belirsizliğe rağmen, ekonominin genel seyrinin güçlü olduğuna önemle vurgu yapılırken, muhtemel enflasyon artışı ve stagflasyon ihtimalleri de radar dışında bırakılmıyor. FED Başkanı Powell’a karşı sert ve dışlayıcı söylemini son günlerde yumuşatan Trump’ın bundan sonraki hal ve tutumları merakla bekleniliyor.
Türkiye’nin, hız kazanacak bir ticaret müzakereleri maratonunda “yarışta kalması” gerekiyor. ABD ile yapılacak temasların yanı sıra, başta AB Gümrük Birliği gözden geçirme süreci gelmek üzere, tüm tercihli ve serbest ticaret anlaşmalarının revizyonu ve süren görüşmelerin kısa sürede sonuçlandırılması önem kazanıyor. ABD ile yeni dönemde ilk anlaşmaya varan ülke olması beklenen İngiltere ile 2020 senesinde imzalanan serbest ticaret anlaşması yenileme sürecinin en geç Temmuz sonunda tamamlanacağı açıklaması memnuniyetle karşılanıyor. Söz konusu anlaşmanın, başta Avrupa Birliği olmak üzere diğer tüm ülkelerle gelişecek süreç ve yapılandırılacak anlaşmalara referans (benchmark) teşkil etmesi planlanıyor.
TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı enflasyonu beklentilerin altında bir manşete işaret ediyor. Ancak, gene aynı kurum verilerine göre hesaplanan mevsim etkisinden arındırılmış enflasyon rakamının geçen ayın düzeyini aştığı hesaplanıyor. Keza, çekirdek enflasyon da manşet rakam olan 3.0’ın üzerinde kalıyor. Enflasyonda varolan katılık ve yapışkanlık yapısal problemlerinin halen aşılamadığı; hizmet enflasyonunda yukarı yönlü eğilimin kırılamadığı izleniyor. Nisan ayında, kira ve enerji fiyatlarındaki mevsimsellikten arındırılmış kira ve enerji kalemlerindeki enflasyonun manşetten birbuçuk kat daha fazla seyrettiği ortaya çıkıyor. Nisan ayı manşeti ile birlikte dört aylık toplam skor “13.36” düzeyine gelmiş bulunuyor. Geçerli TCMB yılsonu hedeflerine göre (19-29 geniş aralığı) bundan sonraki aylık ortalamaların; 1,13-1.63 arasında gerçekleşmesi gerekiyor. Cebirsel mantık ve ekonomik analiz çerçevesinde, 22 Mayıs TCMB dönemsel rapor sunumunda yeni bir yukarı yönlü güncelleme ihtimali gündemdeki yerini koruyor. Nitekim, Merkez Bankası Başkanı Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı ifadelerinde; “Nisan ayında enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin duraksadığı” tespitine yer veriyor. İlaveten, “beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir” sözleri de dikkate değer bulunuyor. İki yıla yaklaşan bir süredir uygulamada bulunan dezenflasyon paketinin etkinliği bakımından sürdürülen tartışmalar gündemden düşmüyor. Enflasyon gidişatında öngörülebilir; sürdürülebilir ve korunabilir bir iniş kulvarına geçiş için mevcut politika ile uygulamalarda “ince ayarlar” ötesinde daha kapsamlı yeniliklere kapı açılması gerekiyor.