Brüksel veya Berlin yerine Fransa odaklı gerçekleşen ziyaretin, devamında Sırbistan ve Macaristan ile sınırlandırılmış olması hemen dikkati çekiyor. Avrupa Birliğini; ön planda olma iddia ve isteği malum Macron ve Fransa üzerinden muhatap alma taktiği, “parçala-yönet” emperyalist stratejisini çağırıyor.
AB üyelik başvurusu onbeşinci yılını dolduran Sırbistan ve Avrupa’ nın “aykırı çocuğu” olarak bilinen Macaristan’ ın, programın diğer duraklarını teşkil etmesi de, aynı değerlendirmeyi destekliyor. Çin’in; rekabetçi üstünlük sağladığı görülen iki kritik sektör ( elektrikli araçlar ve güneş enerjisi ) bakımından gündeme gelen korumacı tedbirlere karşı vaziyet ettiği anlaşılıyor. Bir taraftan, ABD ile AB arasında ayrıştırma kartını elde tutarken; Avrupa Birliğinin de içeriden etkilenmesi mekanizmasını devreye alıyor.
Nitekim, Çin’ de üretim faaliyetleri olan ve orada, kendi ülkesinden fazla araç satan Almanya’ nın, bu ülkeye karşı AB tarafından getirilen elektrikli araç-güneş panelleri korumacı tedbir paketlerine destek sağlamaktan uzak durduğu izleniyor. Şi’ nin Avrupa ziyareti, Çin cephesinde karşı okuma ve taktiklerin, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinden önce devreye sokulduğuna işaret ediyor. İlerleyen günlerde, bilinen Ticaret Savaşları sahnesinde, “elektronik çip” meselesini aşan, yeni açılım ve hamlelerin ortaya çıkacağı anlaşılıyor.
Geçtiğimiz hafta, İMKB (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) adıyla 1985’ de kurulan ve 2013 yılından bu yana Borsa İstanbul olarak yoluna devam eden borsamızda; endeks rakamı 10.000 rekor düzeyine ulaştı. Son dönemde, borsaya rekor katılımcı geldiği ve Nisan 2024 itibarıyla söz konusu sayının; 8.2 milyon kişiye ulaştığı ortaya çıkıyor. 2021 yılı sonuna kadar iki milyonu ancak aşan rakamın; 2022-23 döneminde beş milyondan fazla artarak, sekiz milyona tırmandığı görülüyor.
Bu artışın, ağırlıkla, yüz bin lira altındaki portföylere sahip “küçük yatırımcı” zümresinden kaynaklandığı; 20-29 yaş arası gençler; düşük gelirliler; ev kadınları gruplarının ön plana çıktığı izleniyor. Ancak, genel ekonomik gelir dağılımında görülen eşitsizlik tablosunun paralel izdüşümleri bu kulvarda da varlığını göstermekte ve on milyon liradan yüksek portföy gücüne sahip sadece onyedibin iştirakçinin; borsanın %80’ ininden fazlasına sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Sayıları rekor tempoyla artış sağlayarak, tüm ülke nüfusunun onda biri düzeyine ulaşan taze borsa katılımcılarının hepsi için “yatırımcı” sıfatını yakıştırmak ve bu kimlikle etiketlemek mümkün değildir. Bahis konusu kitleye dair kestirim ve gözlemleri destekleyecek yeni araştırmaların işaret ettiği önemli tespitler ortaya çıkmaktadır. Bu cümleden olmak üzere, sonuçları henüz paylaşılan bir çalışmada(*); borsaya yeni gelenlerin “ kısıtlı miktarda parayla anlık kazanç sağlama” perspektif ve yaklaşımı dahilinde hareket ettikleri ortaya çıkmaktadır. Kripto işlemlerinde öğrenilmiş bir kısım yaklaşım ile anlayışların, bilhassa yaşı daha genç olanlar tarafından borsaya “taşındığı” izlenmektedir. Yeni katılımcılar, bilgi ihtiyaç ile eksikliklerini, ağırlıkla “sosyal medya” üzerinden ve “tüyocu” yaklaşımlar çerçevesinde gidermeye çalışmaktadır. “Halka arz” mekanizması ise, büyük oranda, “kısa dönemde garantili kazanç kapısı” olarak görülmekte ve her daim takipte tutulmaktadır.
Uzun yıllar boyunca, sermaye piyasalarının yeterince derinleşemediği bir süreç sonrasında, “normal ve beklenen temponun üzerinde bir momentum” ile katılımcı sayısının arttığı bir gelişmeye şahit olunmaktadır.
Elbette ve tercihen; “ Türkiye Sermaye Piyasalarından Yükselecektir!. “ Ancak, olumlu havuz genişlemesinin, sermaye piyasalarını uzun soluklu bir yükselişe taşıyabilmesi bakımından; yeni gelenlerin de, zaman içerisinde, “borsa yatırımcısı profiline yükselmesi” anahtar rol oynayacaktır.
Yüksek enflasyonun andacında, ufak kazançların ve kulaktan dolma bilgilerin güdümünde hareket edilerek, sermaye piyasalarında sürdürülebilir bir gelişme ve kutlu bir geleceğe ulaşılamaz. Anlık kazanç sağlama heves ile kıskacından kurtulmuş; içine sinen sektör, kuruluş ve kağıtlarına kaynak sağlama bilinci gelişmiş; orta-uzun vade perspektiflerini içselleştirmiş ve nihayet “yatırımcı şapkasını takmış” borsa katılımcılarının sayısının benzer hızla artması yolunda her türlü katkı sağlanmalıdır.
(*) “Yeni Yatırımcının Profili ve Yatırım Davranışları Araştırması”, FutureBright Group-FutureWise
Brüksel veya Berlin yerine Fransa odaklı gerçekleşen ziyaretin, devamında Sırbistan ve Macaristan ile sınırlandırılmış olması hemen dikkati çekiyor. Avrupa Birliğini; ön planda olma iddia ve isteği malum Macron ve Fransa üzerinden muhatap alma taktiği, “parçala-yönet” emperyalist stratejisini çağırıyor.
AB üyelik başvurusu onbeşinci yılını dolduran Sırbistan ve Avrupa’ nın “aykırı çocuğu” olarak bilinen Macaristan’ ın, programın diğer duraklarını teşkil etmesi de, aynı değerlendirmeyi destekliyor. Çin’in; rekabetçi üstünlük sağladığı görülen iki kritik sektör ( elektrikli araçlar ve güneş enerjisi ) bakımından gündeme gelen korumacı tedbirlere karşı vaziyet ettiği anlaşılıyor. Bir taraftan, ABD ile AB arasında ayrıştırma kartını elde tutarken; Avrupa Birliğinin de içeriden etkilenmesi mekanizmasını devreye alıyor.
Nitekim, Çin’ de üretim faaliyetleri olan ve orada, kendi ülkesinden fazla araç satan Almanya’ nın, bu ülkeye karşı AB tarafından getirilen elektrikli araç-güneş panelleri korumacı tedbir paketlerine destek sağlamaktan uzak durduğu izleniyor. Şi’ nin Avrupa ziyareti, Çin cephesinde karşı okuma ve taktiklerin, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinden önce devreye sokulduğuna işaret ediyor. İlerleyen günlerde, bilinen Ticaret Savaşları sahnesinde, “elektronik çip” meselesini aşan, yeni açılım ve hamlelerin ortaya çıkacağı anlaşılıyor.
Geçtiğimiz hafta, İMKB (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) adıyla 1985’ de kurulan ve 2013 yılından bu yana Borsa İstanbul olarak yoluna devam eden borsamızda; endeks rakamı 10.000 rekor düzeyine ulaştı. Son dönemde, borsaya rekor katılımcı geldiği ve Nisan 2024 itibarıyla söz konusu sayının; 8.2 milyon kişiye ulaştığı ortaya çıkıyor. 2021 yılı sonuna kadar iki milyonu ancak aşan rakamın; 2022-23 döneminde beş milyondan fazla artarak, sekiz milyona tırmandığı görülüyor.
Bu artışın, ağırlıkla, yüz bin lira altındaki portföylere sahip “küçük yatırımcı” zümresinden kaynaklandığı; 20-29 yaş arası gençler; düşük gelirliler; ev kadınları gruplarının ön plana çıktığı izleniyor. Ancak, genel ekonomik gelir dağılımında görülen eşitsizlik tablosunun paralel izdüşümleri bu kulvarda da varlığını göstermekte ve on milyon liradan yüksek portföy gücüne sahip sadece onyedibin iştirakçinin; borsanın %80’ ininden fazlasına sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Sayıları rekor tempoyla artış sağlayarak, tüm ülke nüfusunun onda biri düzeyine ulaşan taze borsa katılımcılarının hepsi için “yatırımcı” sıfatını yakıştırmak ve bu kimlikle etiketlemek mümkün değildir. Bahis konusu kitleye dair kestirim ve gözlemleri destekleyecek yeni araştırmaların işaret ettiği önemli tespitler ortaya çıkmaktadır. Bu cümleden olmak üzere, sonuçları henüz paylaşılan bir çalışmada(*); borsaya yeni gelenlerin “ kısıtlı miktarda parayla anlık kazanç sağlama” perspektif ve yaklaşımı dahilinde hareket ettikleri ortaya çıkmaktadır. Kripto işlemlerinde öğrenilmiş bir kısım yaklaşım ile anlayışların, bilhassa yaşı daha genç olanlar tarafından borsaya “taşındığı” izlenmektedir. Yeni katılımcılar, bilgi ihtiyaç ile eksikliklerini, ağırlıkla “sosyal medya” üzerinden ve “tüyocu” yaklaşımlar çerçevesinde gidermeye çalışmaktadır. “Halka arz” mekanizması ise, büyük oranda, “kısa dönemde garantili kazanç kapısı” olarak görülmekte ve her daim takipte tutulmaktadır.
Uzun yıllar boyunca, sermaye piyasalarının yeterince derinleşemediği bir süreç sonrasında, “normal ve beklenen temponun üzerinde bir momentum” ile katılımcı sayısının arttığı bir gelişmeye şahit olunmaktadır.
Elbette ve tercihen; “ Türkiye Sermaye Piyasalarından Yükselecektir!. “ Ancak, olumlu havuz genişlemesinin, sermaye piyasalarını uzun soluklu bir yükselişe taşıyabilmesi bakımından; yeni gelenlerin de, zaman içerisinde, “borsa yatırımcısı profiline yükselmesi” anahtar rol oynayacaktır.
Yüksek enflasyonun andacında, ufak kazançların ve kulaktan dolma bilgilerin güdümünde hareket edilerek, sermaye piyasalarında sürdürülebilir bir gelişme ve kutlu bir geleceğe ulaşılamaz. Anlık kazanç sağlama heves ile kıskacından kurtulmuş; içine sinen sektör, kuruluş ve kağıtlarına kaynak sağlama bilinci gelişmiş; orta-uzun vade perspektiflerini içselleştirmiş ve nihayet “yatırımcı şapkasını takmış” borsa katılımcılarının sayısının benzer hızla artması yolunda her türlü katkı sağlanmalıdır.
(*) “Yeni Yatırımcının Profili ve Yatırım Davranışları Araştırması”, FutureBright Group-FutureWise