Canlı Yayın
Reha Erus 
Çoğu uygarca, demokrasi çerçevesinde ama çok çetin geçen zaman zaman galibinin bile saptanamadığı seçim tartışmaları olmuştur.
Avrupa’da seçim tartışması anlayışı ve kuralları klasik ama çok etkilidir.
Ben en çok İtalya’da Merkez Sağın adayı Silvio Berlusconi ile Merkez Solun adayı Romano Prodi arasındaki heyecanlı olduğu kadar zevkli ,bazen dramatik tartışmaları izlemiştim.
Bu tür seçim öncesi final tartışmaları İtalyan devlet televizyonu RAİ’nin stüdyolarında gerçekleşir. Aslında moderatöre fazla iş düşmez. O sadece tartışmanın kurallarını adaylara hatırlatmakla yükümlüdür. Zaten tartışma kendiliğinden adayların birbirlerine soru ve yanıtlarıyla hararetli bir şekilde sürer. Moderatör akıcı tartışmayı kesmemek için özen gösterir.
Yayıncı kuruluş reklam aralarında adayların stüdyodaki konuşmalarını yayın bittikten sonra da banttan ekranlara getirir. En güzeli finaldir. Moderatör tartışmanın sona ermesiyle iki adayı ayakta bir araya getirip kutladıktan sonra bir şampanya patlatır. Kadehler şerefe kaldırılarak birbirlerine şans dilenir ve kucaklaşmayla sona erer.
17 yıl sonra Türkiye’de gerçekleşen Ekrem İmamoğlu ve Binalı Yıldırım’ın tartışma programında soruları moderatör sordu ve iki aday adı üzerinde doğrudan tartışmaya giremediler. Moderatör aracılığı ile itiraz varsa, düzeltme varsa yapabildiler.
Esneklik, ironi ve espri yoktu. Gerilim üzerine kurulmuş bir program oldu.
Silvio Berlusconi bir iş adamıydı. Romano Prodi ise İtalya’da KİT’lerin başkanı bir bürokrattı. İkisi de sonradan siyasete girdi. İlk tartışma programında acemi gibiydiler ama en son aralarında ki tartışma programı kusursuzdu. Kimin kazandığı belli olmadı sonuçta Romano Prodi bir kaç yüz oyla seçimi kazandı Başbakan oldu. .
Lütfü Kırdar Salonunda aile fotoğrafı fikri güzeldi. İtalya’da program sonrası iki liderin bir birlerine uygarca sarılarak, kutlayarak, kadeh tokuşturarak yaptıkları şakalar onca izleyici seçmenin gerilimini gidererek kararını vermesine ışık tutuğu gibi demokrasi adına da hoş bir görüntü yaratırdı.
Çoğu uygarca, demokrasi çerçevesinde ama çok çetin geçen zaman zaman galibinin bile saptanamadığı seçim tartışmaları olmuştur.
Avrupa’da seçim tartışması anlayışı ve kuralları klasik ama çok etkilidir.
Ben en çok İtalya’da Merkez Sağın adayı Silvio Berlusconi ile Merkez Solun adayı Romano Prodi arasındaki heyecanlı olduğu kadar zevkli ,bazen dramatik tartışmaları izlemiştim.
Bu tür seçim öncesi final tartışmaları İtalyan devlet televizyonu RAİ’nin stüdyolarında gerçekleşir. Aslında moderatöre fazla iş düşmez. O sadece tartışmanın kurallarını adaylara hatırlatmakla yükümlüdür. Zaten tartışma kendiliğinden adayların birbirlerine soru ve yanıtlarıyla hararetli bir şekilde sürer. Moderatör akıcı tartışmayı kesmemek için özen gösterir.
Yayıncı kuruluş reklam aralarında adayların stüdyodaki konuşmalarını yayın bittikten sonra da banttan ekranlara getirir. En güzeli finaldir. Moderatör tartışmanın sona ermesiyle iki adayı ayakta bir araya getirip kutladıktan sonra bir şampanya patlatır. Kadehler şerefe kaldırılarak birbirlerine şans dilenir ve kucaklaşmayla sona erer.
17 yıl sonra Türkiye’de gerçekleşen Ekrem İmamoğlu ve Binalı Yıldırım’ın tartışma programında soruları moderatör sordu ve iki aday adı üzerinde doğrudan tartışmaya giremediler. Moderatör aracılığı ile itiraz varsa, düzeltme varsa yapabildiler.
Esneklik, ironi ve espri yoktu. Gerilim üzerine kurulmuş bir program oldu.
Silvio Berlusconi bir iş adamıydı. Romano Prodi ise İtalya’da KİT’lerin başkanı bir bürokrattı. İkisi de sonradan siyasete girdi. İlk tartışma programında acemi gibiydiler ama en son aralarında ki tartışma programı kusursuzdu. Kimin kazandığı belli olmadı sonuçta Romano Prodi bir kaç yüz oyla seçimi kazandı Başbakan oldu. .
Lütfü Kırdar Salonunda aile fotoğrafı fikri güzeldi. İtalya’da program sonrası iki liderin bir birlerine uygarca sarılarak, kutlayarak, kadeh tokuşturarak yaptıkları şakalar onca izleyici seçmenin gerilimini gidererek kararını vermesine ışık tutuğu gibi demokrasi adına da hoş bir görüntü yaratırdı.
SON DAKİKA
