

Köydeki dostlarım, kazılar nedeniyle çevrede bir gürültü terörü estiğini ve özellikle geceleri uykunun haram olduğunu söylüyor; "Sakın buralara uğrama, kal kaldığın yerde" diyorlar. Güya inşaat yasağı nedeniyle çalışmaların durması gerekirken, inşaat firmasının bu kurallara uymamasıyla ilgili yapılan şikayetler maalesef sonuçsuz kalıyor.
Kıyıların makinelerle taranması sırasında antik İasos kentinin sahildeki kalıntıları zarar görürken, çok kıymetli ve ödüllü ‘memecik’ zeytin ağaçları da yok ediliyor. Bu arada, sahildeki taramalar sırasında balık yumurtalarının da yok olduğuna üzülerek tanık olunuyor.
Kıyıkışlacık’taki yazlıklarına gelenler, inşaat yasağına rağmen yaşananları büyük bir şokla karşılıyor. Yetkililere yapılan şikayetlerin sonuçsuz kaldığını; başta CİMER olmak üzere, Jandarma Komutanlığına ve Milas Belediyesi’ne yapılan başvuruların yanıtsız bırakıldığını dile getiriyorlar.
İnşaat Şirketi’nin bu yasalara karşı gelme cesaretini nereden aldığı merak ediliyor. Kıyıkışlacık sakinleri, devletin bu konuda ciddi önlemler almasını, hatta ceza uygulamasını istiyor. Şirketin kimlerden destek aldığını da öğrenmek istiyorlar.
Önümüzde uzun bir yaz sezonu var. Kıyıkışlacık kadar Güllük Körfezi’nde , ve diğer semtlerde ki oteller ve sitelerde de günlük yaşam çekilmez hâle gelmiş durumda. Yerli ve yabancı turistler adeta bölgeden kaçıyor. Çevre halkı gürültü terörünün yanı sıra, inşaattan kalkan yoğun tozun da sağlığa zarar verdiğini hatırlatarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı ve Sağlık Bakanlığı’nı bu doğa katliamına dur demeye çağırıyorlar.
Ege’nin incisi Kıyıkışlacık’ta yapımı süren yükleme-boşaltma limanı,bir arkeolojik sit alanını ve eşsiz doğayı tehdit ediyor. Antik İasos’un kalıntıları betonun gölgesinde kaybolma riskiyle karşı karşıya.Deniz kirliliği,kıyı tahribatı ve ekosistem kaybı kapıda.Bu proje sadece bir koyu değil,tarih ve doğa mirasımızı da yok edecek.Kıyıkışlacık yalnızca bir koy değil,Egenin hafızasıdır.
Bu şartlarda bir süre daha İstanbul’da kalacağım. Umarım, “İnşaat durdu, ortalık sakinleşti” müjdesi en kısa sürede gelir.
Köydeki dostlarım, kazılar nedeniyle çevrede bir gürültü terörü estiğini ve özellikle geceleri uykunun haram olduğunu söylüyor; "Sakın buralara uğrama, kal kaldığın yerde" diyorlar. Güya inşaat yasağı nedeniyle çalışmaların durması gerekirken, inşaat firmasının bu kurallara uymamasıyla ilgili yapılan şikayetler maalesef sonuçsuz kalıyor.
Kıyıların makinelerle taranması sırasında antik İasos kentinin sahildeki kalıntıları zarar görürken, çok kıymetli ve ödüllü ‘memecik’ zeytin ağaçları da yok ediliyor. Bu arada, sahildeki taramalar sırasında balık yumurtalarının da yok olduğuna üzülerek tanık olunuyor.
Kıyıkışlacık’taki yazlıklarına gelenler, inşaat yasağına rağmen yaşananları büyük bir şokla karşılıyor. Yetkililere yapılan şikayetlerin sonuçsuz kaldığını; başta CİMER olmak üzere, Jandarma Komutanlığına ve Milas Belediyesi’ne yapılan başvuruların yanıtsız bırakıldığını dile getiriyorlar.
İnşaat Şirketi’nin bu yasalara karşı gelme cesaretini nereden aldığı merak ediliyor. Kıyıkışlacık sakinleri, devletin bu konuda ciddi önlemler almasını, hatta ceza uygulamasını istiyor. Şirketin kimlerden destek aldığını da öğrenmek istiyorlar.
Önümüzde uzun bir yaz sezonu var. Kıyıkışlacık kadar Güllük Körfezi’nde , ve diğer semtlerde ki oteller ve sitelerde de günlük yaşam çekilmez hâle gelmiş durumda. Yerli ve yabancı turistler adeta bölgeden kaçıyor. Çevre halkı gürültü terörünün yanı sıra, inşaattan kalkan yoğun tozun da sağlığa zarar verdiğini hatırlatarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı ve Sağlık Bakanlığı’nı bu doğa katliamına dur demeye çağırıyorlar.
Ege’nin incisi Kıyıkışlacık’ta yapımı süren yükleme-boşaltma limanı,bir arkeolojik sit alanını ve eşsiz doğayı tehdit ediyor. Antik İasos’un kalıntıları betonun gölgesinde kaybolma riskiyle karşı karşıya.Deniz kirliliği,kıyı tahribatı ve ekosistem kaybı kapıda.Bu proje sadece bir koyu değil,tarih ve doğa mirasımızı da yok edecek.Kıyıkışlacık yalnızca bir koy değil,Egenin hafızasıdır.
Bu şartlarda bir süre daha İstanbul’da kalacağım. Umarım, “İnşaat durdu, ortalık sakinleşti” müjdesi en kısa sürede gelir.