Senarist, yapımcı, oyuncu, yönetmen Roberto Benigni oturduğu koltuktan adeta uçtu, diğer koltukların üzerinden atlayarak kendisini Sofia Loren’in kucağından buldu. Yetmedi aynı filmde Roberto Benigni harika performansı ile “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü de aldı.
'La Vita e Bella' (Hayat Güzeldir) olağanüstü, kusursuz bir trajikomik soykırım filmiydi.
İkinci Dünya Savaşı'nda küçük oğluyla bir toplama kampına götürülen Yahudi babanın küçük çocuğuna savaşın bir oyun gibi yansıtmasını konu ediyordu. Filmde baba (Roberto Benigni) oğluna, oyunu başarıyla tamamlarlarsa ödül olarak bir savaş tankı kazanacağını söyleyerek gerçeği saklamaya çalışıyordu.
Önceki gün Suriye haberlerini izlerken İdlib’de yaşayan bir babanın bomba seslerinden korkan 4 yaşındaki kızı Selva’ya aynı tarz bir oyunu oynadığını ekranlarda gördüm. Tabii anında 'La Vita e Bella' filmi hemen çağrışım yaptı.
İblid’in Serakip ilçesinde Esad rejimi ve destekçilerinin saldırılarından kaçarak Türkiye sınırına yakın Sarmada ilçesine sığınan Abdullah Muhammed, Suriye’de acımasız savaş mağduru birçok çocuğun korktuğunu ve psikolojik sorunlar yaşadığını söyledi. Baba Muhammed sürekli bomba seslerinden fazlasıyla etkilenen 4 yaşındaki kızı Selva’nın çok korktuğunu bunun içinde bombaların bir oyunun parçası olduğunu öğretmiş ve başarılı olmuş. Selva daha Serakib’deyken çocukların attığı havai fişeklerin çıkardığı seslerden etkilenerek hep ağlıyormuş. Babası onu balkona çıkartarak havai fişek atan çocukları göstermiş ve bunun bir oyun olduğunu ve korkmaması gerektiğine inandırmış, kahkahalar atmasını öğretmiş. Gerçek bombalarda patlayınca Selva bunun bir havai fişek oyunu olduğunu sanarak hep gülmüş. Selva bugün bile bu dramatik oyunun bir parçası olarak gülüyor. O görüntüler sosyal medyaya düşünce minik Selva ve babası Muhammed fenomen oldular.
Savaşın şakası yok. Olan hep çocuklara oluyor maalesef. Ha 2. Dünya Savaşı ha İdlip kabusu. 'La Vita e Bella' yaşanmış ve beyaz perdeye aktarılan bir oto biyografiydi. Selva’nınki ise yanı başımızda bir gerçek insanlık dramı...
Fotoğraf: Reha Erus
Senarist, yapımcı, oyuncu, yönetmen Roberto Benigni oturduğu koltuktan adeta uçtu, diğer koltukların üzerinden atlayarak kendisini Sofia Loren’in kucağından buldu. Yetmedi aynı filmde Roberto Benigni harika performansı ile “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü de aldı.
'La Vita e Bella' (Hayat Güzeldir) olağanüstü, kusursuz bir trajikomik soykırım filmiydi.
İkinci Dünya Savaşı'nda küçük oğluyla bir toplama kampına götürülen Yahudi babanın küçük çocuğuna savaşın bir oyun gibi yansıtmasını konu ediyordu. Filmde baba (Roberto Benigni) oğluna, oyunu başarıyla tamamlarlarsa ödül olarak bir savaş tankı kazanacağını söyleyerek gerçeği saklamaya çalışıyordu.
Önceki gün Suriye haberlerini izlerken İdlib’de yaşayan bir babanın bomba seslerinden korkan 4 yaşındaki kızı Selva’ya aynı tarz bir oyunu oynadığını ekranlarda gördüm. Tabii anında 'La Vita e Bella' filmi hemen çağrışım yaptı.
İblid’in Serakip ilçesinde Esad rejimi ve destekçilerinin saldırılarından kaçarak Türkiye sınırına yakın Sarmada ilçesine sığınan Abdullah Muhammed, Suriye’de acımasız savaş mağduru birçok çocuğun korktuğunu ve psikolojik sorunlar yaşadığını söyledi. Baba Muhammed sürekli bomba seslerinden fazlasıyla etkilenen 4 yaşındaki kızı Selva’nın çok korktuğunu bunun içinde bombaların bir oyunun parçası olduğunu öğretmiş ve başarılı olmuş. Selva daha Serakib’deyken çocukların attığı havai fişeklerin çıkardığı seslerden etkilenerek hep ağlıyormuş. Babası onu balkona çıkartarak havai fişek atan çocukları göstermiş ve bunun bir oyun olduğunu ve korkmaması gerektiğine inandırmış, kahkahalar atmasını öğretmiş. Gerçek bombalarda patlayınca Selva bunun bir havai fişek oyunu olduğunu sanarak hep gülmüş. Selva bugün bile bu dramatik oyunun bir parçası olarak gülüyor. O görüntüler sosyal medyaya düşünce minik Selva ve babası Muhammed fenomen oldular.
Savaşın şakası yok. Olan hep çocuklara oluyor maalesef. Ha 2. Dünya Savaşı ha İdlip kabusu. 'La Vita e Bella' yaşanmış ve beyaz perdeye aktarılan bir oto biyografiydi. Selva’nınki ise yanı başımızda bir gerçek insanlık dramı...
Fotoğraf: Reha Erus