Reha Erus Reha Erus

THY İle Bir Katanya Uçuşu

25.05.2025 Pazar | 14:05Son Güncelleme:

Ben pimpirikliyimdir. Ne zaman uçakla seyahat edecek olsam havalimanına mutlak erken giderim, belki dört, hatta beş saat öncesinden. Özellikle İstanbul’da trafik yüzünden tedirgin olurum ,İGA’ya bir önce varmaya çalışırım.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Yolculuk yine Katanya idi. Dün doğum günümdü ve İtalya’da kutladık. 16.45’te kalkacak TK 1395 sayılı sefer için 12.15’te ilk güvenlik kontrolünden geçtik. Çekin sonrası pasaport kontrolü, Duty Free’de alışveriş derken İGA’nın lounge’ına geldik. Yoğun bir kalabalık vardı. Yolcuların çoğu transitti ve uzak doğuluydu sanırım. Herkes önce pide kuyruğuna girmişti. Demek ki pidenin tadı ün salmış. Bu arada THY’nin Katanya seferinin hangi kapıdan olacağını takip etmek için, sürekli gidiş tabelasını kolluyorum. 35 dakikalık bir rötar haberi veriliyor. O zaman atıştırmaya devam ediyorum. Uçağın dolu olduğu, kapının önünde ki izdihamdan belli oluyor. Yolcuların büyük bir bölümü İtalyanlardı. Ve genellikle İtalyanlar beklemeyi sevmezler. Mırıldanmalar başlıyor, bu durum yüksek sese dönüşüyor. Neyse anons yapılıyor ve uçağa biniş başlıyor. Birden körükte bir insan yığılması oluyor. Hava sıcak ve neden uçağı alınmadığımız hakkında herhangi bir bilgi yok. Tam 28 dakika, henüz uygulamaya başlamamış klimasız dar alanda sabit duruyoruz. Tabii İtalyanlar hoşnutsuzluklarını alenen protesto etmeye başlarken, bir yer hostesi ağzından ‘teknik arıza’ yı kaçırıyor. Hayda bu kez yolcularda bir tedirginlik başlıyor. Neyse sonunda uçağa alınıyoruz.

Sonradan adının Aycan Olaz olduğunu öğrendiğim kabin amirine sitemkar bir şekilde rötarın neden olduğunu ve söylenen gerekçenin doğruluğunu, İtalyan yolcular adına soruyorum. Sıra ve koltuk numaramı veriyorum. Şikayetim acilen kaptan pilot Kağan Yürekli’ye ulaşıyor. Ve birden kokpitle aramda bir gel git mesajlaşması başlıyor. Neyse uçağımız 1 saat 5 dakikalık rötarla havalanıyor. Birazdan kabin amirimiz tekrar yanıma geliyor. ‘Reha bey sizin kardeşinizin adı Süha mı? diye soruyor. Şaşkınlıkla ‘ağabeim olur’ yanıtı veriyorum. ‘Kaptanımızın yakın dostuymuş sizinle tanışmak istiyor’ diyor. Yemek sonrası kokpit önünde buluşuyoruz pilotumuzla. Önce abim ile ilgili konuşuyoruz. Sonra İtalyan yolcuların hoşnutsuzluğundan söz ediyorum. Kaptan, bana uçağın Ankara’dan geç geldiğini ve tekrar sefere hazırlandığını belirtiyor .Bir yer hostesinin şansız bir şekilde yolculara ‘teknik arıza’ açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ve bu konunun takipçisi olacağını söylüyor. Bu arada bende, samimi bir yapıcı eleştiride bulunarak İtalya’ya düzenlenen seferlerde ana yemek olarak makarna ikram edilmemesini ve tekrar ısıtılan makarnanın hamura dönüştüğünü söylüyorum.‘Al dente’ yani dişe gelme süresini yitirdiğini hatırlatıyorum.

Görüşme bitip ,yerime giderken uçakta sorun yaşanmadığını anlatmaya çalışıyorum. Sonra Katanya ‘da Etna Yanardağı’nın eteğinde ki ‘Fontana Rossa’ havalimanı pistine tekerlek konduğunda İtalyan yolcular kaptanı coşkuyla alkışlıyorlar. Ağabeyimle başlayan yolculuk mutlu sonla bitiyor.

‘İtalya’ya hoş geldik.'