Reha Erus Reha Erus

Yeni İstanbul Havalimanı

23.04.2019 Salı | 16:21Son Güncelleme:

25 Mart’ta son kez Atatürk Havalimanın'dan Boston’a uçarken içim buruktu. Pencereden baktığımda bir tuhaf oldum. Bildim bileli evime yakın bu havalimanını kullanmıştım.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Boston’dan dönüşüm Yeni İstanbul Havalimanı'na olacaktı. Amerika’da kaldığım süreçte sosyal medyada Yeni İstanbul Havalimanı için çok olumsuz yorumlar paylaşılıyordu.

Uçaklar pistte tekerlek koyduktan sonra körüğe kadar en az 37 en çok 45 dakika yol kat ediyordu. Yolculara uçaktan inerken pasaport kontrolü yapılıyordu. Dil bilen yoktu. Pasaport polisine kadar yürüyüş mesafesi de15 ile 22 dakika sürüyordu. Yaşlılar bu  güzergahta zorlanıyordu.

Yürüyen bantları olmasa bu süreç neredeyse yarım saati buluyordu. Havalimanı henüz tamamlanmamıştı. Boston’dan İstanbul’a dönmeden son iki günüm bu olumsuzlukları okuyarak geçti.

Logan Havalimanın'dan havalandıktan 9 saat sonra Yeni İstanbul Havalimanı'na indik. Devasa bir alana inşa edilmiş. İlk göze çarpan inşaatların hala devam etmesiydi. Yani terminal dışındaki ek binalar henüz tamamlanmamıştı. Tekerlek koyduktan tam 22 dakika sonra uçağımız körüğe yanaştı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Kabinden çıkarken genç ve stajyer sayılan elemanlar üzerlerinde “Ask Me” (Bana Sor) yazan lila renkli kazaklarıyla yolcuları karşılayarak bilgi vermek için adeta yarış ettiler. Güler yüzlü ve saygılıydılar. Sosyal medyaya yansıtıldığı gibi pasaport filan soran yoktu. Yön bilgileri veren tabelalar sık ve kusursuzdu. Yani kaybolma, şaşırma riski yoktu.

Pasaport polisine arada yürüyen bantları kullanarak 11 dakikada geldim. Belki yanaştığımız körük diğerlerinden daha yakındı. İlk aksaklığı Pasaport polisinden gördüm. Bol kabin vardı ama yönlendiren olmadığı için gerilerde kalan kabinlerde polis olsa da sıra öndekilerde birikiyor iki sıra teke düştüğü yerde yolcular önceliklerini yitiriyorlardı.

Nitekim böyle bir durumda sırada sen varsın ben varım münakaşaları yaşandı. Gerilerde boş olan kabinlerde polisler ayağa kalkarak ve bağırarak çağırıyorlardı. Buna mutlak bir çare bulmak gerek. İkinci olumsuzluk ise Duty Free mağazalarında yaşanmakta. Çalışanlar henüz deneyimsiz. Bir mamül soruyorsunuz yanıt alamıyorsunuz. Zaman kaybı oluyor. Bavul teslimi bantlarda Atatürk Havalimanı'na oranla daha zaman alıyor. Hamallar modern arabalarıyla pek özverili ve saygılılar. Gümrük memurları da öyle. Genelde valiz yerine koli kullananları veya şüphelendiklerini çeviriyorlar.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Dışarıya çıkınca o Atatürk Havalimanı'nın sıkışıklılığı ve kaosu yok. Doğrudan otoparka gidebiliyorsunuz. Taksi bekleme yerleri rahat. Havalimanı şehir ulaşım otobüsleri ise düzgün ve görünen bir yerde yolcularını bekliyor. Havalimanından İstanbul’a yolculuk dört kulvarlı otoyolda İkitelli'ye kadar çok hatta aşırı akıcı. Sonra ünlü İstanbul trafiği başlıyor. Buna karşın Ataköy’e 35 dakikada ulaştık.

 Sonuçta korktuğum başıma gelmedi. Sosyal medyadaki eleştirilerin abartıldığını düşünüyorum ya da ben şanslıydım. Yeni İstanbul Havalimanı tam kapasite ile çalıştığında ve ek inşaatlar bittiğinde gerçekten dört dörtlük bir hizmet verebilecek. Umarım İç Hatlarda böyledir.