Siyamend Kaçmaz Siyamend Kaçmaz

Moskova’da doğaya nefes olan bir Türk

06.05.2025 Salı | 10:29Son Güncelleme:

Bu yazıda, gözü kara Türk girişimcilerin dünyanın dört bir yanında hayata geçirdiği inanılmaz projelerden birine tanıklık edeceksiniz. Rusya'nın başkenti Moskova’da, kurduğu sistemle çöpe değer, toprağa nefes kazandıran bir Türk mühendisin hikâyesini anlatacağım size.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Yaklaşık 25 yıl önce, bir Türk inşaat firması aracılığıyla Moskova’ya proje teklifi geldiğinde, genç bir Türk mühendis olan Rıza Koçer’e “GUM şantiyesi”nde görev alacağı söylenmiş. Projenin adını ilk duyduğunda, mühendis kafasıyla ve konuşan kişinin telafuzuyla cümleyi “kum” diye algılamış; haliyle de bir kum şantiyesinde görev alacağını sanmış. Bavulunu da o hayalle hazırlamış. Ne zaman ki havaalanından alınıp Kızıl Meydan’a götürülmüş, işin aslı orada ortaya çıkmış. Meğer “GUM”, Moskova’nın tam kalbindeki, Rusya’nın en prestijli alışveriş merkeziymiş.

İşte Rusya’ya attığı o ilk adım, yıllar içinde birikmiş deneyimle birleşerek bir gün gelip Moskova’ya hayat veren bir projeye dönüştü. Doğaya gerçek anlamda nefes aldıran bu büyük dönüşümün mimarı Rıza Koçer’in kurduğu sistem, bugün sıradan bir çöp toplama mekanizmasından çok daha fazlası. Yüz bin metrekarelik dev bir alanda, her gün yüzlerce kamyon atığın işlendiği, malzemelerin tek tek ayrıştırılarak çevreye zarar vermeden geri kazandırıldığı kapsamlı ve sürdürülebilir bir düzene dönüşmüş durumda.

Moskova’da doğaya nefes olan bir Türk

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Geçtiğimiz günlerde bu tesisi yerinde görme şansı buldum. Rıza Koçer, kapılarını açtı ve beni bizzat sistemin işleyişine tanık etti. Sabahın erken saatlerinden itibaren şehrin dört bir yanındaki şantiyelerden, yıkım alanlarından, büyük inşaat projelerinden çıkan atıklar buraya taşınıyor. Beton, metal, cam, plastik, ahşap… Her malzeme tek tek ayrıştırılıyor. Geri dönüştürülebilir olanlar ekonomiye kazandırılıyor, kullanılamayanlar ise çevreye zarar vermeyecek biçimde bertaraf ediliyor. Tesisin kapısından giren ve çıkan her kamyon kantarda tartılıyor, aynı zamanda kamerayla takip ediliyor. Tüm süreç şeffaf, denetimli ve kayıt altında ilerliyor. Orada gördüğüm şey bir çöp sahası değil, adeta disiplinle işleyen bir üretim zinciriydi.

Tesisin bir köşesinde ise bambaşka bir detay dikkatimi çekti: ayrıştırma sonrası arta kalan toprak ve toz örneklerinden oluşturulmuş küçük bir deney serası. Bu serada farklı bitki türleri yetiştiriliyor. Amaç yalnızca yeşillik oluşturmak değil; bu toprağın doğaya zarar verip vermediğini gözlemlemek. Rıza Koçer’in ifadesiyle, “Her gelen atığın içinde kalan son parçanın bile doğaya ne bıraktığını görmek istiyoruz.” Yani mesele yalnızca çöpü ayrıştırmak değil, geride kalan izden de sorumluluk almak.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Moskova’da doğaya nefes olan bir Türk

Sistem yalnızca çevreye değil, insana da dokunuyor. Her gün yaklaşık 150 kamyonun Moskova’dan tesise atık taşıdığı bu düzen, 300 kişilik bir ekiple hayat buluyor. Tesis, yüzlerce kişiye istihdam sağlarken, burada çalışanlar yaptıkları işi küçümsemek yerine büyük bir sorumlulukla sahipleniyor. Kendilerini zaman zaman “çöpçüyüz” diyerek tanımlıyorlar. Bu ifade ilk bakışta bir espri gibi görünse de, Rıza Koçer’e göre işin özünü yansıtan içten bir tevazu göstergesi. “Çöp toplamak bazen hafife alınır ama biz bunu yaşam kaynağına dönüştürüyoruz” diyor Koçer ve ekliyor: “Ne bir insanın emeğini ne de bir atığın değerini küçümsemiyoruz. İkisi de doğru ellerde hayat kurtarabilir.”

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Moskova’da doğaya nefes olan bir Türk

Tüm bu sürecin belki de en dikkat çekici yanı, sistemin tamamen yasal çerçevede, şeffaf ve denetime açık biçimde yürütülmesi. Tesiste atılan her adım, Rusya’nın çevre yönetmeliklerine uygun şekilde belgeleniyor. Gerekli tüm lisanslara sahip olan yapı, düzenli olarak denetleniyor ve her seferinde örnek gösterilen bir uygulama olarak değerlendiriliyor. Rıza Koçer, Rus makamlarının projeye duyduğu ilgiden memnun, “Çalışmalarımız tamamen lisanslı ve şeffaf. Her süreç denetime açık. Bu hem bize gurur veriyor hem de daha disiplinli olmamız konusunda bizi motive ediyor” diyor.

Moskova’da doğaya nefes olan bir Türk

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Bugün geldiği noktada bu sistem, sadece bir çevre yatırımı değil; aynı zamanda bir bakış açısı, bir kültür felsefesi. Atığın değersiz, emeğin görünmez sayıldığı çağımıza inat; her parçaya, her katkıya anlam yükleyen bir anlayış bu ve bu anlayışın altında ülkemizden binlerce kilometre uzakta bir Türk'ün imzası var.

Benim anlattığım bu hikâye, bu başarı örneklerinden yalnızca biri. Bunun gibi, dünyanın dört bir yanında yüzlerce projeye imza atan Türk girişimciler var. Umuyorum ki bir gün bu vizyonu, kendi topraklarımızda da hayata geçirme hayaliyle yollarına devam ederler.