hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğiz

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğiz
    expand

    Küresel salgına dönüşen koronavirüs ülkemizde de kendini yoğun şekilde gösteriyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, atlatabilmemiz için birlik ve beraberlik içinde kurallara uyarak hareket etmemiz ve uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Bu zor günlerde Hürriyet Bursa olarak iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle koronavirüslü yaşam hakkında kısa sohbetler gerçekleştirdik ve bir yazı dizisi hazırladık. Birlikte başarmak dileğiyle.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ŞEBNEM KORAL: Eğitim Uzmanı-Profesyonel Koç ve Eğitmen

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğizYeni normal ifadesi benim zihnimde pek karşılığını bulmadı. Yeni normal, fiziki anlamda belli kısıtlamalar ve dikkatli yaşam olarak hayatımıza girmiş görünüyor. Maske takmak, insanlarla mesafe kuralları çerçevesinde iletişim kurmak, hijyene dikkat etmek gibi. Toplu taşımada, lokantalarda, kafelerde, alışverişte mesafeyi koruyarak hayatımıza bir süre devam edeceğiz. Virüs etkisini kaybedene kadar böyleyiz. Maskeli ve mesafeli… Zaten el hijyeni herkesin, her zaman, azami düzeyde dikkat etmesi gereken bir durum. Özellikle de bu süreçte…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘DİKKATLİ DAVRANMALIYIZ’

    Bu kadar iç içe olmak doğru mu? Bitti, haydi eski hayatımıza geri dönelim bakışı doğru bir yaklaşım gibi görünmüyor. Bu süreçten neyle çıktığımız çok önemli. Yeni normal dediğimiz pek çok şeye aslında hepimizin dikkat etmesi, her zaman özen göstermesi gerekiyor. Elbette tüm akış normale dönecek, insanlar işlerinin başına geçecek, öğrenciler okullarına gidecek, kafeteryalar, lokantalar, eğlence merkezleri yine dolacak. Bunlar olmalı da. Birçok insanın ekmek kapısı, diğer taraftan sosyalleşme, eğlence büyük ihtiyaç. Fakat burada eskisinden daha dikkatli ve sorumlu davranmak gerektiğini düşünüyorum.

    ‘BİREYSEL TEDBİRLER ALMALIYIZ’

    Bütün dünyanın evine kapandığı, o çok şaşalı meydanların, parkların, deniz kenarlarının ıssızlaştığı bir dönem yaşadık hala da yaşıyoruz aslında. Her şey bitmiş gibi davranmak pek doğru gelmiyor bana. Yeni normalde bireysel olarak alınacak tedbirler, virüsten korunma açısından son derece önemli… Yeni normali sadece belli bir süre yapılacaklar listesi olarak görmenin dışında, zihinsel, duygusal, davranışsal bir farkındalık olarak da yaşayabilir miyiz? Değişimi sadece yapılacaklar listesinden ibaret görmemek gerekiyor. Birbirimize karşı, dünyaya karşı daha şefkatli, daha adil, daha sevgi dolu yaklaşmamız bizi daha iyi bir geleceğe taşıyacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    MUTLAKA BİR DEĞİŞİM OLACAK

    Genelde insanların gelecek algısı negatif. Olumlu bir gelecek tasarımı bizden sonraki neslin, genel anlamda insanlığın, bu mutsuzluk ve doyumsuzluk döngüsünden kurtuluşu olabilir. Değişmeyen tek şey değişimdir. Mutlaka bir değişim olacak. Fakat bu değişimin nasıl olacağını insanların bugün verdikleri kararlar belirleyecek.
    Yeniçağın farklı olacağı ayak seslerinden belli. Kültürel olarak çok aşina olmadığımız dijital sistemler, nanoteknoloji, nöro liderlik, yeni nesil öğrenme modelleri, nörobilim, uzaktan eğitim, sanal market alışverişi, uzaktan çalışma kavramlarını konuşmaya başladığımız bir dönem yaşıyoruz. Sağlık sistemi ve eğitim sisteminde simülasyon ve simülatörlerin öneminin artacağı kaçınılmaz gözükmekte. Bence artık yeni normalimizin değişim ve gelişim olduğunun farkında olarak hareket etmeli, üzerimize düşen sorumluluğu almalıyız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    DÜNYANIN KAYNAKLARI

    Yeniçağın insanı çevreye duyarlı, kaynakları dikkatli kullanan, tüketmekten ziyade üretmeye odaklı olmak zorunda. Eğer şimdi biz bunu yeni normalimiz haline getirmezsek, gelecek tıpkı bilimkurgu filmlerinde izlediğimiz gibi kurak, bir damla suya muhtaç, mekanik ve ilkel olacak. Dünyanın kaynaklarını hızla yok ederek kendi neslimizi tükettiğimizi fark etmemiz gerekiyor. Yeni normalimizi bu bilinç üzerine oturtmamız dünyamızın ve dünya üzerindeki tüm canlı yaşamın teminatı olacak. Değişim şimdide başlar…

    MÜGE ÖZDEMİR: Ezberbozan Eğitim ve Gelişim Danışmanlık Kurucusu ve Eğitmen

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğizCovid-19 pandemisi ile hepimizin hayatında değişiklikler oldu. Olmaya da devam edecek. Gerek ulusal ölçekte, gerek evrensel çapta sadece günlük davranış kalıpları bakımından değil, aynı zamanda eğitim ve gelişim alanında da ciddi bir dönemden geçtik, geçmeye de devam ediyoruz. Global bir değişim yenilenme dönemine girdik. Eğitim profesyonelleri olarak bizler de bu dönemde, sürece nasıl adapte olmalıyız, bundan sonra gelişim yolculuklarını nasıl tasarlamalıyız sorularına odaklandık.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    DİJİTAL ÖĞRENME ARAÇLARI

    Ezberbozan Eğitim ve Danışmanlık olarak: Bu dönemde, ilk önce kendimizi tasarlayarak başladık. Mevcut programlarımızı tekrar gözden geçirip, farklı dijital çözümlerle revize ettik. Bu dönemde, herkes gibi, biz de dijital öğrenme araçlarına odaklandık. Fakat burada çok önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum: Dijital öğrenme araçları deyince sadece aklımıza on line sınıf ya da webinar gelmesin. “Akşam canlı yayınımız var” cümlesini sanırım artık çok fazla duymak istemiyoruz. Kurumsal you tube kanalları, podcast, mentorlük, koçluk gibi birçok öğrenme araçlarını dijitale taşıyabiliriz.

    UZUN SOLUKLU PROGRAMLAR

    Kısacası, şirket çalışanlarının ihtiyacı olan gelişim programlarını; doğru içeriği, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru dijital öğrenme araçları ile oluşturmaya başladık.
    Her zaman bizim için önemli olan ama şu dönemde daha da altını çizdiğimiz mottomuz “şirketler için en iyi öğrenme yolculuğunu tasarlamak.” Konusunda, şirketlerin insan kaynakları profesyonelleri ile yoğun bir işbirliği içerisindeyiz.
    Şirket olarak bu döneme; değişim ve dönüşüm için bir fırsat olarak baktık. Öğrenme deneyiminde fark yaratmak için uzun soluklu programlar tasarladık. Program öncesi ve sonrası birtakım takip öğrenme araçları ile gelişimi desteklemeye çalışıyoruz. Uzun soluklu olması kadar, programın içeriğinin ve öğrenme metotlarının da kişiye özel olması çok önemli.

    ‘EĞİTİMLERDE KİŞİSELLEŞTİRME’

    Şirket akademileri de artık, bu konuya daha ciddi eğilmeliler. Aynı eğitimleri, aynı içerikleri herkese veren yerler olmamalı. Eğitimlerde kişiselleştirmenin daha da kritik bir noktaya geleceğine inanıyoruz. Danışmanlık yaptığımız şirketlerle, özellikle ‘eğitimlerde kişiselleştirme’ konusunu çok tartışıyor, önemini vurgulamaya çalışıyoruz. Neden öğrenme yolculuğunuz bir Netflix gibi olmasın. Kısacası, gelişim yolculuğunda doğru içeriği, doğru yerde, doğru kanalla, doğru kişilere ulaştırmak artık daha da önemli.

    LİDERLİK GELİŞİM PROGRAMLARI

    Şirketlerin artık acilen öğrenme kültürlerine bakmaları gerekiyor. Ömür boyu öğrenmeyi nasıl destekleyebilirler, muhakkak gündemlerinde olmalı. Ve tabi ki, liderlik gelişim programları yine çok önemli. Artık bu programlara, “öğrenmeyi öğretmek” başlığının da eklenmesi gerekiyor. Şirketler, iç eğitmenlerine daha da yatırım yapmak durumundalar. Bu dönemde iç eğitmenlerin önemini bir kez daha gördük. İç eğitmen gelişim programlarına muhakkak “Fasilitasyon” başlığını ayrıca eklemeliler.

    DOÇ. DR. MÜGE KİRMİKİL: Akademisyen (Uludağ Üniversitesi)

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğizTüm dünyayı eve kapatan, ülke ekonomilerini durduran, acı kayıplar verdiren ve tüm hayatı etkileyen bir virüs, Covid-19. Gözle görülmeyen bir virüsün hayatımızı bu kadar etkileyebilecek güçte olması, tüm insanlığı şaşırttı. Salgın, hayatımızın ortasına bir bomba gibi düştü. Günlük rutinlerimiz ve alışık olduğumuz durumlar değişti, bazı aktivitelerimizi kısıtlamak zorunda kaldık. Bu süreçte belki de en zor olanı aile büyüklerimiz ve dostlarımızdan uzak kalmaktı.

    ‘DOĞA YENİDEN CANLANDI’

    Virüs ortaya çıktığı günden beri doğal olarak hep olumsuz tarafları yazıldı, gündeme geldi. Ben, bardağın dolu tarafından bakmak istiyorum. Evde kaldığımız bu süre boyunca yaşam tarzımızı, alışkanlıklarımızı gözden geçirme şansını elde ettik, doğa yeniden canlandı, ailemizle daha fazla zaman geçirme imkanımız oldu. Hijyenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık ve daha da önem gösterir olduk. Evde kaldığım bu dönemde bende ailemle birlikte zamanı verimli kullanmaya çalıştım. Hareketsiz kalmamak adına ev imkanları el verdiğince spor yaptım. Kızlarımla kaliteli zaman geçirmeye gayret ettim. Değişik tarifler deneme fırsatı buldum, akademik çalışmalarıma hız verdim.

    ‘KENDİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ’

    Bu sıkıntılı süreç zarfında bilindiği gibi üniversitelerde de eğitime ara verildi ve ben bu kararın virüsün yayılmaması bakımından olumlu sonuçlar doğurduğunu düşünüyorum. Bende kendi adıma öğrencilerimin akademik takvimden geri kalmaması için derslerimi sanal ortamda gerçekleştirdim. Umarım öğrencilerim sahip oldukları bu zorunlu ama fırsat olarak gördüğüm boş zamanı kendilerini geliştirmek için kullanmıştır. Uzmanlaşmak istedikleri konularda araştırmalar yapıp bir sonraki döneme hazır hale gelmişlerdir. Ayrıca bu salgın dönemi, öğrencilerim için dünya çapında ulaşılması zor olan birçok kültür, sanat ve kişisel gelişim programlarına sanal ortamda da olsa ücretsiz erişim sağladı.

    ‘MASKE TAKMAYA ÖZEN GÖSTERELİM’

    Ümit ediyorum ki gelecekte, edinmiş oldukları bu bilgileri fırsata çevirebilirler. Son dönemde virüsün etkisini biraz kaybetmesiyle birlikte hayatımıza yeni normal kavramı girdi. Toplum sağlığı açısından tüm bu kurallara uymak ve gerekli özeni göstermek hepimizin hayatını etkileyecek duruma geldi. Önce kendi sağlığımızı düşünerek, öğrendiklerimizi çevremizle paylaşabiliriz. Bir vakit daha sarılmaya, tokalaşmaya veda etmeliyiz. Maske takmaya özen gösterip sosyal mesafe kuralına uymalıyız.

    ‘BELLİ KURALLAR VE ÖNLEMLER ALIN’

    Yeni normalleşmeyi yanlış anlamamalı, gerekli hassasiyeti göstererek bir süre daha belli kurallar ve önlemler çerçevesinde hayatımıza devam etmeliyiz. Bu bağlamda, yüzyılda bir görülen virüs salgınıyla yapılan savaşta hep ön cephelerde görev yapan başta doktorlarımıza, sağlık çalışanlarımıza ve zorunlu görev yapmak durumunda olan herkese teşekkürü bir borç bilirim.

    BURCU SÖZÜÇETİN YILDIRIM: Vira Mimarlık Peyzaj Mimarı

    Mesafeyi koruyarak hayatımıza devam edeceğizEvde kaldığımız bu zor dönem, bizlere alışkanlıklarımızı tekrar sorgulattı ve rutinlerimizi değiştirmenin gerekliliğini gösterdi. Hayatımızdaki alışkanlıkların değişimiyle sosyal mesafemizin ‘ev’ ile sınırlandığı Covid -19 düzeni, bizim farkındalıklarımızı artırmamızı sağladı. En basit haliyle barınma ihtiyacına cevap veren evlerimiz, yaşadığımız son günlerde temel anlamına derinlik katmaya başladı. Bazen önemli toplantıların yapıldığı bir ofis, bazen çocuğumuzun dersliği, bazen değişik tariflerin denendiği bir pastane, bazen bir gurme restoran, bazen bir botanik alanı, bazen bir sinema, bazen de bir konser alanı…. Kendimizi en güvende hissettiğimiz evlerimiz, psikolojik ve sosyolojik açıdan kazandığı yeni anlamlarıyla yaşantımızın merkez noktası oldu.

    ‘YAŞADIĞIMIZ MEKAN ÇOK ÖNEMLİ’

    Yaşanılan mekânların; güvenlik, süreklilik ve aidiyet kavramları açısından mükemmelliğini sağlamak; mimarinin alt disiplinlerinden peyzaj ve iç mekân tasarımının temel konusudur. Evde daha fazla zaman geçirdiğimiz son günlerde, kişilerin kendine ayırdığı vakit; yaşadığı mekânı nasıl görmek ve kullanmak istediğini doğru şekilde ifade etmesini sağladı. Dolayısıyla normalleşmeye çalıştığımız şu günlerde; ihtiyaçlarının ve isteklerinin artık çok daha farkında olan kullanıcıların, kendileri için yeni standartlarını belirleyeceği kanısındayım. Kullanıcıların kendi istek ve alışkanlıklarını daha iyi ifade etmesi sonucu, ihtiyaçlar netleşir. Böylece mekânların oluşumu sırasında tasarımcılar tarafından ideal projelerin ortaya çıkması sağlanır.

    ‘MUTFAKTA GEÇİRİLEN ZAMAN’

    15 yıldır üzerinde çalıştığım mutfak tasarımı uzmanlığının ana konusu olan ve son günlerde evde geçirdiğimiz keyifli ve sıkıntılı zamanlara tanık olan mutfaklar; evlerimizin yeni merkezi haline geldi. Tüm kullanıcıların alışkanlıkları ve ihtiyaçları doğrultusunda mekân projelendirmek zor olsa da; tüm aile bireylerinin isteklerini ortak paydada buluşturmak, mutfakta geçirilen zamanın kalitesini artırmaktadır. Yaşam şeklimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kaldığımız son günlerde, yaşadığımız mekânların tasarımının ne kadar önemli olduğunu daha çok anladığımızı düşünüyorum. Gıda ve temizlik malzemelerinin stok hacimlerinin arttığı son günlerde; depolama alanları yeterli olmayan ve kullanıcı alışkanlıklarına göre doğru tasarlanmamış mutfaklar ise, evin bireylerine mutfağın profesyoneller tarafından tasarlanması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow