hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Zorunlu olmadıkça evden çıkmak kul hakkı yemek(mi)dir’

    Zorunlu olmadıkça evden çıkmak kul hakkı yemek(mi)dir’
    expand

    3 gündür evdeyiz. Bu gece saat 24:00’ü gösterdiğinde yine yüzlerce insan şuursuzca yollara akacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zorunlu olmadıkça evden çıkmak kul hakkı yemek(mi)dir’Belki taşıyıcı oldukları virüsü bir başkasına bulaştıracak. Onların canlarına zarar verecek. Bahaneleri de hazır “evde bunaldık”. Evet bunaldık ama biraz daha sabır. Bugünlerde yapmamız gerekenlerden birisi de mecbur kalmadıkça evden çıkmamaktır. Böylece Allah’ın asla affetmem dediği iki günahtan biri olan kul hakkı yemekten de kurtuluruz.

    *

    İslam büyüklerinin çok korktukları bunun için de en çok üzerinde durdukları konulardan biri de kul hakkı konusudur. Dinimizde Hak; hakkullah (Allahü teâlânın hakkı) ve kul hakkı olmak üzere iki kısımdır. Hakların gözetilmesi ve yerine getirilmesi açık ve kesin bir şekilde bildirilmiştir. Başkasının malına, namusuna, canına zarar veren kul hakkı altına girmiş olur. Kul hakkı Allahü teâlânın hakkından önde gelmektedir. Kul hakkı ile ilgili Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Birisinin hakkını alan kimse, ölmeden önce, onunla helâllaşsın! Paranın, malın geçmeyeceği kıyâmet gününe, üzerinde kul hakkı bulunarak gitmesin! Dünyâda yapmış olduğu ibâdetleri, orada hak sâhibine verilecektir. İbâdeti yoksa veya biterse, hak sâhibinin günâhları, buna yüklenecektir.” “Bir kimsenin, başkasına zarar vermesi, malını çalması ve yemesi, iftirâ etmesi, dövmesi, sövmesi, yaralaması, ücretsiz birinin çocuğuna iş gördürmesi, alay etmesi, gıybetini yapması, kalbini kırması, eli ve dili ile eziyet etmesi kul haklarındandır. 
    Bu pandemi de bir süre sonra sönecek. Tıpkı daha önce yaşadığımız felaketlerde olduğu gibi hemen unutacağız. Evde kaldığımız bu günleri, maskeleri , sosyal mesafeleri…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    *


    Evet, unutanlarımız olacak ve eski süslü hayatlarına dönecekler. Unutmayanlar, “Neler yaşamıştık, değil mi?” diyenler de olacak. Her şeyden zevk almayı becerebilene ne mutlu…
    Yine de ben diyorum ki: “Allah unutturmasın.” Çünkü nefsimize kapılmak çok kolay, nefsimizin zevkleri ve hazları bazen “ben kimim” demeyi unutturuyor. Şu anda herkes istese de istemese de bir şeklide yaradan ile ilişki kuruyor, dünyanın her yerinde dinlerin öneminin artması gibi… Ama unutmamalı ki dinler ve ibâdetler Allah’a giden yollardır, Allah değildir. Herkes bir şekilde o büyük yaratıcıyı idrak edip O’na (c.c.) sığınma ihtiyacı duyuyor.
    Ramazan’ın felsefesi ve koronavirüs salgını diye baktığımızda her ikisinde de mahrum kalmak var. Biri manevi dünyamız için, diğeri de hem kendimiz hem de sevdiklerimizin sağlığı için…
    Ramazan’ı yaşamak; nefsinden vermeyi becerebilmek, şükretmeyi bilmek, Allah’ın “muhtaçsızlık” ismini bir gün boyunca giymek, “Rezzak” ismiyle etrafa dağıtmaktır.
    Sağlıcakla kalın evde kalın.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow