Canlı Yayın
Aslı Öymen
50. Antalya Altın Portakal film festivalinde jüri olmak, kaba bir hesapla, bugüne kadar olsa olsa 500 kişiye nasip olmuştur.
Festival başına ortalama 10-15 kişiden, yarım asırda 500-750 kişi eder.
Ben de Türkiye'nin en kıdemli festivalinin 50. yılında, bu şanslı topluluğun arasında buldum kendimi.
Festival geçtiğimiz cumartesi günü güzel bir törenle açıldı. Ama ben burada açılışta ve sonraki günlerde ne olup bittiğini yazmayacağım.
Filmler hakkında da yazamayacağım. Malum, görev icabı, filmler hakkındaki görüşlerimiz yarın (cuma) akşam ödül töreninde açıklanacak.
50. yıl jürisinden söz edeceğim.
Tüm jüri üyeleri, 2 film arasında bahçede
Türkan Şoray'ın başkanlığını yaptığı jürimiz 10 kişden oluşuyor. Büyük bir bölümü sinemacı. Sektörün neredeyse tüm temsilcileri bir arada. Yönetmen, eleştirmen, senaryo yazarı, oyuncu, yapımcı, görüntü yönetmeni, akademisyen, gazeteci...
Jüri şahane
Bir araya geldiğimiz ilk günden itibaren ilginç bir şey oldu. Hatta tuhaf bir durum da denebilir.
Jüri üyeleri alışık olmadık bir şekilde anında kaynaştı ve herkes birbirini seviverdi.
Neredeyse ilk günden itibaren tüm günümüzü birlikte geçirir olduk. Günde ortalama 2 film seyretmek, değerlendirmek yaklaşık 6 saatimizi alıyor. Bunun dışında kalan zamanda da hep birlikte hareket ediyoruz.
"Neredeyse filmleri el ele seyredeceğiz"
O kadar ki, 2. günün sabahında kahvaltıda buluştuğumuzda aramızdan biri bir öneride bulundu.
Öneri gayet radikaldi- ama herkes tarafından coşkuyla karşılandı ve anında kabul edildi.
Hep birlikte büyük bir ev tutup Antalya'ya yerleşecektik!
Tabi işi sinema olan, hayal gücü kuvvetli bir topluluktan ilginç fikirler çıkması normal.
Gerçekleşmesi güç de olsa bu kaynaşmayı anlatmak için, sinemacı jargonuyla söylemek gerekirse, daha güzel bir "metafor" olamazdı.
Bu kaynaşmada başkanımız Türkân Şoray'ın kişiliğinin büyük rolü var kuşkusuz. Her zaman kibar, güleyüzlü, düşünceli ve sevecen. Bu da çevresine yansıyor.
İşte bu şahane jüri, bugün 10. ve son filmini izleyecek. Yarın da (cuma) tüm gün kapanacak, filmleri tartışacak, sonunda da ödülleri dağıtacak.
Tabi bugün itibariyle merakım şu: Yarın jüri toplantımız nasıl geçecek? Bugüne kadar olduğumuz gibi uyumlu olabilecek miyiz yoksa kendimizi sert tartışmaların içinde mi bulacağız?
**************************
Jüri'nin en'leri
En duygusal ve romantiğimiz; Türkan Şoray; oyuncu yönetmen
En ciddimiz; Şükrü Avşar; yapımcı
En konuşkanımız; Ümit Ünal; senaryo yazarı, yönetmen
En eleştirel; Burçak Evren; eleştirmen
En nazikimiz; Zekeriya Kurtulmuş; görüntü yönetmeni
En sosyalimiz; Rahman Altın; besteci
En pozitifimiz; Feride Çiçekoğlu; Akademisyen, (İBÜ)
En mesafelimiz; Mahir Günşiray
En şairimiz; Reis Çelik; yönetmen
50. Antalya Altın Portakal film festivalinde jüri olmak, kaba bir hesapla, bugüne kadar olsa olsa 500 kişiye nasip olmuştur.
Festival başına ortalama 10-15 kişiden, yarım asırda 500-750 kişi eder.
Ben de Türkiye'nin en kıdemli festivalinin 50. yılında, bu şanslı topluluğun arasında buldum kendimi.
Festival geçtiğimiz cumartesi günü güzel bir törenle açıldı. Ama ben burada açılışta ve sonraki günlerde ne olup bittiğini yazmayacağım.
Filmler hakkında da yazamayacağım. Malum, görev icabı, filmler hakkındaki görüşlerimiz yarın (cuma) akşam ödül töreninde açıklanacak.
50. yıl jürisinden söz edeceğim.
Tüm jüri üyeleri, 2 film arasında bahçede
Türkan Şoray'ın başkanlığını yaptığı jürimiz 10 kişden oluşuyor. Büyük bir bölümü sinemacı. Sektörün neredeyse tüm temsilcileri bir arada. Yönetmen, eleştirmen, senaryo yazarı, oyuncu, yapımcı, görüntü yönetmeni, akademisyen, gazeteci...
Jüri şahane
Bir araya geldiğimiz ilk günden itibaren ilginç bir şey oldu. Hatta tuhaf bir durum da denebilir.
Jüri üyeleri alışık olmadık bir şekilde anında kaynaştı ve herkes birbirini seviverdi.
Neredeyse ilk günden itibaren tüm günümüzü birlikte geçirir olduk. Günde ortalama 2 film seyretmek, değerlendirmek yaklaşık 6 saatimizi alıyor. Bunun dışında kalan zamanda da hep birlikte hareket ediyoruz.
"Neredeyse filmleri el ele seyredeceğiz"
O kadar ki, 2. günün sabahında kahvaltıda buluştuğumuzda aramızdan biri bir öneride bulundu.
Öneri gayet radikaldi- ama herkes tarafından coşkuyla karşılandı ve anında kabul edildi.
Hep birlikte büyük bir ev tutup Antalya'ya yerleşecektik!
Tabi işi sinema olan, hayal gücü kuvvetli bir topluluktan ilginç fikirler çıkması normal.
Gerçekleşmesi güç de olsa bu kaynaşmayı anlatmak için, sinemacı jargonuyla söylemek gerekirse, daha güzel bir "metafor" olamazdı.
Bu kaynaşmada başkanımız Türkân Şoray'ın kişiliğinin büyük rolü var kuşkusuz. Her zaman kibar, güleyüzlü, düşünceli ve sevecen. Bu da çevresine yansıyor.
İşte bu şahane jüri, bugün 10. ve son filmini izleyecek. Yarın da (cuma) tüm gün kapanacak, filmleri tartışacak, sonunda da ödülleri dağıtacak.
Tabi bugün itibariyle merakım şu: Yarın jüri toplantımız nasıl geçecek? Bugüne kadar olduğumuz gibi uyumlu olabilecek miyiz yoksa kendimizi sert tartışmaların içinde mi bulacağız?
**************************
Jüri'nin en'leri
En duygusal ve romantiğimiz; Türkan Şoray; oyuncu yönetmen
En ciddimiz; Şükrü Avşar; yapımcı
En konuşkanımız; Ümit Ünal; senaryo yazarı, yönetmen
En eleştirel; Burçak Evren; eleştirmen
En nazikimiz; Zekeriya Kurtulmuş; görüntü yönetmeni
En sosyalimiz; Rahman Altın; besteci
En pozitifimiz; Feride Çiçekoğlu; Akademisyen, (İBÜ)
En mesafelimiz; Mahir Günşiray
En şairimiz; Reis Çelik; yönetmen
SON DAKİKA
