hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Damla Doğan Damla Doğan

    Kadri Bağdu'yu kim öldürdü belli değil mi!

    15.10.2014 Çarşamba | 11:54Son Güncelleme:

    Bisiklet denince bambaşka bir görüntü gelirdi bugüne kadar aklıma. Lacivert gökyüzü. Koskocaman bir dolunay. Ve o dolunayın önüne, selesinde bir uzaylı olan bisikletiyle uçan bir çocuk silüeti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    E.T. filminin afişi bahsettiğim.

    1982'de çekilen Steven Spielberg imzalı, en sevdiğim filmlerden biri...

    Çok sembolik bir anlamı var o filmin benim için.

    Farklı olana, yabancı olana bir çocuğun duyduğu o masum, saf sevgi...

    Hani büyüyünce hepimizin yitirdiği...

    Bir uzaylıyı en yakın arkadaşı olarak görebilen bir küçük çocuğun karşısında, ona tahammül edemeyen, onu yakalayıp yok etmek isteyen koskoca bir devlet.

    Farklıya tahammül edemeyen...

    Belki de neden farklı olduğunu ancak ameliyat masasında 'içini açtığında' anlayabileceğine inanan.

    ***

    Yine öyle günlerden geçiyoruz işte.

    "Millet olarak birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bugünler" ile başlıyor her cümle.

    Sonra yutkunuyoruz, sonu gelmiyor.

    Farklı olanı elimizle ittiriyoruz bir yana.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    'Yabancı' olanı istemiyoruz aramızda.

    Bu ülke sırf farklı oldukları için Sabahattin Ali'yi, Deniz Gezmiş'i, Musa Anter'i, Hrant Dink'i ve onlarcasını kaybetti.

    Bir yenisi daha eklendi salı günü.

    'Faili meçhul' dendi.

    ***

    Faili meçhul falan değil aslında.

    Açık seçik biliniyor kimin öldürdüğü...

    Neden öldürüldüğü de...

    ***

    Adı Kadri Bağdu idi. 46 yaşındaydı.

    Bisikleti ile Adana'da Kürtçe gazete dağıtırken beş kurşun isabet etti bedenine.

    Bir değil, iki değil, beş kurşun...

    Doğrudan kafasına ve ensesine...

    Farklı olana nefret.

    Bir silahın tetiğinde gösterdi kendini çünkü.

    O kurşunları saydıran, yılların hıncını aldığını zannetti.

    Bir gruba olan nefretini tek bir kişiden çıkardı.

    O öldü...

    Ondan geriye, etrafa dağılmış gazeteleri ve bisikleti kaldı.

    Artık bisiklet dendiğinde aklıma o gelecek.

    Yerdeki bisikleti ve dağılmış gazeteler.

    Peki sorumlu kim?

    Hepimiz biliyoruz.

    Kalbimizin tam da ortasına, bu kini ve nefret tohumunu ekenler.

    Her gün, her söylemleriyle, bu tohumu sulayıp filizlendirenler...

    Adana'da Gündem gazetesinin dağıtıcısı öldürüldü