Peki Google işi gücü bırakıp neden bir sağlık şirketi kurar? Google CEO'su Larry Page bu soruya şöyle cevap veriyor. "En baştan beri hissedarlarımıza şunu söylüyoruz; Teknolojinin insan yaşamını daha iyiye götürme konusunda çok büyük bir potansiyeli var. Biz de şirket olarak farklı ve sansasyonel projelere yatırım yaparsak şaşırmayın."
İşte Google'un yeni şirketi Calico'nun amacı da yaşlanmayla, ölümcül hastalıklarla mücadele etmek ve ölümsüzlüğün kapısını aralamak olacak.
İnsanoğlunun tarih boyunca en büyük arayışlarından biri olmuştur "ölümsüzlük iksiri". İmparatorlar, krallar ölümsüzlüğün peşinde koşmuş ama makus talihlerine yenik düşmekten kurtulamamışlardır. En bilinenlerden biri Çin'in efsanevi imparatoru Qin Shi Huang'dır.
Savaşan devletleri bir araya getirip toprakları tek bir çatı altında toplamayı başaran ve Qin Hanedanlığını kuran Qin Shi Huang, tüm gücüne ve zalimliğine karşın, ölümden çok korkarmış. Sonsuz yaşama ulaşma arzusuyla çok büyük bir ordu hazırlamış ve onları ölümsüzlüğün iksirini bulmaları için denizlere yollamış, iksiri bulamazlarsa da asla dönmemelerini söylemiş. Ordu geri dönmediği gibi ne yazık ki Qin Shi Huang da M.Ö. 210'da ağır hastalanmış ve her insan gibi hayatını kaybetmiş. Ünlü Terracotta Ordusu da Qin Shi Huang'ın mezarında bulunur ve onun mezarını koruduğuna inanılır.
Sonsuz yaşam mümkün mü?
Tarih benzer hikayelerle ve efsanelerle doludur. Ancak insanoğlu ölümsüzlüğe bugünden daha yakın hiç olmamıştı. Aslında Google'un Calico şirketini kurması ve yakın zamanda ünlü bilim insanı ve fütürist Ray Kurzweil'ı işe alması kuşkusuz hayalcilik değil.
İlk başta kulağa fantezi gibi gelse de, bilim son yıllarda yaşlanma ve hastalıklarla mücadelede önemli gelişmeler sağladı. Aslında sanayi devriminden bu yana yaşam koşullarında ve sağlık alanında yaşanan gelişmeler ortalama insan ömrünü neredeyse iki katına çıkarmış durumda. Günümüzde genetik biliminde ve tıpta yaşanan gelişmelerse yakın zamanda insan ömrünün 120 - 150'ye kadar uzayabileceğini gösteriyor. Hatta bazı bilim adamlarına göre ölümsüzlüğe ulaşmaya ramak kaldı.
İşte bu savın en büyük savunucularından biri Google'un 2012 yılında işe aldığı fütürist Ray Kurzweil. Kurzweil her işte bir parmağı olan bir yazar, bilim insanı, fütürist.
Transhumanizm hareketinin önde gelen savunucularından biri. 66 yaşındaki Kurzweil'in iddiası şu; şu an hayatta olan insanlar 15 yıl daha yaşamayı başarırlarsa, biyoteknoloji ve nanoteknolojideki gelişmeler sayesinde yaşama her yıl, "bir ekstra yıl daha" eklenecek ve 2045 yılına kadar ölümsüzlüğe ulaşmak mümkün olacak.
Sadece bu da değil. Kimi fütüristlere göre 2100 yılından önce hücre tamirlerinin sağlanması mümkün olabilir ve yaşlanma da geri çevrilebilir. Sadece ölümsüzlük değil, aynı zamanda gençlik iksiri de mümkün olabilir.
Tüm bu öngörüler bazılarımıza masal gibi geliyor olabilir ama son yıllarda genler ve yaşlanma üzerinde yapılan araştırmalar oldukça umut verici.
Laboratuvarlarda yapılan genetik çalışmalarla bazı sinek ve kurtların ömürlerinin yüzde 70'e kadar uzatılması başarıldı.
Kalori kısıtlaması da yaşlanmaya karşı etkili yöntemlerden biri olarak gözüküyor. Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda kalori kısıtlaması yapılan farelerin normalden daha uzun yaşadığı görüldü.
Yakın zamanda üç boyutlu yazıcılarla insan organları üretmek ve işlevini yitiren organlarımızla yer değiştirmek mümkün olacak.
Ama tüm bu gelişmeler yaşanırken insanoğlunun kanser, aids, alzeihmer gibi ölümcül pek çok hastalığa da çare bulması gerekecek.
Şüphesiz tüm bu gelişmelerin gerçeğe dönüşmesi ahlaki, dini, ekonomik pek çok tartışmayı da beraberinde getirecek. Ölümsüzlük gerçekleşirse nüfus patlamaz mı? Dünyanın kaynakları bu kadar büyük bir nüfus için yeterli olur mu? Doğum oranlarının iyice düşmesi gelecek nesillere bir haksızlık olmaz mı? Daha da ötesi bu teknoloji tüm insanlara ulaşabilecek mi? Yoksa sonsuz yaşam zengin ama azınlık bir grup insanın lüksü mü olacak?
Bu ve benzeri pek çok soru var. Ama hepsinden önemlisi; özellikle de yakın coğrafyamızda yaşanan vahşeti, savaşları, acıları gördükçe kendi kendimize sormadan edemiyoruz; "insanlık olarak ölümsüzlüğe hazır mıyız?"
Peki Google işi gücü bırakıp neden bir sağlık şirketi kurar? Google CEO'su Larry Page bu soruya şöyle cevap veriyor. "En baştan beri hissedarlarımıza şunu söylüyoruz; Teknolojinin insan yaşamını daha iyiye götürme konusunda çok büyük bir potansiyeli var. Biz de şirket olarak farklı ve sansasyonel projelere yatırım yaparsak şaşırmayın."
İşte Google'un yeni şirketi Calico'nun amacı da yaşlanmayla, ölümcül hastalıklarla mücadele etmek ve ölümsüzlüğün kapısını aralamak olacak.
İnsanoğlunun tarih boyunca en büyük arayışlarından biri olmuştur "ölümsüzlük iksiri". İmparatorlar, krallar ölümsüzlüğün peşinde koşmuş ama makus talihlerine yenik düşmekten kurtulamamışlardır. En bilinenlerden biri Çin'in efsanevi imparatoru Qin Shi Huang'dır.
Savaşan devletleri bir araya getirip toprakları tek bir çatı altında toplamayı başaran ve Qin Hanedanlığını kuran Qin Shi Huang, tüm gücüne ve zalimliğine karşın, ölümden çok korkarmış. Sonsuz yaşama ulaşma arzusuyla çok büyük bir ordu hazırlamış ve onları ölümsüzlüğün iksirini bulmaları için denizlere yollamış, iksiri bulamazlarsa da asla dönmemelerini söylemiş. Ordu geri dönmediği gibi ne yazık ki Qin Shi Huang da M.Ö. 210'da ağır hastalanmış ve her insan gibi hayatını kaybetmiş. Ünlü Terracotta Ordusu da Qin Shi Huang'ın mezarında bulunur ve onun mezarını koruduğuna inanılır.
Sonsuz yaşam mümkün mü?
Tarih benzer hikayelerle ve efsanelerle doludur. Ancak insanoğlu ölümsüzlüğe bugünden daha yakın hiç olmamıştı. Aslında Google'un Calico şirketini kurması ve yakın zamanda ünlü bilim insanı ve fütürist Ray Kurzweil'ı işe alması kuşkusuz hayalcilik değil.
İlk başta kulağa fantezi gibi gelse de, bilim son yıllarda yaşlanma ve hastalıklarla mücadelede önemli gelişmeler sağladı. Aslında sanayi devriminden bu yana yaşam koşullarında ve sağlık alanında yaşanan gelişmeler ortalama insan ömrünü neredeyse iki katına çıkarmış durumda. Günümüzde genetik biliminde ve tıpta yaşanan gelişmelerse yakın zamanda insan ömrünün 120 - 150'ye kadar uzayabileceğini gösteriyor. Hatta bazı bilim adamlarına göre ölümsüzlüğe ulaşmaya ramak kaldı.
İşte bu savın en büyük savunucularından biri Google'un 2012 yılında işe aldığı fütürist Ray Kurzweil. Kurzweil her işte bir parmağı olan bir yazar, bilim insanı, fütürist.
Transhumanizm hareketinin önde gelen savunucularından biri. 66 yaşındaki Kurzweil'in iddiası şu; şu an hayatta olan insanlar 15 yıl daha yaşamayı başarırlarsa, biyoteknoloji ve nanoteknolojideki gelişmeler sayesinde yaşama her yıl, "bir ekstra yıl daha" eklenecek ve 2045 yılına kadar ölümsüzlüğe ulaşmak mümkün olacak.
Sadece bu da değil. Kimi fütüristlere göre 2100 yılından önce hücre tamirlerinin sağlanması mümkün olabilir ve yaşlanma da geri çevrilebilir. Sadece ölümsüzlük değil, aynı zamanda gençlik iksiri de mümkün olabilir.
Tüm bu öngörüler bazılarımıza masal gibi geliyor olabilir ama son yıllarda genler ve yaşlanma üzerinde yapılan araştırmalar oldukça umut verici.
Laboratuvarlarda yapılan genetik çalışmalarla bazı sinek ve kurtların ömürlerinin yüzde 70'e kadar uzatılması başarıldı.
Kalori kısıtlaması da yaşlanmaya karşı etkili yöntemlerden biri olarak gözüküyor. Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda kalori kısıtlaması yapılan farelerin normalden daha uzun yaşadığı görüldü.
Yakın zamanda üç boyutlu yazıcılarla insan organları üretmek ve işlevini yitiren organlarımızla yer değiştirmek mümkün olacak.
Ama tüm bu gelişmeler yaşanırken insanoğlunun kanser, aids, alzeihmer gibi ölümcül pek çok hastalığa da çare bulması gerekecek.
Şüphesiz tüm bu gelişmelerin gerçeğe dönüşmesi ahlaki, dini, ekonomik pek çok tartışmayı da beraberinde getirecek. Ölümsüzlük gerçekleşirse nüfus patlamaz mı? Dünyanın kaynakları bu kadar büyük bir nüfus için yeterli olur mu? Doğum oranlarının iyice düşmesi gelecek nesillere bir haksızlık olmaz mı? Daha da ötesi bu teknoloji tüm insanlara ulaşabilecek mi? Yoksa sonsuz yaşam zengin ama azınlık bir grup insanın lüksü mü olacak?
Bu ve benzeri pek çok soru var. Ama hepsinden önemlisi; özellikle de yakın coğrafyamızda yaşanan vahşeti, savaşları, acıları gördükçe kendi kendimize sormadan edemiyoruz; "insanlık olarak ölümsüzlüğe hazır mıyız?"