hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ozan Onat Ozan Onat

    Teknoloji akıllanırken, biz aptallaşıyor muyuz?

    31.08.2014 Pazar | 14:04Son Güncelleme:

    Üniversitede öğrenciydik. Okulumuzun konferans salonunda bir sunum yapılacaktı. Salona geldiğimizde bize ne anlatılacağı hakkında pek bir fikrimiz yoktu. Aslında salondan çıktığımızda da bize anlatılanların tam da ne olduğunu muhtemelen yeterince algılayamamıştık. Sunumu yapan arkadaşlar çok yakında dünyamızı şekillendirecek, pek çok alanda yaşama biçimimizi değiştirecek bir buluşu bize ilk defa uygulamalı olarak gösteriyorlardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Üç satır yazdığınız bir mektubu yollamak için postaneye gitmeniz, bilmediğiniz bir kelimenin anlamını bulmak için basılı bir "sözlük" bulmanız gereken günlerden bahsediyorum. Yıl 1994'tü. İnternetle ilk defa tanışmıştık.

    Aradan geçen yıllarda internet önce yavaş yavaş ardından ivmelenerek hayatımıza girdi. 20 yıl geçti. Artık çoğumuz online bir yaşam yaşıyoruz. Şu günlerde internetsiz bir hayat elektriksiz bir hayat gibi. İnternet hayatımızın bir parçası oldu(mu dersiniz?). Durun bir dakika…

    Nesnelerin interneti

    Bugünlerde yepyeni bir kavram hayatımıza girmeye başlıyor. Maliyeti iyice düşen çipler, grefen gibi yeni materyaller sayesinde interneti daha da hayatımızın odak noktası yapacak bir kavramla karşı karşıyayız. "Internet of Things"(IoT). Türkçe kabul edilen ismiyle "Nesnelerin İnterneti".
    Nesnelerin İnterneti etrafınızdaki hemen her şeyin akıllı hale gelmesini, birbiriyle data paylaşımında bulunmasını, sizinle iletişime geçmesini temsil ediyor.  Saatinizden buzdolabınıza, arabanızdan evinize, hatta yollara, köprülere kadar her şey.

    Şöyle bir an hayal edin. İş yerinizden çıkacaksınız. Çıkmadan evinizin ısıtma sistemini çalıştırıyorsunuz. Binadan çıkıyorsunuz. Arabanız çoktan çalışmaya başlamış bile. İçi sıcacık. Yola çıktınız. Aracınız sizi otoyolu kullanmamanız konusunda uyarıyor. Yolda kaza var. Sizi en az trafikli yola yönlendiriyor. Eve doğru giderken arabanızın ekranında bir mesaj beliriyor. Mesajı atan buzdolabınız. Evde süt kalmadı diye sizi uyarıyor… Artık otopark arama derdiniz de yok. Eve yaklaştığınızda aracınız size boş bir otopark buluyor ve sizi oraya yönlendiriyor. Eve geldiniz. Kapıya birkaç metre kala evin alarm sistemi devre dışı kalıyor, kilit açılıyor, ışıklar yanıyor. Zaten ısıtma sistemini daha önce devreye sokmuştunuz. Modunuzu analiz edebilen çipler sayesinde o an sizin keyfinize uygun bir müzik çalmaya başlıyor. Yemek ne yapsam diye dertlenmenize gerek yok. Çünkü buzdolabınız içindekilerle neler yapabileceğinizi ve tariflerini size söylüyor. Ya da yemek yapmak istemiyor musunuz? Bırakın sizin için yemek sipariş etsin.

    Daha başka örneklere bakalım;
    Sabah uyandığınızda çay ya da kahve makinanızı çalıştırmaya başlayan alarmlı saat.
    Bittiğinde sizi uyaran süt, yumurta kutusu, yoğurt kabı vs…
    Sağlığınızı gerçek zamanlı takip eden, nabzınızı, kolestrolünüzü, insülin direncinizi kontrol altında tutan bileklikler, saatler, kolyeler…
    Hatta idrarınızı analiz edip gerektiğinde doktorunuzla iletişime geçen klozetiniz.
    Ürün bittiğinde market yönetimine haber veren raflar…
    Kağıdı bittiğinde işletme yönetimini uyaran tuvalet kağıdı tutacağı.
    Dolduğunda belediyeye haber veren çöp tenekeleri.
    Onarıma ihtiyaç olduğunda şehir yönetimini uyaran yollar, köprüler, binalar…
    Aşağıdaki keyifli video bu anlattıklarımın kısa bir özeti gibi;


    Bu yazdıklarım aslında uzun zamandır olabileceğini duyduğunuz ya da filmlerde karşılaştığınız sahneler olabilir. Ama bunlar artık hayal değil. Tüm dünyada uzmanlar, bilim insanları, girişimciler Nesnelerin İnterneti (IoT) hayata geçerken kendilerinin, şirketlerinin ya da ülkelerinin bunun neresinde duracağını tartışmaya başladı.

    Apple, Google, Samsung, Lowe, General Electrics gibi dünya devleri yeni yazılımlar geliştirerek, firmalar satın alarak zaten bu işe el atmış durumda. Kısa bir süre önce Google "Nest", Samsung da "Smart Things" firmalarını satın aldı. İkisi de ev otomasyonu üzerine çalışan firmalar.
    Gartner Group araştırma şirketinden Peter Middleton'ın açıklamasına göre 2020 yılında (sadece 6 yıl sonra!) akıllı telefon, tablet, PC sayısının 7.3 milyara ulaşacağı tahmin edilirken, akıllı nesnelerin sayısının 26 milyar civarı olacağı öngörülüyor. Cisco bu rakamı 50 milyar olarak tahmin ederken, Morgan Stanley bir analizinde bu sayının 75 milyara ulaşabileceğini söylüyor.
    Yakın zamanda yapılan bir araştırma 2025 yılında internete bağlı olmayan bir alet bulmanın pek kolay olmayacağını öngörüyor.

    Dolayısıyla çok yakın bir zamanda hepimizin "Nesnelerin İnterneti"yle entegrasyonu kaçınılmaz olacak.
    Peki insanların gerçekten böyle bir teknolojiye ihtiyacı var mı? Bizler evimizin ışıklarını açmaktan, dinleyeceğimiz müziği seçmekten aciz insanlar mıyız? Çöp kutusunun boşalması gerektiğini anlamak bu kadar mı zor? Bu tembellik fazla değil mi?

    Şurası bir gerçek. Pek çoğumuz yeni bir teknolojiye alışmakta çekingen davranıyoruz. Onu kabullenmek ve bize vadettiklerini anlamak biraz zaman alıyor. Tıpkı akıllı telefonlara geçişte olduğu gibi.

    Nesnelerin İnterneti (IoT) de bize özel hayatımızda daha kolay, daha sağlıklı, daha keyifli, iş hayatımızdaysa daha akıllı ve verimli bir yaşam vadediyor.

    Tabii tüm bunları söylerken riskleri de göz ardı etmemek lazım. Özellikle özel hayatın gizliliğinin korunması konusunda tartışmalar iyice yükselirken, her şeyin internete bağlı olmasının getireceği güvenlik açıklarının da çok iyi çalışılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Bazı uzmanlar çok kompleks bir sistemin içinde yaşamaya başlayacağımızı ve arıza durumunda kimsenin nasıl onarım yapacağını bilmeyeceğini söylüyor. Gerçekten de bir hackerın bütün evinizin sistemini çökertmesi size kabus dolu bir dönem yaşatabilir.  

    Şirketlerin, işletmelerin de yaklaşan değişime çabuk adapte olmak için altyapılarını hazırlamaları, iş modellerini, sistemlerini baştan elden geçirmeleri gerekecek.
    Corning firmasının 2020'de bir gün videosuna da bir göz atabilirsiniz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow