hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ozan Onat Ozan Onat

    Trafiksiz bir İstanbul mümkün mü?

    17.07.2014 Perşembe | 12:11Son Güncelleme:

    Ünlü navigasyon şirketi TomTom'un 2013 yılında yayınladığı trafik sıkışıklığı endeksine göre Dünya'nın en sıkışık trafiğe sahip şehirlerinde 1. sırada Moskova, 2. sırada İstanbul bulunuyor. İstanbul'un yakın zamanda birinciliğe yerleşmesi de sürpriz olmaz sanırım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    New York'tan Shangay'a, Mexico City'den Paris'e, Londra'dan İstanbul'a dünyanın dev metropollerinin en büyük sorunu trafik. Trafikte geçirilen saatler sadece fazla karbon monoksit salınımı sonucu çevre kirliliğine sebep olmuyor, aynı zamanda büyük bir iş gücü kaybına neden oluyor. Ayrıca bozulan insan psikolojisi de cabası. İstanbul'da işine ya da okuluna yakın mesafede oturan şanslı bir azınlıktan değilseniz, sizin de her gün bir kaç saatinizin trafikte geçiyor olması çok muhtemel.

    Geçtiğimiz günlerde Wall Street Journal'da Bill Ford imzalı bir makale yayınlandı. Ford markasının yaratıcısı Henry Ford'un ikinci kuşak torunu ve aynı zamanda Ford Motor Company'nin Yönetim Kurulu Başkanı olan Bill Ford'un yazısının başlığı "Daha fazla otomobil satamayız" olunca insan bir duraksıyor.

    Amacı daha fazla otomobil satarak kar etmek olan bir şirketin yöneticisinden gelen bu açıklama oldukça çarpıcı. Aslında uzun yıllardır çevre ve ulaşım üzerine kafa yoran bir isim olan Bill Ford otomobilsiz bir yaşam öngörmüyor ama temelde şunu söylüyor; "Ulaşıma dair düşüncelerimizde köklü değişimler yapmalıyız." Çünkü günümüzdeki gidişat sürdürülebilir değil. 2050'ye geldiğimizde trafikte 2 milyardan fazla araç olacak ve sistem kilitlenmeden yeni bir yol bulmamız gerekiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Trafiksiz bir İstanbul mümkün mü

    Trafiğe her gün binlerce yeni otomobil katılıyor. Her geçen gün artan trafiğe çözüm ise 1960'lı yıllarda öngörüldüğü gibi yeni ve daha geniş yollar, köprüler yapmak değil. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki, her yeni yol kısa bir sürede kendi trafiğini yaratıyor.

    Dünyadaki her şehrin kendine özel trafik sebepleri var tabii ki. Özellikle İstanbul ulaşımının kilit noktasını iki köprünün oluşturması, trafiğin keşmekeş haline gelmesine zemin hazırlıyor. Ama İstanbul ve Türkiye'nin diğer büyük şehirlerinin en temel eksiği plansız şehirleşme ve geç kalmış bir toplu taşıma sistemi.

    Ulaşım konusunda uzman isimlerin dile getirdiği gibi İstanbul'a daha fazla raylı sistem ve daha efektif bir deniz ulaşım sistemi gerekiyor. Şu günlerde yeni metro yatırımları yavaş da olsa yapılıyor ama tüm bu yatırımlar ve çözüm çalışmaları artan trafiği engellemek konusunda ne yazık ki eksik kalıyor. İstanbul çok hızlı büyüyor, insan ve araç sayısı son hız artıyor. İstanbul'un acil ve radikal çözümlere ihtiyacı var.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Akıllı sistemler çözüm olabilir mi?

    Aslında artan tüm araç sayısına rağmen trafiğe neden olan bazı insani sebepler var. Mesela araştırmalar trafikte yol alan araçların 3'te birinin otopark aramakta olduğunu gösteriyor. Otopark arayan kişi hem yavaş ilerliyor hem de girmemesi gereken yollara giriyor, akan trafiği kilitliyor.
    Trafiğe sebep olan bir başka insani sebep de bir tür "kelebek etkisi". Akan bir otoyolda bir kişinin sebepsiz yere değiştirdiği şerit, önce arkadaki aracın fren yapmasına, doğal olarak da arkadan gelen tüm araçların frenlemesine sebep oluyor. Türkiye'de trafikteki şerit ihlallerini düşününce de durumun vahameti ortaya çıkıyor.

    Bill Ford'un açıklamalarına dönersek, onun çözüm önerisi akıllı arabalar, akıllı yollar ve tamamen birbiriyle entegre olmuş akıllı bir ulaşım sistemi. Bu konuda dünya üzerinde pek çok çalışma yapılıyor tabii ki.

    Mesela akıllı otoparklar. Moskova'da geliştirilen dünyanın şuana kadarki en geniş akıllı park sistemi, 20.000 boş otopark alanını sensörler yardımıyla sürücüye iletip, otomobilin boş park alanına en kısa sürede ulaşmasını sağlıyor. Böylece trafikte otopark arayan otomobil sayısı ciddi bir şekilde düşüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yakın zamanda hayatımıza girmesi beklenen akıllı otomobiller ise trafiğe belli ölçüde rahatlama getirebilir. Kablosuz olarak birbirleriyle haberleşecek olan akıllı otomobiller, öndeki arabalar fren yaptığında sizin de gerekli(!) miktarda frenlemenizi sağlayacak, gereksiz şerit değiştirmelerinizde sizi uyaracak ya da birkaç yüz metre önde meydana gelen bir trafik kazasından sizi anında haberdar edip, alternatif yollara yönlendirebilecek.

    Akıllı otomobillerin bir sonraki aşaması ise tabii ki "sürücüsüz versiyonları". Kısa bir zaman önce prototipi tanıtılan Google'un sürücüsüz otomobili yakın bir gelecekte şu anki otomobillerimizin yerini alabilir. Her ne kadar "bir bilgisayara sonuna kadar güvenilir miyim?" gibi sorular aklımıza gelse de sürücüsüz otomobiller ortalama bir sürücüden çok daha güvenli. Kurallara uyuyor, öndeki arabaya fazla yaklaşmıyor, hız limitlerini aşmıyor ve sizi gideceğiniz yere en kısa sürede götürebiliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tabii Google'un yanı sıra pek çok otomobil firması da sürücüsüz otomobil üzerine çalışıyor. Yine dünyaca ünlü market zinciri Wal-Mart da futuristik dizaynlı akıllı tırlarının prototipini kısa bir süre önce tanıtmış ve ileride bunların da sürücüsüz olabileceğini belirtmişti.

    Ancak otomobil dünyasındaki tüm bu akıllanma dönemi trafik sorunumuzu gerçekten çözer mi işte o büyük bir soru işareti. Pek çok uzmana göre bu işin tek çözümü yürüyüş, bisiklet yolları ve çok daha iyi organize edilmiş akıllı bir toplu taşıma sistemi.

    Ayrıca sürücüsüz otomobil fikri pek çoğumuza sıkıcı bir fikir gibi gelebilir. Zira kendim de dahil otomobil sürmekten oldukça keyif alan bir toplumda yaşadığımız bir gerçek.

    Trafiksiz bir İstanbul mümkün mü

     Alternatif sistemler; skytran

    Burada da alternatif sistemler aklımıza geliyor. Buna en çarpıcı örnek Amerikan patentli skyTran projesi. NASA'yla ortak geliştirilen skyTran aslında yerden birkaç metre yukarıda, ray üzerinde giden iki kişilik otomatik arabalardan oluşan bir sistem.

    Yani otomobille toplu taşımanın bir bileşimi diyebiliriz. Akıllı telefonunuzdan bir araç çağırıyorsunuz, iki kişilik aracınız istediğiniz saatte bulunduğunuz durağa gelip sizi alıyor ve gitmek istediğiniz durağa götürüyor. Aslında tek bir ray üzerinde giden araçlar duraklarda ana raydan ayrılıyor, böylece arkadaki aracı bekletmiyor.

    Şu anda prototip aşamasında olan sistemin ilk denemesi Tel Aviv'de yapılacak. 2016 yılında ticari kullanıma başlaması düşünülen kısa hat başarılı olursa Fransa'da Toulouse, Hindistan'da Kerela ve ABD'de San Fransico sırada bekleyen şehirler. Sıradaki şehir neden İstanbul ya da herhangi büyük şehrimiz olmasın?