Canlı Yayın
Pınar Yılmazerler
Ben görüntüleri izleyemedim. Hayvan belgeseli bile izleyemezken, bir canlının bile bile katlini hiç izleyemezdim. İnsanlar olayın peşini bırakmadılar. Tepkilerini gösterdiler. Sonunda yavru kedileri tekmeleyerek öldüren kişinin Derya K. adlı bir şahıs olduğu ortaya çıktı. Kamera görüntülerinin yayınlandığı ilk gün hemen HAYTAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şebnem Aslan’ı aradım. Kadının şizofren olduğunu, 6 ayda bir “İyileşti” diye hastaneden salındığını, daha önce yine kedisini öldürdüğü bir kadına jiletle saldırdığını anlattı. Bunun üzerine CNNTurk.com için özel bir röportaj gerçekleştirmek istedim kendisiyle.
Röportajımız sırasında Şebnem Aslan’a eşlik eden biri daha vardı: Öldürülen yavruların annesi olan kedicik. Anne kedi büyük travma yaşamış, yavruları öldürülürken üstlerine yatıp korumaya çalışmış. Bir dişi kırılmış, vücudu ezik, şiş, yara bere içinde. Memeleri süt dolu olduğu için yediği onca tekmeye rağmen iç organları parçalanmamış. Sünger gibi korumuş o süt dolu memeler onu. Ama antidepresanla ayakta duruyor. Devamlı ağlıyor, inliyor. Aynı insan gibi, hiçbir farkı yok. Belki de ortak acılarımızı kabul ettiğimizde, “Senin acın mı daha büyük, benimki mi daha büyük” demediğimizde insanla da, hayvanla da, kısacası tabiat anayla barışacağız.
Bir başka dram daha var işin içinde
Derya K. adlı bu kadın HAYTAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şebnem Aslan’ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısından aldığı bilgiye göre şizofren. Şizofrenler 6 aylık bir tedaviden sonra salınıyormuş. Ama evinde ilaçlarını içmeye devam etmesi gerekiyor. Kadının çok yaşlı bir annesi var ve Derya K. annesini de dövüyor. Yani kızına ilaç içirmek ne mümkün, yaşlı kadının çığlıkları sabahlara kadar mahalleyi inletiyormuş. Tüm bu olaylar gösteriyor ki; Derya K. tecrit altında tutulmalı; başka hayvanlar, başka insanlar incinmesin diye, annesi daha fazla dayak yemesin diye ve belki de sağlığı için doktor kontrolü altında olmanın ona getireceği faydalardan dolayı.
Bu hikayede elle tutulur tek bir taraf yok mu sizce? Bence var biliyor musunuz; bu olaya kayıtsız kalmayan insanlar bu olayın onuru, gururu, umudu bence. “Kedi o, ne olacak unutur” diyenlere rağmen, “Aman canım insandan daha mı önemli” diyenlere rağmen biz buradayız. Bizler insan, hayvan, bitki ayırmadan en kutsal şeyin yaşam hakkı, nefes alma hakkı olduğuna inananlarız. Ve eğer bu bir can nöbetiyse, hepimiz sonuna kadar nöbetteyiz.
Ben görüntüleri izleyemedim. Hayvan belgeseli bile izleyemezken, bir canlının bile bile katlini hiç izleyemezdim. İnsanlar olayın peşini bırakmadılar. Tepkilerini gösterdiler. Sonunda yavru kedileri tekmeleyerek öldüren kişinin Derya K. adlı bir şahıs olduğu ortaya çıktı. Kamera görüntülerinin yayınlandığı ilk gün hemen HAYTAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şebnem Aslan’ı aradım. Kadının şizofren olduğunu, 6 ayda bir “İyileşti” diye hastaneden salındığını, daha önce yine kedisini öldürdüğü bir kadına jiletle saldırdığını anlattı. Bunun üzerine CNNTurk.com için özel bir röportaj gerçekleştirmek istedim kendisiyle.
Röportajımız sırasında Şebnem Aslan’a eşlik eden biri daha vardı: Öldürülen yavruların annesi olan kedicik. Anne kedi büyük travma yaşamış, yavruları öldürülürken üstlerine yatıp korumaya çalışmış. Bir dişi kırılmış, vücudu ezik, şiş, yara bere içinde. Memeleri süt dolu olduğu için yediği onca tekmeye rağmen iç organları parçalanmamış. Sünger gibi korumuş o süt dolu memeler onu. Ama antidepresanla ayakta duruyor. Devamlı ağlıyor, inliyor. Aynı insan gibi, hiçbir farkı yok. Belki de ortak acılarımızı kabul ettiğimizde, “Senin acın mı daha büyük, benimki mi daha büyük” demediğimizde insanla da, hayvanla da, kısacası tabiat anayla barışacağız.
Bir başka dram daha var işin içinde
Derya K. adlı bu kadın HAYTAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şebnem Aslan’ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısından aldığı bilgiye göre şizofren. Şizofrenler 6 aylık bir tedaviden sonra salınıyormuş. Ama evinde ilaçlarını içmeye devam etmesi gerekiyor. Kadının çok yaşlı bir annesi var ve Derya K. annesini de dövüyor. Yani kızına ilaç içirmek ne mümkün, yaşlı kadının çığlıkları sabahlara kadar mahalleyi inletiyormuş. Tüm bu olaylar gösteriyor ki; Derya K. tecrit altında tutulmalı; başka hayvanlar, başka insanlar incinmesin diye, annesi daha fazla dayak yemesin diye ve belki de sağlığı için doktor kontrolü altında olmanın ona getireceği faydalardan dolayı.
Bu hikayede elle tutulur tek bir taraf yok mu sizce? Bence var biliyor musunuz; bu olaya kayıtsız kalmayan insanlar bu olayın onuru, gururu, umudu bence. “Kedi o, ne olacak unutur” diyenlere rağmen, “Aman canım insandan daha mı önemli” diyenlere rağmen biz buradayız. Bizler insan, hayvan, bitki ayırmadan en kutsal şeyin yaşam hakkı, nefes alma hakkı olduğuna inananlarız. Ve eğer bu bir can nöbetiyse, hepimiz sonuna kadar nöbetteyiz.
SON DAKİKA
