hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Özgür basın varsa, özgür toplum da vardır"

    Özgür basın varsa, özgür toplum da vardır
    expand

    Emniyet, Odatv davasına, "polislerin deşifre olmaması için" aramalarda sesli kayıt yapılmadığı yanıtını yolladı.

    Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın'ın sanık olarak yargılandığı Odatv davasının 16. duruşması başladı. Duruşma öncesi açıklama yapan gazeteciler, "Özgür basın varsa, özgür toplum da vardır" dediler.

    Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 2'si tutuklu 13 sanıklı duruşmaya tutuklu sanıklar Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı getirildi. Çağlayan'daki Adalet Sarayı'ndaki duruşmaya Soner Yalçın, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de aralarında bulunduğu 10 tutuksuz sanık katıldı. Duruşma Yalçın Küçük'ün tahliye talebinin alınması ile devam ediliyor.

    "İstanbul Emniyetinden sessiz görüntü yazısı"

    Öte yandan, Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, davaya gelen evrakları okudu. Evraklar arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden gelen yazı da vardı. Bu yazıda İstanbul Emniyeti, Ergenekon kapsamında Odatv'de yapılan aramaların kamera görüntülerinin orjinalinde neden ses olmadığına açıkladı.

    "Orijinalinde ses yok"

    Ergenekon soruşturması kapsamında internet sitesi Odatv'nin bürosunda arama yapılmıştı. 14 Ocak 2011 tarihinde yapılan aramaların görüntüleri Eylül ayında, davanın görüldüğü mahkemeye gönderildi. Emniyetin gönderdiği görüntülerde ses olmadığını fark eden avukatlar Serkan Günel ve Hüseyin Ersöz, mahkemeye dilekçe sundu. Avukatlar, görüntülerin sesli halinin gönderilmesini istedi. Avukatların bu talebi mahkeme tarafından emniyete iletildi. Emniyetten söz konusu talebe ilişkin yanıt önceki duruşmada geldi. İstanbul Emniyeti'nden gelen yazıda, söz konusu Oda tv aramalarına ilişkin görüntülerin orijinal halinde ses olmadığı, ellerindeki kaydın sessiz olduğu belirtildi.

    Mahkeme bunun üzerine arama kayıtlarının neden sessiz yapıldığını sordu. Mahkemenin bu sorusuna yanıt ise, bugünkü duruşma öncesi geldi. Görüntülerin orjinalinde de ses olmadığını tekrarlayan İstanbul Emniyet'i sessiz kayıtın gerekçesini de açıkladı. Aramalar sırasında emniyet görevlilerinin birbirleri ile diyalog halinde olduğunu ve birbirlerine isimleri ile hitap ettiklerini belirten Emniyet, "Bu durum emniyet mensuplarının deşifre olmasına sebep oluyor. Emniyet görevlilerimizin deşifre olmaması için görüntüler sessiz kayda alınmıştır" dedi.

    "Yalçın Küçük davası oldu"

    Duruşmada savunması sorulan tutuklu sanıklardan Yalçın Küçük, bir önceki duruşmada, Odatv Davası'nın kapatıldığını, "Yalçın Küçük davası" açıldığını ve mahkumiyetine devam edildiğini savunarak, "Bu davayı bitirdiğinizde beni tutuklayacağınızdan emindim. Bugüne kadar tutuklulukla ilgili hiçbir kararınızı okumadım" diye konuştu.

    "Benim yüzümden şöhret oldunuz"

    Küçük, konuşmasının bir bölümünde Barış Pehlivan'a dönerek, "Bu çocuğu tanımadığımı, hayatımda ilk defa gördüğümü defalarca söyledim. Türk devleti, benim her dakikamdan haberdarken, evime giren bu çocuktan nasıl haberi olmuyor? Ben sizleri içeriden nasıl yöneteceğim? Ben, Eyüp müyüm? Ben bunlara akıl vermişim, mülakat vermişim. Hangi hukukla beni tutuyorsunuz? Hepsini salıvermişsiniz" diye konuştu.

    Bir çok kişinin dışarıda olduğunu ve kendisinin tutuklu olması durumuna ise bir açıklama getiremediğini aktaran Küçük, yine Barış Pehlivan'a dönerek, "Barış Pehlivan, sen o belgeleri benden almadığını kanıtlayacaksın. Benim evime gelmediğini kanıtlayacaksın. Benimle konuşmadığını kanıtlayacaksın. Yoksa girersin tekrar içeri. Benim sayemde şöhret oldunuz. Şöhretin bedeli işte burada, benimle konuşmadığınızı ispatlayarak, borcunuzu ödeyin. Buraya çıkacaksınız, yemin üstüne yemin edeceksiniz" ifadelerini kullandı.

    Daha sonra mahkeme heyetine dönen Küçük, "Siz beni burada boşuna tutuyorsunuz. Yapamazsınız, gücünüz yok. İddianamelerinizi artık değiştirin. PKK ile Genelkurmay arasında kıl kadar ilişki yoktur" dedi.

    "Belirttiğiniz gerekçelerle tutuklu kalmam doğru değil"

    Yalçın Küçük'ün ardından savunması alınan tutuklu sanık Hanefi Avcı, geçmişi ve bulunduğu görev itibariyle üzerine atılı suçu işlemesinin mümkün olmadığını ifade ederek, "28 Şubat'ın bugünkü kahramanları susarken, biz o zaman konuştuk" diye konuştu.

    Susurluk konusunda da doğruları konuşma tavrını aynı şekilde sergilediğini iddia eden Avcı, "sadece kitap gerekçesiyle tutuklu olduğunu, gerekçelerin kendisiyle alakalı olmadığını ve gerçekliği olmayan gerekçelerle tutuklu bulunduğunu" söyledi.

    Hanefi Avcı, bilgisayarlara yönelik organize bir saldırı olduğunu öne sürerek, "Bu virüs tüm bilgisayarı ele geçiriyor. Virüsler bilgisayarda çalıştırılmış. Bu, ödül alacak bir saldırı. Belirttiğiniz gerekçelerle tutuklu kalmam doğru değil. Yazamadığınız gerekçelerle tutukluyorsanız, bunu da açıkça söyleyin" şeklinde konuştu.

    Yalçın Küçük'ün avukatı Hasan Fehmi, dijital verilerin delil sayılamayacağını ve bunların 3. şahıslar tarafından yazıldığını savunarak, telefon konuşmalarını da okuduğunu, onlarda da suç oluşturacak unsurlara rastlamadığını kaydetti.

    Avukat Fehmi, Yalçın Küçük tarafından Odatv'ye yaptırıldığı iddia edilen haberler konusunda ise haber başlıklarını ve yayınlanma tarihlerini okuyarak, "haberlerin söz konusu tarihten önce yayınlandığını" savundu.

    Ara karar

    Taleplerle ilgili ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı'nın, "TÜBİTAK Raporu'na göre kuvvetli suç şüphesinin devam etmesi, sanıklara isnat edilen suçların CMK'nın 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olması ve sanıklara adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yeterli olmayacağı" gerekçeleriyle bu hallerinin devamına hükmetti.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Ergenekon" davasının bir süre önce yapılan duruşmasında mahkemeye sunulan savcılık mütalaasının da istenilmesine karar veren heyet, mütalaanın gelmesinin ardından soruşturmanın genişletilmesine yönelik talebinin olmaması halinde dava dosyasının esasa ilişkin mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan'a gönderilmesini kararlaştırdı.

    Gazeteciler açıklama yaptı

    Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın'ın sanık olarak yargılandığı Odatv davasının 16. duruşması öncesi gazeteciler Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı.

    Sanıklara destek olmak için yapılan açıklamaya Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız'ın yanı sıra geçen celse tahliye edilen Soner Yalçın da katıldı. Avrupa Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Barry White da eyleme destek verdi.

    "Özgür basın varsa özgür toplum da vardır"

    "Özgür basın varsa özgür toplum da vardır" yazılı pankartın açıldığı eylemde, bazı gazeteciler de dava kapsamında tutuklu yargılanan Yalçın Küçük'e destek olmak amacıyla onun sürekli taktığı kırmızı atkıdan taktı.

    Gazeteciler adına basın açıklamasını Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun dönem başkanlığını yürüten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş yaptı. "Türkiye'de özgür basın sindirilmeye çalışılıyor" diyen Güneş, "Geçen yıl basın özgürlüğü konusunda 179 ülke arasında 148. sıradaydık. 2012'de 6 basamak daha düşerek 154. sıraya geriledik. Cezaevlerinde şu an 70 gazeteci bulunuyor. Gazetecilere ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına yönelik baskılara artık dur denilmesini istiyoruz. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını, ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin değiştirilmesini, tutuklanan tüm meslektaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu.

    Açıklamanın ardından davanın tutuksuz sanıkları ile gruptakiler duruşmaya katılmak üzere adliyeye girdi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow