1.3 MİLYAR HEKTAR SU KÜTLESİ KURUDU
Türkiye’nin 14’ü Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınan sulak alanların neredeyse yarısını hidrolojik ve ekolojik bakımdan kaybetmek durumda olduğuna işaret eden Dr. Kesici, “Kurutma, doldurma, suların kesilmesi vb. insan odaklı müdahalelerle kaybedilen göl ve sulak alanlardaki su kütlesi miktarı 1.3 milyar hektar. Yani son 50 yıl içerisinde 24 Eğirdir Gölü veya 3 Van Gölü ya da Marmara Denizi kadar sulak alan kurudu veya kurutuldu. Bugün gelinen nokta ise verilen sözlere, gelişen bilim ve teknolojiye ve desteklere rağmen önemli sayılmakla bitmeyecek yaşam kaynakları kuruma ve kirlenme tehditlerinin sınırlarını aşmış durumdadır" diye konuştu.TUTUMLU OLMAMIZ GEREKİYORDr. Kesici, sulak alanların hızla kuruması ve kirlenmesinin birçok ülkede kuraklık, suya ulaşamama, tarımsal gıdaların azalması ve pahalılık, ormansızlaşma ve biyolojik çeşitliliği oluşturan dünyadaki canlı türlerinin azalması gibi sorunlara yol açtığını söyledi. Bu nedenle dünyada yaşanabilirliğin azalarak, hastalıkların da artması sonucunun ortaya çıkacağını belirten Dr. Kesici, “Böyle giderse dünya yaşanamaz hale gelecek. Hep birlikte hareket ederek, iğneden ipliğe tüketimde tutumlu olmamız gerekiyor" dedi.
VAHŞİ SULAMA YERİNE DAMLA SULAMA
Tarımda vahşi sulama yerine damla sulama sistemini öneren Dr. Kesici, “Suyumuza göre tarımsal üretime geçmemiz planlanmalı. Enerji verimliliği sağlanarak, bilinçli kullanımla tüketim en aza indirilmeli. Enerji elde etmede doğal su kaynaklarımızın susuz kalması engellenmeli. Atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumlu kömür gibi fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları sağlanmalı. Arazi kullanımında ormansızlaşma ve sulak alanların kurutulmasına engel olunmalı. Sulak alanların su yatakları ve kanalları doğal haliyle bırakılmalıdır. İklim değişikliği gezegenimizdeki yaşamı tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir" ifadelerini kullandı.