hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Diğer yüzde 50’yi de anlamaya çalışıyorum

    Diğer yüzde 50’yi de anlamaya çalışıyorum
    expand

    Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 18’inci Olağan Genel Kurulu’nda dün yaptığı konuşmada, CHP’nin AK Parti’ye oy veren seçmen için “Stockholm sendromu” benzetmesi yapmasını talihsizlik olarak değerlendirdi, siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, medyaya yeni Anayasa için geniş bir uzlaşma çağrısı yaptı.

    Erdoğan, seçmenin yüzde 50’sinin Ak Parti’ye neden oy vermediğini de bilimsel olarak araştırdıklarını anlattı. Erdoğan, şunları söyledi:

    - 12 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin önünde beyaz bir sayfa açtığını görüyorum. Bugün artık, demokrasi ile ekonomik büyümenin paralelliği, at başı gitmesi gerekir ve bu hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak derecede teyit edilmiştir. 12 Haziran 2011 seçimleriyle birlikte başlayan yeni süreç, işte bu anlamda çok büyük önem arz ediyor.

    - 12 Haziran seçimleri milletin demokrasiyi benimsediğini ve demokratik olgunluğa ulaştığı mesajını vermiştir. Milletimiz, her türlü kriz, her türlü tartışma, her türlü mesele karşısında, sandığa gidiyor, oyunu kullanıyor ve en son sözü çok güçlü bir biçimde söylüyor. Yetkinin, kararın, milletin elinde olduğu, milletin yegane hakem olduğu gerçeği ve kültürü, artık Türkiye’de çok güçlü şekilde yerleşmiştir.

    Yüzde 100’ün mutluluğu için varız

    - Dünün parametreleri artık dünde kalmıştır. Dünün tartışmalarına, millet artık son noktayı koymuştur. Dünün siyasi polemikleri, altını çizerek tekrar ifade ediyorum, dünün siyaset kültürü de millet tarafından açık ve net bir biçimde reddedilmiştir. Sandıkta verilen mesaja kulak tıkamak, dünün siyaset kültürüdür. Bugünün siyaset kültüründe ise, sandıkta verilen mesajı en iyi şekilde okumak ve gereğini yapmaktır aslolan.

    - Seçmenin yüzde 50’sinin Ak Parti’ye neden oy vermediğini bilimsel olarak araştırıyoruz. Çünkü biz yüzde 100’ün mutluluğu için varız, bunu başarmamız lazım. Bu noktada araştırmalarımız, değerlendirmelerimiz sürüyor, bilimsel çalışmalarımız başladı. Kimlere ulaşamadık, kimlere kendimizi anlatamadık, neden anlatamadık diye soruyor ve kendi özeleştirimizi içimizde yapıyoruz. Aynı özeleştirinin, diğer siyasi partiler tarafından da samimi şekilde yapılmasını arzuluyoruz.

    Millete sendrom yakıştırmak yanlış

    - Muhalefet demokrasinin vazgeçilmez unsurudur, en az iktidar kadar önemlidir. Kaliteli, seviyeli, yapıcı, ufku olan bir muhalefet, hem Türkiye için, hem iktidar için yol gösterici olacak, demokrasiye ve Türkiye’ye eşsiz katkılar sağlayacaktır. Bugünün sandık sonuçlarını, 1946, 1950 refleksiyle okumak, açık söylüyorum, acı vericidir. Türkiye bu kadar değişmişken, bu kadar ilerlemişken, demokratik standartlar bu noktaya ulaşmışken, hala milleti suçlamak, milletin zihniyle, beyniyle, tercihleriyle uğraşmak, millete bir takım sendromlar yakıştırmak, ne yazık ki talihsizliktir.

    Yeni anayasa ihtiyaç

    Başbakan Erdoğan, TİM’deki konuşmasında Anayasa konusunda da şunları söyledi: 1982 Anayasası’nı kaportası yamulmuş, motoru sürekli tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bir araba gibi. Bu arabayı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim. Bugünlerde yaşanan tartışmalar da bir kez daha göstermiştir ki, Türkiye, yeni bir Anayasaya, yasalarında çok ciddi bir reforma artık her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Buradan bütün muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, konuyla ilgili herkese sesleniyorum. Gelin, bütün önyargıları bir kenara bırakalım, ön şartları bir kenara bırakalım, geçmişteki olumsuzlukların ürünü refleksleri bir kenara bırakalım. Özgürce konuşalım, tartışalım. Birbirimizin önünü kesmek değil, birbirimizi tamamlamak için çalışarak, mümkün olan en geniş uzlaşmanın ürünü bir yeni Anayasa metni hazırlayalım. Bu geniş katılımın içinde halkımızın iradesi olsun. En geniş anlamda çalışmayı yapalım. En doğusundan en batısına en kuzeyden en güneye halkımın her bir ferdi bu benim anayasam, işte aradığımı buldum diyebileceği bir anayasayı geniş bir konsensüsle yapalım, mesele bu.

    Sadece tokalaştılar

    Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 18’inci Olağan Genel Kurulu’nda seçimden sonra ilk kez bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’dan 1 dakika önce salona girdi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın tokalaşmak için yanına gelmesini oturarak bekledi. Başbakan yanına geldiğinde Kılıçdaroğlu da ayağa kalktı ve iki lider tokalaştı. Protokol gereği Kılıçdaroğlu’nun konuşması gerekirken Erdoğan kürsüye davet edildi. Erdoğan konuşmasından sonra Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını beklemeden salondan ayrıldı.

    Propaganda yaptı dinlemeden gitti

    BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, TİM’in 18’inci Olağan Genel Kurulu’nda konuşmasını yapıp salondan ayrılmasından sonra kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Kılıçdaroğlu, konuşmasını dinlemeden salondan ayrılan Başbakan’ın bu tavrını eleştirdi ve şunları söyledi:

    - Demokrasiden söz eden bir kişinin ana muhalefet partisi başkanını dinlemesi gerekir mi, gerekmez mi? Demokrasi bu mu? Eğer demokrasiden söz ediyorsak karşıt düşünceleri dinleme tahammülümüzün olması gerekir. Karşıt düşünceleri dinlemeyip kendi kendinize propaganda yapıp sonra meydanı bırakıp gidiyorsak bu olmaz.

    - Türkiye’de yazılmamış kitaplar toplatılıyor. Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca söylüyorum, yazılmamış kitap dolayısıyla tutuklama, hapse atılma hangi iktidar döneminde yaşandı. Bunun adı ileri demokrasi. Hangi ileri demokrasi.

    - Anayasa değişikliği eyvallah. Anayasa değişikliği yapalım. Referandumdan hemen sonra söyledim. Parlamentoda ekip oluşsun, anayasa değişikliği için yol alalım. İktidar kanadı Sayın Erdoğan, bizim gündemimizde anayasa değişikliği yok. Şimdi anayasa yapalım eyvallah. Şuradan söylüyorum. Anayasa değişikliği konusunda en net, görüşlerini kamuoyuyla paylaşan tek parti CHP’dir. Görüşlerimiz belli. Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Evrensel hukuk, Yargı bağımsız olacak, yasama organı bağımsız olacak. Yürütme organı da kendi işini yapacak.

    Sorunlu Meclis

    - Türkiye tarihinde ilk kez sorunlu bir Meclis açılıyor. Sorunları olan bir meclis açılıyor. Dönüp bakmamız lazım. Bu sorunları yaratan kim. Anamuhalefet partisi mi yoksa iktidar mı? Peki bu sorunlar bilinmiyor muydu, biliniyordu. Peki bu sorunların çözülmesi için neden çaba sarf edilmedi. Demokrasi açığımız büyüyor.

    Yargı bağımlı

    - Yasama, yargı, yürütme denilen 3 kurum var. Çağdaş demokrasilerde 4. kurum da medyadır. Kim bana söyleyebilir Türkiye’de medyanın üstünde baskı yoktur. Hiç kimse söyleyemez. Medyada baskı varsa, halkın sağlıklı bilgi alma hakkı yoktur. İki yasama yargı yürütme. Yargının bağımsız olduğunu kim söyleyebilir. Bana bir Allahın kulu çıkıp desin ki, Türkiye’de yargı bağımsızdır.

    - Seçme seçilme hakkı vardır her yurttaşın. Seçme seçilme özgürlüğü vardır. Cumhuriyet başsavcılığına başvurup, aday olmak istiyorum aday olmama da engel bir şey var mıdır yok mudur, dediniz ve kağıdınızı aldınız. İstediğiniz partiden aday oluyorsunuz. YSK bakıyor belgelere, engel yok, diyor. Kararını alıyor ve Resmi Gazete’de yayınlanıyor. Halkın iradesini biliyoruz. Halk seni milletvekili seçiyor. YSK onaylıyor adını milletvekili diye yazıyor. Resmi Gazete’de yayınlanıyor. YSK, TBMM’ye de yazını gönderiyor. Siz tutuklusunuz mahkûm değil. Hakkınızda verilmiş bir hüküm yok. Sadece tutuklusunuz. Neden tutuklusunuz o da meçhul. Şimdi bu kişinin parlamentoda gelip yemin etmesi lazım. (Efendim sen kusura bakma TBMM’ye gidip yemin edemezsin...) Niçin, (deliller toplanmadı) 3 yıldır deliller toplanmadı. Onun günahı ne? Kim delilleri toplamadı. İktidar ne güne duruyor. Ve daha büyük bir facia deliller toplanmadı ama seni yargılıyorum. Peki yarın bir delil çıkar da, beraat ederse ne olacak. Dünyada böyle bir yargı sistemi gördünüz mü?
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow