Ekonomimizin % 11,1’lik büyüme rakamı karşısında sevinenler olduğu gibi düşünenler de oldu. Çünkü %11,1 büyümemize karşılık işsizlikte %10,6 ve genç işsizlikte çift hanelerden önemli bir düşüş göremezken, tüketici enflasyonunda %13, üretici enflasyonunda da %18’lere varan yükselişle yine çift hanelerde katılaşmaya başladık. (Önümüzdeki yıl TÜFE enflasyonu baz etkisiyle tek haneye gelecek. Bu yüzden endekse bakın yanıltmasın)
Büyüme verisinin daha sağlıklı yorumlanabilmesi için mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriye bakmakta fayda var. Buna göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte %1,2 büyüyerek, %2,2 olan ikinci çeyreğin gerisine düştü. Tarım %0,2, imalat %1,3 ve finans sektörü %18,5 geriledi.
Gelir Dağılımı Büyüme Kadar Önemli
TÜİK’in açıkladığı veri sonrası insanlar rakamların kendi yaşamlarıyla uyuşmadığını haklı olarak sıkça dile getirdi. Kimileri de bu büyümeden belli bir kesim faydalandı dedi. Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1'e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade eden Gini katsayısı, 2016'da bir önceki yıla göre 0,007 puan artışla 0,404 olarak tahmin edildi.
Cari Açık da Büyüdü
Cari açık Ocak – Ekim döneminde geçen yıla göre yaklaşık 9 milyar dolar artarak 35,3 milyar dolara yükselirken, birikimli yani geriye dönük 12 aylık cari açık ise 41,9 milyar dolar ile 20 ayın en yüksek seviyesine geldi. Ekonomimiz yüzde 11,1 büyürken, cari açığımız da bütçe açığımız da büyüdü. Döviz kaynağına olan ihtiyacımız da arttı.
Nitelik bakımından harcama bileşenlerine göre büyümeyi incelediğimizde;
Baz Etkisi Hesaplamaya Yansıdı
Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz hain darbe girişimi nedeniyle 2016/3Ç’de yüzde 0,8 daralan ekonomi ile 2017/3Ç ‘nin canlı ekonomisini karşılaştırdığımızda daha yüksek büyüme oranı elde edeceğimiz aşikardı. Bu nedenle rakamın yüksek çıkmasında ilk etken baz etkisi dediğimiz geçen yılki daralma oldu.
Küresel Büyüme İhracatı Tetikledi
İhracat (Kırmızı) kaleminden gelmiş. 2017 yılında hem Avrupa hem de Çin ekonomisinin öncü olduğu Asyada büyüme ivme kazandı. Büyümeye en önemli katkı ihracat kaleminden geldi.
İthalatın Suni Katkısı
İhracat artarken, ithalatın da arttığını görüyoruz. Zira üretimde ithalat bağımlılığımız sebebiyle ihracat rekor kırsa da akabinde ihracat ile beraber yükselen bir ithalat mevcut. Büyümeyi oluşturan kalemler = Hanehalkı tüketimi + Kamu harcamaları + özel sermaye yatırımları + Net ticaret (ihracat-ithalat). İhracat yaparken üretecek ham veya ara maddeyi ithal ediyorsak, ithale bağımlıyız demektir. Sanayi Bakanı Özlü ‘Her 100$’lık ihracatın 58,3$’ı ithal kalemlerden oluşuyor. İhracatı artırmak istediğimiz zaman ithalat da artıyor’ demişti.
KGF’lerin Yatırıma Dönüşmeye Başlaması
Dördüncü katkı gayrisafi sabit sermaye oluşumu yani özel sermaye oluşumundan gelmiş. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ekonomiyi canlandırma adına Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamında verilen krediler belki de nihayet meyvesini verdi diyebiliriz. Sermaye yatırımları hız kazanmış ancak 4 çeyrektir daralan makine ve teçhizat yatırımlarının ilk kez artıyor oluşundan dolayı, süreklilik arz etmesi ekonomide hayati öneme sahip. Büyümenin sürdürülebilir olması, işsizliği düşürmesi ve arz eksikliğinin giderilebilmesi için sermaye yatırımlarına bağlı makine teçhizatı yatırımlarının devam etmesi gerekir.
Öne Çekilen Tüketici Harcamaları
Hanehalkı tüketimi yılın üçüncü çeyreğinde de canlı kalmış gözüküyor. Benim düşüncemde tüketim ekonomilerinde hanehalkı velinimettir, ülke ekonomisinin müşterisidir. Eğer katma değerli ihracat yapıyor olsaydık, bu sefer ithal eden ülkeler velinimetimiz olacaktı. Hanehalkı en çok neye harcama yapmış diye baktığımızda karşımıza dayanıklı tüketim malları çıkıyor. Kurun düşük olması ve beyazeşyada ÖTV indiriminin son dönemi olmasından kaynaklı, tüketici harcamalarını öne çekmiş gözüküyor. Muhtemelen 4.çeyrek ile beraber tüketici harcamalarında daha normal artışlar göreceğiz.
Sürdürülebilir ve genele yayılan büyüme önemli
Veriyi incelediğimizde içerik olarak karşımıza çıkan hatlar, yüksek büyüme rakamlarının sürdürülebilir olmadığını bizlere gösteriyor. Var olan sermaye yatırımları inşaata dayalı büyürken, tüketim de ekonomiyi canlı tutan diğer bir kalem olmayı sürdürüyor. 2017 yılının hikâyesi KGF’ler oldu. 2018 yılında ve 2019 yılında seçime doğru giden süreçte ekonomiyi canlandırma adına atılacak adımlar ise merak konusu. Bakalım bu sefer vatandaşın cebine yansıyabilecek mi?
Ekonomimizin % 11,1’lik büyüme rakamı karşısında sevinenler olduğu gibi düşünenler de oldu. Çünkü %11,1 büyümemize karşılık işsizlikte %10,6 ve genç işsizlikte çift hanelerden önemli bir düşüş göremezken, tüketici enflasyonunda %13, üretici enflasyonunda da %18’lere varan yükselişle yine çift hanelerde katılaşmaya başladık. (Önümüzdeki yıl TÜFE enflasyonu baz etkisiyle tek haneye gelecek. Bu yüzden endekse bakın yanıltmasın)
Büyüme verisinin daha sağlıklı yorumlanabilmesi için mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriye bakmakta fayda var. Buna göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte %1,2 büyüyerek, %2,2 olan ikinci çeyreğin gerisine düştü. Tarım %0,2, imalat %1,3 ve finans sektörü %18,5 geriledi.
Gelir Dağılımı Büyüme Kadar Önemli
TÜİK’in açıkladığı veri sonrası insanlar rakamların kendi yaşamlarıyla uyuşmadığını haklı olarak sıkça dile getirdi. Kimileri de bu büyümeden belli bir kesim faydalandı dedi. Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1'e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade eden Gini katsayısı, 2016'da bir önceki yıla göre 0,007 puan artışla 0,404 olarak tahmin edildi.
Cari Açık da Büyüdü
Cari açık Ocak – Ekim döneminde geçen yıla göre yaklaşık 9 milyar dolar artarak 35,3 milyar dolara yükselirken, birikimli yani geriye dönük 12 aylık cari açık ise 41,9 milyar dolar ile 20 ayın en yüksek seviyesine geldi. Ekonomimiz yüzde 11,1 büyürken, cari açığımız da bütçe açığımız da büyüdü. Döviz kaynağına olan ihtiyacımız da arttı.
Nitelik bakımından harcama bileşenlerine göre büyümeyi incelediğimizde;
Baz Etkisi Hesaplamaya Yansıdı
Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz hain darbe girişimi nedeniyle 2016/3Ç’de yüzde 0,8 daralan ekonomi ile 2017/3Ç ‘nin canlı ekonomisini karşılaştırdığımızda daha yüksek büyüme oranı elde edeceğimiz aşikardı. Bu nedenle rakamın yüksek çıkmasında ilk etken baz etkisi dediğimiz geçen yılki daralma oldu.
Küresel Büyüme İhracatı Tetikledi
İhracat (Kırmızı) kaleminden gelmiş. 2017 yılında hem Avrupa hem de Çin ekonomisinin öncü olduğu Asyada büyüme ivme kazandı. Büyümeye en önemli katkı ihracat kaleminden geldi.
İthalatın Suni Katkısı
İhracat artarken, ithalatın da arttığını görüyoruz. Zira üretimde ithalat bağımlılığımız sebebiyle ihracat rekor kırsa da akabinde ihracat ile beraber yükselen bir ithalat mevcut. Büyümeyi oluşturan kalemler = Hanehalkı tüketimi + Kamu harcamaları + özel sermaye yatırımları + Net ticaret (ihracat-ithalat). İhracat yaparken üretecek ham veya ara maddeyi ithal ediyorsak, ithale bağımlıyız demektir. Sanayi Bakanı Özlü ‘Her 100$’lık ihracatın 58,3$’ı ithal kalemlerden oluşuyor. İhracatı artırmak istediğimiz zaman ithalat da artıyor’ demişti.
KGF’lerin Yatırıma Dönüşmeye Başlaması
Dördüncü katkı gayrisafi sabit sermaye oluşumu yani özel sermaye oluşumundan gelmiş. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ekonomiyi canlandırma adına Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamında verilen krediler belki de nihayet meyvesini verdi diyebiliriz. Sermaye yatırımları hız kazanmış ancak 4 çeyrektir daralan makine ve teçhizat yatırımlarının ilk kez artıyor oluşundan dolayı, süreklilik arz etmesi ekonomide hayati öneme sahip. Büyümenin sürdürülebilir olması, işsizliği düşürmesi ve arz eksikliğinin giderilebilmesi için sermaye yatırımlarına bağlı makine teçhizatı yatırımlarının devam etmesi gerekir.
Öne Çekilen Tüketici Harcamaları
Hanehalkı tüketimi yılın üçüncü çeyreğinde de canlı kalmış gözüküyor. Benim düşüncemde tüketim ekonomilerinde hanehalkı velinimettir, ülke ekonomisinin müşterisidir. Eğer katma değerli ihracat yapıyor olsaydık, bu sefer ithal eden ülkeler velinimetimiz olacaktı. Hanehalkı en çok neye harcama yapmış diye baktığımızda karşımıza dayanıklı tüketim malları çıkıyor. Kurun düşük olması ve beyazeşyada ÖTV indiriminin son dönemi olmasından kaynaklı, tüketici harcamalarını öne çekmiş gözüküyor. Muhtemelen 4.çeyrek ile beraber tüketici harcamalarında daha normal artışlar göreceğiz.
Sürdürülebilir ve genele yayılan büyüme önemli
Veriyi incelediğimizde içerik olarak karşımıza çıkan hatlar, yüksek büyüme rakamlarının sürdürülebilir olmadığını bizlere gösteriyor. Var olan sermaye yatırımları inşaata dayalı büyürken, tüketim de ekonomiyi canlı tutan diğer bir kalem olmayı sürdürüyor. 2017 yılının hikâyesi KGF’ler oldu. 2018 yılında ve 2019 yılında seçime doğru giden süreçte ekonomiyi canlandırma adına atılacak adımlar ise merak konusu. Bakalım bu sefer vatandaşın cebine yansıyabilecek mi?