hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’

    10.05.2023 Çarşamba | 12:05Son Güncelleme:

    Geçtiğimiz hafta TÜAD’ın (Türkiye Araştırmacılar Derneği) Genel Koordinatörü sevgili Pınar Trana ile biraz sohbet ettik. 2 Mayıs Salı günü 26'ncısı düzenlenen Araştırma Zirvesi’nin ardından kendisine bazı sorularım vardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sevgili Trana bundan 15 yıl kadar önce, Türkiye Araştırmacılar Derneği başkanının Temel Aksoy olduğu günlerde katılmış derneğe. O günlerde zirvenin 12'nci yılı kutlanıyormuş. Zirvenin bugünkü formatının ilk uygulandığı zirve bu olmuş. Yıllar içerisinde daha da görünür hale gelen zirvelerin ardından ise dernek olarak Türkiye'de yapılan araştırma projelerinin neden ödüllendirilmediğini düşünerek “Baykuş Ödülleri”adında "araştırmanın iş süreçlerinde ve kararlarında yarattığı etkiyi, katma değeri ve de araştırmanın önemini vurgulamak" amaçlı bir proje tasarlamışlar. 2013 yılında 4 araştırmacı ve 4 araştırma verenden oluşan komite ile alt yapısı oluşturulan Baykuş Ödülleri doğmuş. Dolayısıyla "Türkiye araştırma sektörünün tanıtımını yapmak, araştırmanın iş sonuçlarına etkisini daha geniş kitlelere yaymak için bir platform oluşturmak, bununla birlikte araştırma şirketleri, araştırma talep edenler ve veri toplama şirketleri arasındaki ilişkileri geliştirmek, başarılı iş ortaklıklarını ödüllendirmek" gibi bir manifestosu olan, bugün artık araştırma sektöründe 10 yılı devirmiş “Baykuş Ödülleri’nin proje olarak ilk gündeme gelişi böyle gerçekleşmiş.

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’


    Diğer bir yandan ise sevgili Pınar Trana konuşmamız sırasında; TÜAD'ın diğer sektörel derneklere kıyasla daha az üyesi olan bir dernek olmasına rağmen, bir meslek örgütü olarak akademi programı, etkinlikleri ve araştırma sektörünü geliştirecek bir çok faaliyeti ile çok köklü bir dernek olduğunu anlattı bana.

    TÜAD’ın ön ayak olmasıyla beraber dünyaca kutlanmaya başlayan “2 Mayıs Dünya Pazar Araştırmaları Günü" ise gurur duydukları bir projeleriymiş aslında.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’


    Bundan 6 yıl kadar önce kendi aralarında konuşup “her mesleğin bir günü var neden araştırmacıların bir günü yok” diye düşündükleri günlerde ortaya çıkmış bu fikir. 2 Mayıs 1988'de hayata geçen TÜAD’ın kuruluş gününden ilham alarak TÜAD Yönetim Kurulu ile dünyaca beraber kutlanacak böyle bir günün olması yönünde önce bir fikir birliğine varmışlar. Sonra da diğer ülkelerdeki araştırma derneklerinin başkanlarına özel olarak ulaşıp hepsine teker teker açıklama yaparak bu günün tüm dünyada kutlanmaya başlaması için hepsinin onayını istemişler. İlk olarak ESOMAR (European Society for Opinion and Marketing Research.) uluslararası arenada 2 Mayıs’ı kabul ettiğini duyurmuş, sonra da tüm ülkelerden kabul ve tebrik yazıları sıra ile gelmeye başlamış. Böylece 2018 yılından bu yana 2 Mayıs günü her yıl “2 Mayıs Dünya Pazar Araştırmaları günü” olarak kutlanmaya başlamış. Böylece de Baykuş Ödülleri'nin ardından gelen ve de tüm Dünyada kutlanmaya başlayan bu önemli gün, Türk araştırmacıların uluslararası platformda kendi adlarına gurur duyacakları tarihe iz bırakan bir gün olmuş.

    Şimdi gelelim bu hikayenin ardından benim yolumun böyle köklü ve de değerli işler yapan bir zirve ile nasıl kesiştiğine.. Açıkçası bu zirvenin programı bana ilk ulaştığında kültür ve sanat alanında hangi konuşmacıların bu programda yer aldığına baktım. Önce MAGMA ve Boğaziçi Caz Korosu Ailesi Kurucu Şefi ve Genel Sanat Yönetmeni Masis Aram Gözbek’in adını gördüm. Kendisini sosyal medyadan takip ediyor, başarılarından gurur duyuyor ve de Türkiye’de koro kültürünü bu denli geniş kitlelere en güzel şekilde duyurduğu için kendisini takdir ediyordum. Nitekim zirvede de tahmin ettiğim gibi bir konuşmaya tanıklık ettim. Salonda, son iki yıldır sanal olarak gerçekleştirilen zirveler sonrası ilk kez fiziken bir ortamda buluşan yüzlerce araştırmacının heyecanı vardı. Enerji yüksekti ancak bu enerjinin doğru yönetilmesi gerekiyordu. İşte Masis, salondaki buzları kıran ilk konuşmacı oldu. Zirve için koskocaman bir salona toplanmış sıra sıra oturan yüzlerce insan Masis sayesinde yerinden kalktı ve de ayaklarını ellerini özgürce bir sağa bir sola sallamaya başladı. Böylece de salondaki ortam sıcacık ve de rengarenk bir hale büründü.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Programda yine kültür sanat alanı üzerinden giderken dikkatimi çeken bir diğer isim ise İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan’dı. Ayan’ın yönetmenliğini, Ümit Ünal'ın ise senaristliğini üstlendiği ve de Aslı İnandık, Serkan Çayoğlu gibi oyuncuların yanı sıra Nejat İşler, Nevra Serezli ve Zihni Göktaygibi usta isimlerin de içinde yer aldığı, Oregon filmi yerli yapımlar arasında ‘sinemaya gidip izle’ listemde ilk sırada olan bir filmdi. Gerçi kendisi bu zirvede kendi yolculuğunu öyle keyifli ve de samimi bir biçimde anlattı ki, doğal olarak sıra bu gibi gündem haberlerine gelemedi. Ben de konuşması sonrası kendisine Oregon’u merak ettiğimi söylediğimde bu filmin her an vizyondan kalkabileceğini, dolayısıyla biraz hızlı hareket edilmesi gerektiğini öğrendim. İzlemek isteyenlerin bilgisi olsun.

    Programda benim için sürpriz olan isim ise Beyin Cerrahı, Dünya ve Avrupa Bilim-Sanat Akademileri Üyesi, BAU TIP Kurucu Dekanı, Türkiye Beyin Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Türker Kılıç’tı. Kendisini ilk olarak 3 yıl kadar önce 4'ncü Mindfulness Sempozyumu’ndaki konuşmasında tanımıştım. O konuşmada "bağlantısal bütünlük" kavramını dinlemiş ve de anlattıklarından çok etkilenmiştim. Hatta o haftaki yazımda da bu konuşmadaki bazı bilgilerden bahsetmiştim. (https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/duygu-merzifonluoglu/beni-24-saatligine-sever-misin). Dolayısıyla zaten takip ettiğim, konuşmalarını dinlemekten büyük keyif aldığım böyle bir ismi görünce kendisini canlı olarak dinleme fırsatını kaçırmak istemedim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’


    Bu sırada TÜAD Yönetim Kurulu Başkanı, ThinkNeuro CEO’su ve Uluslararası Final Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yener Girişken’i ise basından tanıyordum ve de kendisinin Nöropazarlamaalanında çalışmalar yapan şirketinin beyin dalgalarını ölçümleyerek reklam, marka ve de pazarlama iletişimi gibi konularda stratejik kararlar vermeye yardımcı olduğunu biliyor ve de başka ne tür çalışmalar yaptıklarını merak ediyordum. Bu zirve sayesinde ise merakımı biraz olsun giderdim. Kendisini ve yeni dönem projelerini takipte kalmanızı öneririm.

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’


    TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise ‘Geleceği inşa etmek’ adlı konuşmasında dünyanın ‘belirsizlikler çağı’na gitmekte olduğunu, savaşlar, iklim değişiklikleri, doğal afetler ve de ekonomik sorunlar nedeni ile çaresizliğin son derece yoğun olduğunu, bunun da korku ve endişeyi getirdiğini ancak bu süreci aşabilmek için insanların 100 yıl önceki gibi bir olması gerektiğini, depremlerin ardından gelen seferberliğin, dayanışmanın bir örneğini hayatlarımızda yaşatmamız gerektiğini söyleyerek biz olma konusunun gücüne dikkati çekti.

     

    ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’


    Şu bir gerçek ki zirvede bende iz bırakanları teker teker anlatma şansım ne yazık ki yok. Gerçekten çok iyi sunumlar vardı ve her konuşmacı da alanında uzmandı. Örneğin Alize Yelken Kurucusu ve Milli Yelkenci Sinan Sümer ilk Türk Okyanus Takımı ‘Alize Ocean Racing’in hikayesini ve takım arkadaşı Tolga Pamir ile zor şartlar altında takım olarak nasıl bir arada kaldıklarını anlatırken, Medina Turgul DDB, Yönetici Strateji Direktörü Berkant Avcı, Z kuşağının modaya ve müziğe olan bakışını, kendilerini nasıl ‘canım kendim’ nesli olarak gördüklerini, şu anda olunan ile olmak istenilen yer arasındaki farkın 1965 yılından itibaren idealist, hayalperest ve de gerçekçi bakış açılarına göre tamamen değişmiş olduğunu anlattı. Zirvenin son konuşmacısı olan ve bu yılki zirvenin "çokluğun ritmi" ana temasının metnini kaleme alan Yaratıcı Stratejist ve İçgörü Uzmanı Rasim Domaç'ın konuşması ise kalbimde farklı bir iz bıraktı. ‘Bütün mutlu insanlar aynı yaştadır.’ sözü ile başlayıp ‘hangi dilde rüya görüyorsan o dilde yaratırsın..’ sözü ile devam eden Domaç, çocukluğundan çok beslendiğini, o anıların kendisini yaratıcılık konusunda derinleştirip zenginleştirdiğini, kendi olma yolculuğunda ona yardım eden içinde taşıdığı her yaştan kimliği ile beraber bu yaşamı özgür ve de mutlu yaşamaya çalıştığını, kendisini var eden şeyin de bu olduğunu tüm samimiyetiyle bizlere anlattı.

    Sevgili Pınar Trana ve ekibinin, TÜAD Yönetim Kurulu ve Zirve Komitesi ile böyle güzel insanları, hikayeleri uzun yıllardır bir araya getirme yolculuğuna karşı olan tutkularına hayran oldum. Umarım yolunuz hep açık olur, nice 35'nci yıllara..