hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    "Baz etkisi"nin dayanılmaz hafifliği...

    05.05.2024 Pazar | 19:12Son Güncelleme:

    Makale başlığımız, ilhamını; Milan Kundera’ nın tam kırk yıl önce yayınlanmış ünlü roman/sinema filmi “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” eserinden alıyor. Güncel enflasyon rakamlarının açıklanması ile birlikte, senenin ikinci yarısında beklenen “olumlu baz etkisi” faktörünün; yine ve yeniden ön plana çıkarıldığı izleniyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    TÜİK tarafından açıklanan Nisan manşetleri, başta İstanbul Ticaret Odası (İTO) rakamları olmak üzere, en düşük düzeydeki oranları ortaya koymakta; rakamlar arasındaki farkın, kapsam farkı gözönüne alındığında bile, giderek açıldığı görülmektedir. Nisan manşetleri arasındaki farklılık, %50 düzeyine taşınmıştır. Nitekim, sözü edilen iki kurum rakamları arasındaki makasa daha uzun bir zaman aralığında bakıldığında, son elliiki aylık oransal farkın; %35’e ulaştığı hesaplanmaktadır: İTO bileşik enflasyonu %500 oranını aşarken, resmi TÜİK toplamı ancak %370’li düzeylerde kalmıştır. Özellikle Gıda kalemlerindeki oransal farklılık dikkatleri çekmektedir. Başta, üç haneli rakamlara ulaşan Eğitim Ücretleri olmak üzere, Hizmetler kaleminin tamamı için kırılamayan katılık eğilimi, enflasyonu; son onyedi ayın zirvesine taşımıştır. TÜİK’ in %3.18 düzeyinde ilan ettiği TÜFE rakamının, mevsimsel etki arındırılması yoluyla elde edilecek manşeti ise 3.4 olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bu oran, son yirmi yıla ait ortalama Nisan enflasyonunun (1.54) iki katından fazla bir düzeye karşılık gelmekte ve bu bakımdan da “yer etmiş yapışkanlık” bozulma ile anomalisine işaret etmektedir.

    Enflasyonda görülen ana eğilim; aralıksız altmışdört aydan bu yana süren “yukarı yönlü artış” olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik, tabloda Arz tarafını temsil eden üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile Talep eksenine ait tüketici fiyat endeksi (TÜFE) arasındaki makasın, son dönemde yeniden TÜFE aleyhine açıldığı/bozulduğu ( 3.60 > 3.18 ) anlaşılmaktadır. Burada ortaya çıkan “gerili zemberek etkisi” ile, önümüzdeki dönemler içinde maliyet enflasyonunun; satış fiyatlarına aktarım yoluyla taşınması beklenmelidir. Kronikleşen bu yapı çerçevesinde, adeta “kendi kendini besleyen” bozucu enflasyon döngülerini aşmak; fasit dairesinin dışına çıkmak daha zorlu hale gelmektedir.

    Öte yandan, Çekirdek Enflasyon göstergesi bakımından ortaya çıkan ve manşet enflasyonu geride bırakan (3.56 > 3.18 ) ayrışma; takip eden aylarda enflasyon gidişatının, gene yukarı yönlü olacağına dayanak teşkil etmekte, en azından, sürdürülebilir bir düşüş ihtimalinin önünü kesmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nihayet, TÜİK endeksinde kapsanan 143 temel başlık bakımından konuya yaklaşıldığında; bunların ezici çoğunluğu (123 adet) bakımından Nisan ayında fiyat artışları yaşandığı, sadece 13 temel başlıkta fiyat düşüşü-ucuzlama ortaya çıktığı görülmektedir. Yıllık planda bakıldığında; 143 temel başlıktan sadece birisi (doğalgaz) hariç, tamamının fiyatlarının arttığı ve bunların 22 tanesi bakımından artış oranlarının %100’ ün üzerinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Tedarik cephesinde yer alan ekonomik aktörlerin, maliyetlerini yansıtma/fiyat arttırma konusunda, “ellerini korkak alıştırmama” yerleşik alışkanlıklarından henüz uzaklaşmadıkları ortadadır.

    Nisan ayı manşeti ile ortaya çıkan matematik, sene sonu TCMB hedefi olan %36 oranına ulaşabilmek bakımından geride kalan her ay için %2 düzeyinin altında bir seyir gerektirmektedir. Burada, ihtimal ve muhtemel açılımları zorlayıcı bir tablonun karşımıza çıktığı açıktır. Bu minvalde, OECD, 2 Mayısta güncellenmiş Ekonomik Görünüm Raporunda; sene sonu tahmini olarak % 55.5 ve 2025 için %28.9 olarak daha yüksek oranları telaffuz etmektedir. Ülke kredi notumuzu, onbir yıllık aradan sonra, bir kademe yükselten S&P ise, aynı dönemlere ait enflasyon öngörülerini; % 55.8 ve % 27.3 düzeyleri olarak ortaya koymaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Haziran ayından itibaren devreye girecek olumlu baz etkisinin rakamlarda keskin gerilemeleri getireceği açık ve matematiksel bir gerçektir. Endekslerdeki bu müstakbel düzelmenin; ortaya çıkması beklenen bu moral desteğin ustalıkla değerlendirilmesi ve “hafife alınmaması” gerekmektedir. O halde, yapısal/yerleşmiş/katılaşmış enflasyon ile kalıcı mücadelenin, bugünden, “ağırlığını hissetme” zamanıdır!