Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

Doğal afet ekonomisi..

13.08.2023 Pazar | 09:13Son Güncelleme:

Doğal afetler; hayatın kaçınılmaz bir parçası olarak insanlığın geçmiş ve geleceğinde yer almaktadır. Büyük resmin karşısında çaresiz ev güçsüz kalan toplumlar, medeniyetin ileri basamaklarına geçişle beraber, donanım ve hazırlık bakımından yetkinliklerini geliştirmeye; ekonomik kayıpları telafi etme yönünde gayret sarfetmeye devam etmişlerdir. Doğal Afet Ekonomisi kulvarında ulaşılan en ileri nokta ve ortaya konulan en etkin mekanizma ise, Sigortacılık-Reasürans birikimi olmuştur.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Sigortacılık-Reasürans disiplini, temelde, gözleme dayalı Risk Analizi üzerinde yapılandırılır. Geçmiş kayıt ve gözlemlere dayalı olarak İstatistik-Matematik Modelleme yardım ve desteği ile hareket edilir; Olasılık Teorisi ve Tahminleme Açılımları ön plana taşınır. Doğru ve gelişmiş yaklaşımlar temelinde yükselen bir Sigorta-Reasürans Sektörü, kontrol dışı doğal afetlerin yol açtığı ekonomik kayıpların karşılanması bakımından en büyük güvence mekanizmasıdır. Can kayıpları dışında, her türlü ekonomik kayıp telafisi bakımından etkili bu yaşamsal sektör, “iklim değişikliği” başta olmak üzere, son zamanlarda yaşanan küresel dinamikler çerçevesinde, belki de tarihinin en büyük meydan okuması ile karşı karşıya gelmektedir.

Geride bıraktığımız 2023 Temmuz ayının, “tarihteki en sıcak ay” olarak Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından tescilini hatırlatarak başlayalım. Avrupa’ nın büyük kısmında, hava sıcaklıkları, tarihsel ortalamalardan beş derece daha yukarıda seyrediyor. Kanada’nın kuzeyinde bu ani sapmaların, sekiz derece daha yukarıda yaşandığı kayıt altına alınıyor. Ayrıca, 2016 yılında ulaşılan en yüksek deniz yüzeyi sıcaklıkları, artık düşük dahi kalmaya başlıyor. Bu durumun, artan/kontrol altına alınamayan sera gazı emisyonları tarafından tetiklendiği anlaşılıyor. Nitekim, buzullardaki erime de korkulan seviyeleri bile geçerek devam ediyor. İş, kalıcı sera gazları ( karbondioksit, metan, azot oksit ) planına geldiğinde, tamamının tarihin en yüksek düzeylerine ulaştığı tespit ediliyor. Böylece, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ nin yakınlarda sarfettiği ve “ artık küresel ısınma döneminden; küresel kaynama devresine geçiyoruz! “ ibaresinin dayanakları da ortaya çıkmış bulunuyor. Sigorta-Reasürans geleneğinin uzun yıllardır biriktirdiği; kayıt altına aldığı doğal rasat ile gelişmeler de, adeta aniden, geçerlilik ve güvenilirlik kulvarlarında erozyona uğramış oluyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

2021 yılında yaşanan doğal afetler, birbuçuk milyona yakın insanı evinden; yurdundan ederken, ulaşılan ekonomik kayıp, yüzyetmiş milyar dolara ulaşılıyor. “İklim krizinin patladığı yıl” olarak kabul edilen 2021’ de yaşanan on büyük afet arasında; altmışbeş milyar dolarlık faturası ile İDA Kasırgası, elli milyarlık Avrupa Su Baskınları ve yirmi milyar dolarlık zararı ile Çin/Henan Selleri hafızalarımızda yer ediyor. Esasen, 1990’ lı yıllarda yıllık olarak ortalama yetmiş milyar dolar düzeyinde seyreden ekonomik kayıpların, ikibinli yıllarda, neredeyse iki misli artışla, yüzotuz milyar düzeyine sıçradığı görülüyor. Bu suretle, Sigorta-Reasürans sektörünün “genel kabul görmüş” yıllık doğal afete bağlı kayıp tavanı olan yüz milyar dolar çıtası paramparça edilmiş oluyor. Bu suretle, Doğal Afet Ekonomisi’ nin bilinen kalıpları kırılıyor; belirsizlik faktörü, daha karmaşık ve keskin hale evriliyor. Şimdi, olayın daha vahim bir başka cephesine geçelim:

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İçinde bulunduğumuz yılın ilk altı ayında doğal afetlerin ekonomik kayıp faturası, daha şimdiden ikiyüz milyar dolar düzeyine ulaşmış durumdadır. Rekor sıcaklıklar başta olmak üzere, doğal olaylarda yaşanan güncel anomaliler, artık herkesin bilgisi dahilinde yaşanmaktadır. Tarih boyunca ihtimamla derlenen/toparlanan doğal seyir ve/veya afet kayıtları, artık “şirazesinden çıkmış” tır! Mevcut bu gidişatın, daha zorlayıcı; alışılan rutin ile vasatın dışına çıkıcı potansiyeli ve gündemde tuttuğu riskler, herhalde herkesin malumu olmak gerekir!

Elbette, meseleye iki yönlü bakmakta fayda vardır. Bir taraftan, Sigorta-Reasürans sektörü yeniden yapılanmak; yolunu çizmek durumundadır. Öte yandan, son dönemlerde yaşanan doğal afetlerden zarar gören kesimin sadece üçte birinin sigortası bulunmakta; çoğunluğunun ise, sistemin dışında kalmayı tercih ettiği anlaşılmaktadır. Misalen, ülkemizde, “zorunluluk kapsamında olan” DASK deprem sigortası bakımından dahi “tam katılım” sağlanamadığı ortadadır.

Doğal afet ve felaketlerin, normal-alışılmış seyirler ve bilinen modellemeler dışına çıkan yeni gidişatına süratle vaziyet ederken, durumun daha sıkıntılı hale gelmesini engelleyecek “çevre dostu” yeni adımların küresel işbirliği içinde atılması işinde daha samimi ve gayretli davranmak gerekecektir. Bir gün geleceği beklenen geleceğin; iklim-doğal afetler kulvarında yeni meydan okumalar ile Doğal Afet Ekonomisi’ ni de şekillendireceği gerçeği görmezden gelinemez!.