

Aylık bazda manşet rakama yakın kalan (%8.23) ve birikmiş; piyasa fiyatlarına bir süre sonra geçiş yapacak “gerilmiş zemberek etkisi” gösteren ÜFE(Üretici Fiyatlarında) YAPIŞKANLIK/DİRENÇ devam etmektedir. Nitekim, enflasyonda arz yönünü oluşturan alt endekslere bakıldığında başta İmalat Endeksi(%9.26) olmak üzere tamamında ÜFE manşeti üzerinde bir gelişim gözlenmektedir.
Çekirdek Enflasyon göstergelerinin tamamı manşete yakın ve/veya yüksek seyretmekte olup, C tipi çekirdek; 56,09 luk seviyesiyle; 47.83’lük yıllık TÜFE’ nin üzerinde gerçekleşmektedir. Manşeti aşan ve orada kalan bir KATILIK kırılamamış; ileriye dönük olarak aşağı yönlü beklentilerin önünde adeta bir engelleyici set olduğu teyit edilmiştir.
TÜİK sepetinde yer alan 143 temel ürün grubundan neredeyse tamamının (135 adet) fiyatlarının artmış olduğu görülmektedir. Kamu ve özel kesimin, fiyat arttırma konusunda “ellerini korkak alıştırmama” duruşu devam etmekte; enflasyon-fiyat artışı sürecinde KISIR DÖNGÜ dışına henüz çıkılamamaktadır.
Ekonomik değer üretimi ve istihdam bakımından ağırlık ile önemi artan Hizmetler Sektörü bileşenleri mercek altına alındığında, buradaki Katılık Sendromunun giderek kuvvetlendiği izlenmektedir. HİZMETLERDE ENFLASYON’ un; her bakımdan özellikli ve daha karmaşık bir yapıyı temsil ettiği ve üstesinden gelinebilmesinin de, zahmetli/yüksek maliyetli süreçleri gündeme taşıyacağı bilinmelidir.
TZOB (Ziraat Odaları) tarafından izlenen Tarla-Raf Fiyatı Karşılaştırma Tabloları ve Türk-İş’ in açıkladığı Gıda Enflasyonu ( %12.38 ile geçen Mayıstan bu yana en yüksek rakam) öncü rakamları da, GIDA ENFLASYONU kulvarında devam eden risklere işaret etmektedir. Ülkemiz enflasyonunda yapısal ve oransal ağırlığı bakımından anahtar role sahip Gıda Fiyatları bakımından iyileşme sağlanmasının kritik önemi ortadadır. Buna karşın, dünyadaki trendlere aykırı biçimde ve “bolluk bereket ayı” olarak kabul edilen Temmuz ayında bile TÜFE manşetinin birbuçuk katı fazla bir gıda enflasyonu görülmesi, ilgili beklentileri, ancak olumsuz yönde etkileyecektir.
Üçüncü Çeyrek Enflasyon Raporunda da yer verilen ücret zamları; vergi-harçlarda artış; ek bütçe; kur geçişkenliği dinamiklerinin de, herbirisi özgün değerlendirmelere konu olmakla beraber, birlikte düşünüldüklerinde, “yukarı yönlü etki” doğuracakları gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bu gelişme ve değerlendirmeler doğrultusunda, TÜİK bazlı enflasyon ölçümü esaslı tahmin modelimiz çerçevesinde, yılsonu enflasyon beklentimizi; yukarı yönlü bir revizyonla, %74.8 manşeti düzeyinde güncelliyoruz.
Güncel enflasyon rakamlarının kamuoyuna açıklanmasından hemen sonra Hazine ve Maliye Bakanı tarafından sosyal medya mesajı ile yapılan iletişime bakıldığında; “ Para politikası duruşunun olumlu etkisiyle 2024 yılı ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak” değerlendirmesi ön plana çıkmaktadır. Burada, ekonomi yönetimi tarafından “telaffuzundan dikkatle kaçınılan” Seçim Ekonomisi dinamiklerinin, hakim arka planı oluşturduğuna şüphe bulunmamak gerekir.
Her durumda, ekonomi-enflasyon beklentilerinin etkin ve sağlıklı yönetilebilmesi bakımından daha oylumlu ve “Yol Haritası içeriğinde” bilgi ile belgelerin iletişime dahil edilmesi gereklidir. Takvim gereği Orta Vadeli Plan beklenmektedir. Ancak, 5018 sayılı kanun gereği merkezi bütçe ve OVP’ de referans alınması/irtibatlandırılması gereken 12. Beş Yıllık Kalkınma Programı başta olmak üzere, makro duruş ve öncelikleri işaret eden Ana Plan/Yol Haritası içerik ve zenginliğine sahip dokümanlara duyulan ihtiyaç, her zamankinden fazladır. İşte tam bu noktada, düzeltilmesi gereken adeta bir “usul/mantık çarpıklığı” dikkat çekmektedir. Makroekonomik politikalar; sadeleştirici düzenlemeler; kredi temelli yaklaşımların tamamı; ekonomi mantık ve prensipler gereği, “merkezde yer alan ana yapı/plan/yaklaşım esas konumunu güçlendirici; destekleyici araç kategorisinde” değerlendirilmelidir. Bu bakımdan, ana yapının; çerçevenin yerine ve/veya önüne geçemez, ön plana taşınamazlar. Eğer, ana kompozisyonun yeraldığı tablonun çerçevesi ortada değilse, bir kısım tamamlayıcı fırça darbeleri ve yaratıcı desenlerin “resimin bütününü ortaya çıkarması” beklenemez!
Öngörülebilirlik-Şeffaflık ilkelerini ön plana çıkaran bir ekonomi yönetiminin, bu konuda “gerekeni; gereken zamanda yapma” bakımından üstüne düşeni gerçekleştirmesi doğru olacaktır. Üstelik, aranılan bir yönetim kalitesi olan YÖNETİŞİM ( YÖNEtim + İleTİŞİM ) Yaklaşımı da bunu, adeta gerekli kılmaktadır. S&P’ den tam oniki yıl sonra, Amerika’nın “mükemmel” uzun vadeli notunu kıran Fitch’ in ileriye sürdüğü ana sebebin; “ABD’ nin ekonomik riskleri yönetirken sergilediği Governance (Yönetişim) Eksikliği” olduğunu göz önüne almakta fayda vardır.
Şanlı Bahriyemizin İlk Kadın Amirali Olma Onuruna Ulaşan Gökçen Fırat Amiralimi Yürekten Kutluyor, Yetişmelerinde Katkı Sağlamaktan Onur Duyduğum Kahraman Denizcilerimize; Su Altında ve Üstünde, Sakin Denizler, Selametli Vardiya ve Seyirler Diliyorum..
Aylık bazda manşet rakama yakın kalan (%8.23) ve birikmiş; piyasa fiyatlarına bir süre sonra geçiş yapacak “gerilmiş zemberek etkisi” gösteren ÜFE(Üretici Fiyatlarında) YAPIŞKANLIK/DİRENÇ devam etmektedir. Nitekim, enflasyonda arz yönünü oluşturan alt endekslere bakıldığında başta İmalat Endeksi(%9.26) olmak üzere tamamında ÜFE manşeti üzerinde bir gelişim gözlenmektedir.
Çekirdek Enflasyon göstergelerinin tamamı manşete yakın ve/veya yüksek seyretmekte olup, C tipi çekirdek; 56,09 luk seviyesiyle; 47.83’lük yıllık TÜFE’ nin üzerinde gerçekleşmektedir. Manşeti aşan ve orada kalan bir KATILIK kırılamamış; ileriye dönük olarak aşağı yönlü beklentilerin önünde adeta bir engelleyici set olduğu teyit edilmiştir.
TÜİK sepetinde yer alan 143 temel ürün grubundan neredeyse tamamının (135 adet) fiyatlarının artmış olduğu görülmektedir. Kamu ve özel kesimin, fiyat arttırma konusunda “ellerini korkak alıştırmama” duruşu devam etmekte; enflasyon-fiyat artışı sürecinde KISIR DÖNGÜ dışına henüz çıkılamamaktadır.
Ekonomik değer üretimi ve istihdam bakımından ağırlık ile önemi artan Hizmetler Sektörü bileşenleri mercek altına alındığında, buradaki Katılık Sendromunun giderek kuvvetlendiği izlenmektedir. HİZMETLERDE ENFLASYON’ un; her bakımdan özellikli ve daha karmaşık bir yapıyı temsil ettiği ve üstesinden gelinebilmesinin de, zahmetli/yüksek maliyetli süreçleri gündeme taşıyacağı bilinmelidir.
TZOB (Ziraat Odaları) tarafından izlenen Tarla-Raf Fiyatı Karşılaştırma Tabloları ve Türk-İş’ in açıkladığı Gıda Enflasyonu ( %12.38 ile geçen Mayıstan bu yana en yüksek rakam) öncü rakamları da, GIDA ENFLASYONU kulvarında devam eden risklere işaret etmektedir. Ülkemiz enflasyonunda yapısal ve oransal ağırlığı bakımından anahtar role sahip Gıda Fiyatları bakımından iyileşme sağlanmasının kritik önemi ortadadır. Buna karşın, dünyadaki trendlere aykırı biçimde ve “bolluk bereket ayı” olarak kabul edilen Temmuz ayında bile TÜFE manşetinin birbuçuk katı fazla bir gıda enflasyonu görülmesi, ilgili beklentileri, ancak olumsuz yönde etkileyecektir.
Üçüncü Çeyrek Enflasyon Raporunda da yer verilen ücret zamları; vergi-harçlarda artış; ek bütçe; kur geçişkenliği dinamiklerinin de, herbirisi özgün değerlendirmelere konu olmakla beraber, birlikte düşünüldüklerinde, “yukarı yönlü etki” doğuracakları gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bu gelişme ve değerlendirmeler doğrultusunda, TÜİK bazlı enflasyon ölçümü esaslı tahmin modelimiz çerçevesinde, yılsonu enflasyon beklentimizi; yukarı yönlü bir revizyonla, %74.8 manşeti düzeyinde güncelliyoruz.
Güncel enflasyon rakamlarının kamuoyuna açıklanmasından hemen sonra Hazine ve Maliye Bakanı tarafından sosyal medya mesajı ile yapılan iletişime bakıldığında; “ Para politikası duruşunun olumlu etkisiyle 2024 yılı ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak” değerlendirmesi ön plana çıkmaktadır. Burada, ekonomi yönetimi tarafından “telaffuzundan dikkatle kaçınılan” Seçim Ekonomisi dinamiklerinin, hakim arka planı oluşturduğuna şüphe bulunmamak gerekir.
Her durumda, ekonomi-enflasyon beklentilerinin etkin ve sağlıklı yönetilebilmesi bakımından daha oylumlu ve “Yol Haritası içeriğinde” bilgi ile belgelerin iletişime dahil edilmesi gereklidir. Takvim gereği Orta Vadeli Plan beklenmektedir. Ancak, 5018 sayılı kanun gereği merkezi bütçe ve OVP’ de referans alınması/irtibatlandırılması gereken 12. Beş Yıllık Kalkınma Programı başta olmak üzere, makro duruş ve öncelikleri işaret eden Ana Plan/Yol Haritası içerik ve zenginliğine sahip dokümanlara duyulan ihtiyaç, her zamankinden fazladır. İşte tam bu noktada, düzeltilmesi gereken adeta bir “usul/mantık çarpıklığı” dikkat çekmektedir. Makroekonomik politikalar; sadeleştirici düzenlemeler; kredi temelli yaklaşımların tamamı; ekonomi mantık ve prensipler gereği, “merkezde yer alan ana yapı/plan/yaklaşım esas konumunu güçlendirici; destekleyici araç kategorisinde” değerlendirilmelidir. Bu bakımdan, ana yapının; çerçevenin yerine ve/veya önüne geçemez, ön plana taşınamazlar. Eğer, ana kompozisyonun yeraldığı tablonun çerçevesi ortada değilse, bir kısım tamamlayıcı fırça darbeleri ve yaratıcı desenlerin “resimin bütününü ortaya çıkarması” beklenemez!
Öngörülebilirlik-Şeffaflık ilkelerini ön plana çıkaran bir ekonomi yönetiminin, bu konuda “gerekeni; gereken zamanda yapma” bakımından üstüne düşeni gerçekleştirmesi doğru olacaktır. Üstelik, aranılan bir yönetim kalitesi olan YÖNETİŞİM ( YÖNEtim + İleTİŞİM ) Yaklaşımı da bunu, adeta gerekli kılmaktadır. S&P’ den tam oniki yıl sonra, Amerika’nın “mükemmel” uzun vadeli notunu kıran Fitch’ in ileriye sürdüğü ana sebebin; “ABD’ nin ekonomik riskleri yönetirken sergilediği Governance (Yönetişim) Eksikliği” olduğunu göz önüne almakta fayda vardır.
Şanlı Bahriyemizin İlk Kadın Amirali Olma Onuruna Ulaşan Gökçen Fırat Amiralimi Yürekten Kutluyor, Yetişmelerinde Katkı Sağlamaktan Onur Duyduğum Kahraman Denizcilerimize; Su Altında ve Üstünde, Sakin Denizler, Selametli Vardiya ve Seyirler Diliyorum..