![desktop-gif](http://v6s.cnnturk.com/images/header/desktop17x17.gif)
![mobile-gif](http://v6s.cnnturk.com/images/header/mobile14x14.gif)
Seçim ikliminde vasat bulan ve spekülatif olmaktan öteye; manipülasyon kademe ile ihtirasına yakın bazı duruşların hakimiyetinde bir seçim takviminin tamamlanacağı anlaşılıyor. Diğer tüm piyasa ve ekonomiler bakımından geçerli olan “seçim öncesi belirsizliği” sendromunun, ülkenin yüksek enflasyonla bulaşık özellikli koşulları çerçevesinde daha kasvetli ve hatta uçuk-kaçık yorumların önünü açtığı izleniyor.
Haftalar önce Bankalar Birliği Başkanı ve Merkez Bankası Guvernörü tarafından gündeme getirilip, Maliye ve Hazine Bakanının da dahil olduğu Kredi Kartı Düzenlemeleri konusu ön planda kalmaya devam ediyor. Enflasyonla mücadelede esas mekanizma olan Sıkılaştırıcı operasyonların Talep bacağı ve kredi kartları kulvarı elbette ihmal edilemez.
Üstelik, seçim öncesinde aylardır sabit bırakılan faiz tavanı (3.66) avantajlı marjının sürdürülemeyeceği de açıktır. Ancak, bu noktada doğru ve insaflı bir dizi okuma yapma gereği ıskalanamaz: Geçen sene gerçekleştirilen kartlı alışveriş işlemlerinin toplamı on trilyon lira ve GSYH içerisindeki payı %40 düzeyindedir. 2023’ de kaydedilen %4.5 oranındaki ekonomik (GSYH) büyümenin en büyük kaynağının hanehalkı tüketim harcamaları olduğunu önemle hatırlatarak devam etmeliyiz. Yaratılan on trilyon liralık hacmin ancak %65 oranındaki kısmı, süregelen tartışmaların konusu kredi kartlarına bağlı olup; bu tutarın “ taksite bağlanmış” kısmı da sadece beşte biri oranındadır. Geride kalan ve büyümenin ana dinamosunu oluşturmuş bulunan tüketim harcamaları ise ön ödemeli ve nakit (banka) kartı kaynaklıdır.
An itibarıyla otuzyedi milyon tekilleştirilmiş bireysel kredi kartı sahiplerinin çoğunlukla “taksit yapmaktan kaçındıkları” ve kartların vade avantajından yararlanmaya çalıştıkları ortadadır. Kredi kartı harcamalarının beşte dördü ise, gıda ve akaryakıt harcamalarından oluşmaktadır. Kredi kartı kullanıcılarının yarısı “asgari tutar” düzeyinde ödeme yapabilmektedir ve banka ile varlık şirketleri tarafından takipte olan kişi sayısının dört milyona (%10) ulaştığı bildirilmektedir. Bankalar bakımından “en güvenceli ve getiri avantajlı enstrümanlar” arasında ön planda yer alan bireysel/ticari kredi kartlarındaki faizlerin neredeyse onsekiz ay boyunca mevduat ve ihtiyaç kredi faizlerinin altında seyretmesine yol verildiği unutulmamalıdır. İşte bu eksende, vatandaşlarımız; günlük ihtiyaçlarını karşılamaya ve küçük-orta boy işletme sahipleri ile esnafımız; ticaretini döndürmeye kredi kartları üzerinden geçici / günü kurtarıcı çözüm aramaktadır.
Yaşanan yüksek enflasyon-fiyat artış oranları göz önüne alındığında, kart kullanımında yıllık % 140 oranındaki artışın, deflate edilmesi/gerçek nispetinin ortaya konması gerekir ve bu durumda reel büyümenin çok daha sınırlı olduğu anlaşılacaktır. O halde, talep üzerinde bu kaynaktan oluşan enflasyon katkısı üzerine elbette eğilmek ve fakat, daha büyük resimi gözden kaçırmamak gerekir. Kök sebep olarak enflasyon çözülmedikçe, ekonomide; hakkaniyetli ve insaflı yaklaşımların ufku perdelenmeye devam edecektir.
Hafta başında açıklanan İşsizlik istatistikleri, oransal bazda bir iyileşmeye işaret ediyor ve tek haneli rakamlarda kalıyor. Dar kapsamlı işsizlik oranında kaydedilen görece düşük artış (0.2); geniş kapsamlı (zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü dahil) işsizlik platformuna taşındığında, 1.7 puanlık artış ve genel manşet olan 9.1’ e karşı 26.5 düzeyine; Mayıs 2020’ den bu yana en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Genç işsizlik oranında gerileme kaydedilememesi ve her dört kişiden birisinin işsiz olması sonuçları dikkatle irdelenmeli ve münhasıran dezenflasyonist politikalar ile büyüme/ istihdam amaçlarının bağdaştırılması yolunda gereken çıkarımlar yapılmalıdır.
Cari Denge kulvarındaki gelişmeler, Ocak ayı rakamları ile ortaya çıkmış ve cari açık kaleminde daralma seyrinin devam ettiği izlenmiştir. Altmış milyar dolarlık düzeylerden 37.5 milyara çekilen bir
cari açık performansı memnuniyet verici olmakla beraber, bilançoya dikkatle bakıldığında; Finans ve Net Hata Noksan kalemlerinden çıkış gerçekleştiği ve Rezervlerin altı milyar dolar üzerinde azaldığı ortaya çıkmaktadır. Cari açık kaleminde yedi aydan bu yana görülen görece iyileşme durmuştur ve Altın ile Enerji hariç bakıldığında, cari dengede görülen 15.1 milyar dolarlık gelişmenin, aslında 15.5 milyar dolarlık bir olumsuz tabloya tekabül ettiği hesaplanmaktadır.
Görece iyileşme büyük oranda Enerji kaleminden neşet etmekte ve baz etkisini de yansıtmaktadır. Geçen senenin yarısı kadar bir öngörü ile hesaplanan ve sıkı kontrol/kota uygulaması altına alınan Altın kaleminde, muhtemel kaçak ve kayıtdışı gelişmelerin de radara alınması; hesaba katılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Ezcümle, sürdürülebilir cari dengenin sağlanması yolunda finansman kalitesinin arttırılması ise, yerine getirilmesi; ifade edilmesinden daha zor bir süreç olarak karşımızda durmaktadır.
Seçim ikliminde vasat bulan ve spekülatif olmaktan öteye; manipülasyon kademe ile ihtirasına yakın bazı duruşların hakimiyetinde bir seçim takviminin tamamlanacağı anlaşılıyor. Diğer tüm piyasa ve ekonomiler bakımından geçerli olan “seçim öncesi belirsizliği” sendromunun, ülkenin yüksek enflasyonla bulaşık özellikli koşulları çerçevesinde daha kasvetli ve hatta uçuk-kaçık yorumların önünü açtığı izleniyor.
Haftalar önce Bankalar Birliği Başkanı ve Merkez Bankası Guvernörü tarafından gündeme getirilip, Maliye ve Hazine Bakanının da dahil olduğu Kredi Kartı Düzenlemeleri konusu ön planda kalmaya devam ediyor. Enflasyonla mücadelede esas mekanizma olan Sıkılaştırıcı operasyonların Talep bacağı ve kredi kartları kulvarı elbette ihmal edilemez.
Üstelik, seçim öncesinde aylardır sabit bırakılan faiz tavanı (3.66) avantajlı marjının sürdürülemeyeceği de açıktır. Ancak, bu noktada doğru ve insaflı bir dizi okuma yapma gereği ıskalanamaz: Geçen sene gerçekleştirilen kartlı alışveriş işlemlerinin toplamı on trilyon lira ve GSYH içerisindeki payı %40 düzeyindedir. 2023’ de kaydedilen %4.5 oranındaki ekonomik (GSYH) büyümenin en büyük kaynağının hanehalkı tüketim harcamaları olduğunu önemle hatırlatarak devam etmeliyiz. Yaratılan on trilyon liralık hacmin ancak %65 oranındaki kısmı, süregelen tartışmaların konusu kredi kartlarına bağlı olup; bu tutarın “ taksite bağlanmış” kısmı da sadece beşte biri oranındadır. Geride kalan ve büyümenin ana dinamosunu oluşturmuş bulunan tüketim harcamaları ise ön ödemeli ve nakit (banka) kartı kaynaklıdır.
An itibarıyla otuzyedi milyon tekilleştirilmiş bireysel kredi kartı sahiplerinin çoğunlukla “taksit yapmaktan kaçındıkları” ve kartların vade avantajından yararlanmaya çalıştıkları ortadadır. Kredi kartı harcamalarının beşte dördü ise, gıda ve akaryakıt harcamalarından oluşmaktadır. Kredi kartı kullanıcılarının yarısı “asgari tutar” düzeyinde ödeme yapabilmektedir ve banka ile varlık şirketleri tarafından takipte olan kişi sayısının dört milyona (%10) ulaştığı bildirilmektedir. Bankalar bakımından “en güvenceli ve getiri avantajlı enstrümanlar” arasında ön planda yer alan bireysel/ticari kredi kartlarındaki faizlerin neredeyse onsekiz ay boyunca mevduat ve ihtiyaç kredi faizlerinin altında seyretmesine yol verildiği unutulmamalıdır. İşte bu eksende, vatandaşlarımız; günlük ihtiyaçlarını karşılamaya ve küçük-orta boy işletme sahipleri ile esnafımız; ticaretini döndürmeye kredi kartları üzerinden geçici / günü kurtarıcı çözüm aramaktadır.
Yaşanan yüksek enflasyon-fiyat artış oranları göz önüne alındığında, kart kullanımında yıllık % 140 oranındaki artışın, deflate edilmesi/gerçek nispetinin ortaya konması gerekir ve bu durumda reel büyümenin çok daha sınırlı olduğu anlaşılacaktır. O halde, talep üzerinde bu kaynaktan oluşan enflasyon katkısı üzerine elbette eğilmek ve fakat, daha büyük resimi gözden kaçırmamak gerekir. Kök sebep olarak enflasyon çözülmedikçe, ekonomide; hakkaniyetli ve insaflı yaklaşımların ufku perdelenmeye devam edecektir.
Hafta başında açıklanan İşsizlik istatistikleri, oransal bazda bir iyileşmeye işaret ediyor ve tek haneli rakamlarda kalıyor. Dar kapsamlı işsizlik oranında kaydedilen görece düşük artış (0.2); geniş kapsamlı (zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü dahil) işsizlik platformuna taşındığında, 1.7 puanlık artış ve genel manşet olan 9.1’ e karşı 26.5 düzeyine; Mayıs 2020’ den bu yana en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Genç işsizlik oranında gerileme kaydedilememesi ve her dört kişiden birisinin işsiz olması sonuçları dikkatle irdelenmeli ve münhasıran dezenflasyonist politikalar ile büyüme/ istihdam amaçlarının bağdaştırılması yolunda gereken çıkarımlar yapılmalıdır.
Cari Denge kulvarındaki gelişmeler, Ocak ayı rakamları ile ortaya çıkmış ve cari açık kaleminde daralma seyrinin devam ettiği izlenmiştir. Altmış milyar dolarlık düzeylerden 37.5 milyara çekilen bir
cari açık performansı memnuniyet verici olmakla beraber, bilançoya dikkatle bakıldığında; Finans ve Net Hata Noksan kalemlerinden çıkış gerçekleştiği ve Rezervlerin altı milyar dolar üzerinde azaldığı ortaya çıkmaktadır. Cari açık kaleminde yedi aydan bu yana görülen görece iyileşme durmuştur ve Altın ile Enerji hariç bakıldığında, cari dengede görülen 15.1 milyar dolarlık gelişmenin, aslında 15.5 milyar dolarlık bir olumsuz tabloya tekabül ettiği hesaplanmaktadır.
Görece iyileşme büyük oranda Enerji kaleminden neşet etmekte ve baz etkisini de yansıtmaktadır. Geçen senenin yarısı kadar bir öngörü ile hesaplanan ve sıkı kontrol/kota uygulaması altına alınan Altın kaleminde, muhtemel kaçak ve kayıtdışı gelişmelerin de radara alınması; hesaba katılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Ezcümle, sürdürülebilir cari dengenin sağlanması yolunda finansman kalitesinin arttırılması ise, yerine getirilmesi; ifade edilmesinden daha zor bir süreç olarak karşımızda durmaktadır.