Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

"Keyifsiz bir lezzet": Enflasyonlu büyüme..

03.09.2023 Pazar | 14:10Son Güncelleme:

Ekonomilerin genel gidişatını özetleyen bileşik göstergelerin başında büyüme rakamları gelir. Üçer aylık-çeyreklik bazda izlenen büyüme dinamikleri, alt kırımlarına bakıldığında, bir ekonominin genel yapısını; potansiyel ve/veya kısıtlarını ortaya koyar. Bu bakımdan, en az manşet rakamlar (büyüme oranları) kadar arka plan analizleri de önem taşımaktadır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Deprem felaketinin hemen ertesinde ve seçimlerin tam ortasında; rutin-dışı bir konjonktürde tamamlanan yılın ikinci çeyreğinde, Türkiye ekonomisi; dönemsel bazda %3.5, yıllık bazda ise %3.8 oranında büyüme kaydetti. Bu suretle, pozitif büyüme sürecinde kesintisiz onbeşinci çeyrek serisine ulaşıldı. Geçtiğimiz yıla göre %61 oranında büyüme sağlayan ekonomi; ilk kez “bir trilyon dolarlık” cesamete ulaştı. Derecelendirme kuruluşu Moody’s tarafından 2023 yılı büyüme tahmininin 2.6 düzeyinden; %4.2’ ye yukarı yönlü revize edildiği görüldü. Küresel planda büyüme dostu olmayan bir konjonktürün varlığı ortada iken, elde edilen bu manşet, ilk planda müspet değerlendirilse de; daha derinlikli değerlendirmeleri çağırmaktadır:

Ekonomik büyüme, son yedi çeyrektir izlendiği üzere; “tüketim-hanehalkı/kamu harcamaları” üzerinden gerçekleşmektedir. Yüksek enflasyonun harcamayı öne-çekici ve teşvik edici ikliminde, hanehalkı harcamaları 11 puana yakın büyüme katkısı sağlarken, seçim-öncesi dönemde kamu harcamalarının da artmış olduğu izlenmektedir. İhracatta üç çeyrekten bu yana görülen daralmanın bu dönemde %9 düzeyinde sürdüğü ve büyümeyi 2.5 puana yakın aşağıya çektiği görülmektedir. Öte yandan ithalat; son üç yılın (oniki çeyrek) en yüksek artışını kaydederek, %20’ nin üzerine çıkmış ve büyüme rakamını dört puana yakın bir düzeyde olumsuz etkilemiştir.

İhracatımız bakımından bir sıkışmanın varlığı ve yeniden yapılanma zarureti bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Güçlü talep karşısında Sanayi sektöründeki gerileme-küçülme ile ortaya “çıktı açığı yüksek büyüme” seyri çıkmaktadır ve bu durum; Sürdürülebilir-Kalkınmaya Dönüştürülmüş-Refah Arttırıcı bir büyüme modeline destek değil, ancak, köstek olabilir! Türkiye’ nin geleceğinde; “Üretimsiz Büyüme” tuzak ve tehdidinin yer almaması kritik önem ile öncelik taşımaktadır. Kısacası, ekonomik büyüme tablosunun; yüksek enflasyonun şişirici(enflate edici) ve koflaştırıcı/ bozucu etki ve tasallutundan kurtarılması, “kaliteli büyüme” tonlarının ön plana çıkarılması zarureti gene karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde sıkça sözü edilen Dengeli Büyüme’ nin sağlanması bakımından, “en büyük dengesizlik kaynağı” enflasyonun makul düzeye indirilme işi; ertelenemeyecek bir öncelik düzeyinde değerlendirilmelidir.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Yaz mevsiminin son ayını temsil eden Ağustos enflasyonu resmi (TÜİK) açıklaması arefesinde, öncü göstergelere bakmakta fayda vardır. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ücretliler Geçinme Endeksinde ortaya çıkan 8.80(perakende) ve 6.65(toptan) aylık manşetleri; yıllıkta sırasıyla, 74.17 ve 66.18 düzeylerine ulaşmaktadır. Temmuz ayına oranla Perakende/Toptan Fiyat Makası bakımından daralma görülmekle birlikte, maliyet tarafındaki artış katılığının henüz kırılamadığı anlaşılmaktadır. İTO sepetindeki kalemlerin çoğunluğu için fiyat artışı gerçekleşmiş bulunması da, enflasyonda yapışkanlığın sürdüğünü göstermektedir. Ayrıca, Ulaştırma-Haberleşme kalemlerinde hesaplanan %33’ e yakın artış ve kritik gösterge Gıda bazında gerçekleşen %10’ a ulaşan yükselişin aylık manşeti aşmış olması da, an itibarıyla, yukarı yönlü gidişten çıkılamadığına işaret etmektedir. Öte yandan, kritik gıda kulvarında tarla-dükkan/raf fiyat karşılaştırması bakımından referans role sahip Türkiye Ziraat Odaları (TZOB) verilerine bakıldığında; fiyat makasında bir düzelme olmadığı izlenmektedir.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Nitekim, ihracatta kısıtlama ve arzda artış koşullarına rağmen; tüketim alışkanlıklarımız bakımından ağırlıklı ürün niteliğindeki kuru soğanda fiyat farkı halen dört kattan fazla (%410); bahçelerimizin ürünü elma için ise tam beşbuçuk kat (%550) düzeyinde seyretmektedir. Tarımsal üretim girdileri gözönüne alındığında; gübrede ortalama %16, mazotta %4.1 artışlar yaşandığı kaydedilmektedir. Tüketiciye sunulan gıda ürünlerinin üçte ikisinde fiyat artışı yaşandığı da hesaba katılırsa, Gıda kaleminde bir görece iyileşmeden söz edilemeyeceği ortadadır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Nihayet, önemli bir sektöre; Hizmetler kesimine bakıldığında, TÜİK Hizmet Üretici Fiyat Endeksinin; aylıkta %14.06 ve yıllıkta 79.33 düzeyine ulaşan manşetleri ile alt sektörlerin üçte ikisinde fiyat artışının sürdüğü gerçeği dikkate alınmalıdır. Ekonomi içerisinde pay ve ağırlığı artan Hizmetler sektöründeki bu güncel gelişmelerin; enflasyon stokunu arttırıcı; yukarı yönlü etki doğuracağını ifade etmek gerekecektir. Seçim Ekonomisi ikliminin ön plana çıkacağı gidişatta, Ağustos enflasyonu için aylık %8 üzerinde öngörülerin ağırlık kazandığını belirtirken, TÜİK formatına göre yapılandırdığımız modelimiz çerçevesinde, halen %74.6 manşetindeki yıllık tahminimizi, yukarı yönlü güncelleyeceğimizi paylaşmak isteriz.

Enflasyonun bozucu ve tahrip edici koşulları dahilinde, büyüme hangi yüzdelik orana bağlanırsa, bağlansın; toplumun geniş kesimleri bakımından “tadına varılamayan bir lezzet” olarak kalmaya devam etmiştir ve ülkemiz bu bakımdan bir istisna teşkil etmek ve/veya “pozitif ayrışma” imkanını yakalamak şansına sahip değildir. Net ve açık çözüm olan; “enflasyonu süratle makul seviyeye çekme” formülünü yeniden keşfetme konfor ve ayrıcalığımız bulunmadığı gerçeğini ortaklaşa ve samimiyetle kabul etme; gereğini de, ortak fedakarlık ile yerine getirme zamanıdır.