hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Ne Çin ile, ne de Çin'siz!

    01.04.2021 Perşembe | 11:32Son Güncelleme:

    Alaska’da düzenlenen Biden döneminin ilk ABD-Çin ticaret zirvesi ’nde, tarafların; deyim yerindeyse “ağır bir ağız dalaşı-karşılıklı suçlama döngüsü” ne kendilerini kaptırdıklarını hatırlatarak başlayalım. İşte, bu toplantıdan günler sonra, Çin tarafı, İran ile stratejik bir işbirliği anlaşmasına imza koyarak yeni ve kritik bir hamle gerçekleştirdi. Bir başka deyişle, Amerika’nın; uluslararası arenada tek hakim-belirleyici olma iddia ve etiketine karşı yakın zamanda sergilenmiş en güçlü karşı duruşun, Çin’den geldiği görülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ambargo uygulamaları ve nükleer anlaşmadan geriye dönüş süreci kıskacındaki İran, yirmibeş yıl vadeli ve dörtyüz milyar dolar hacimli stratejik anlaşma ile yeni bir açılıma dahil olma fırsatını sağladı. Üstelik, anlaşmanın, ortak silah geliştirme ve istihbarat paylaşımı gibi alanları içerdiği düşünülürse, Çin’in yeni bir stratejik açılım hamlesini gerçekleştirdiği; “Amerika’ya karşı meydan okuyucu duruşunu sağlamlaştırdığı” anlaşılmaktadır.

    Haftalar önce RCEP geniş kapsamlı ticaret anlaşmasına, Amerika’ nın yeni gözdesi Hindistan’ı oyun dışında bırakarak imza koyan Çin, Asya hinterlandında ağırlıklı söz sahibi olma kapısını, zaten aralamıştı.

    Elbette, Çin’in bu hamlesini; Biden görevi devralmadan hemen önce, Avrupa Birliği ile yedi senedir süren yatırım ve işbirliği müzakerelerini; Almanya’ nın başat desteği ile sonuca bağlaması ve anlaşma ile sağlamlaştırması adım ve kazanımı ile birlikte değerlendirmek gerekir.

    Covid-19 ters konjonktürü ile “insicamı bozulup; dinamizm kaybeden” Tek Yol-Tek Kuşak Projesi’ nin rafa kaldırılmadığını, yeniden kurgulanma çalışmalarının sürdürüldüğünü de biliyoruz.

    Aslında, Çin’in; ” dünya markası oluşturma stratejisi” nin lokomotif gücü Huawei üzerinden maruz bırakıldığı ambargo ve yaptırımları da hatırlamanın zamanıdır. Üç yıllık bir süreçte, ticaret savaşlarının “günah keçisi” durumuna sokulan şirketin marka değerinde %10’ u aşan kayıp yaşanmakla birlikte, azalan pazar payının, gene bir başka Çin mahreçli marka tarafından doldurulduğunu not etmeliyiz. İlaveten, sözkonusu markayı kullanan yüzyetmişi aşkın ülkeden sadece on tanesinin ABD inisiyatifli ambargo kararına iştirak ettiğini; geçen sürede, değeri elli milyar doları aşan Çinli teknoloji firması sayısının, yedi’ den; oniki ’ye arttığını belirtmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Genel-geçer bir ifadeyle, iş Çin teknoloji ve ürünlerine geldiğinde, Amerika’ nın ambargo ve engellemelerine prim vermeyecek bir şerefiye; markalı katma değer sağlama becerisine gösterilen rağbet, global planda oluşmuştur. Nitekim, Brand Finance tarafından hazırlanan Dünyanın En Değerli Markaları-2021 çalışmasında; ilk yirmi arasında yeralan dört Çinli firma dikkati çekmektedir. 2018 yılına kadar sadece bir firma ile klasmana girebilen ülkenin, son dönemde aldığı mesafe ortadadır. Marka değerlerinin ülkelere göre dağılımına bakıldığında; % 46 oranı ile ilk sırada yer alan Amerika’ nın hemen arkasından Çin’ in, % 20’ lik payı çerçevesinde ikinci sıraya yerleştiği saptanmaktadır.

    Bugün dünyadaki imalat ihracatının yaklaşık dörtte biri Çin tarafından karşılanmaktadır. ABD, dünyada otuzsekiz ülkenin en büyük mal tedarikçisi iken, Çin için bu sayı altmışdört’ e ulaşmıştır. An itibarıyla, tüm dünyada kırkbin’ den fazla Çinli şirket faaliyet göstermektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Altını çizdiğimiz tüm bu rakamlar, Çin’ in kazandığı eko-politik ağırlık ve ulaştığı kritik güce işaret ediyor; denklem dışı bırakılma ihtimalini adeta ortadan kaldırıyor. Bu çerçevede, Amerika’nın ticaret politikaları yetkilisi olarak yeni atanan Katherine Tai’ nin; “Trump döneminden beri Çin’e karşı uygulanan gümrük tarifelerinin sürdürüleceği” yönündeki beyanı, resmi tamamlıyor. ABD ‘ye gerçekleştirilen ihracatının %75’ i yaptırıma tabi tutulan Çin’ in, oradan gerçekleştirdiği ithalata karşı misilleme temelinde uyguladığı gümrük vergilerini indireceğine dair de bir emare görülmüyor. Çince’ ye hakim Asya kökenli Amerikalı Bayan Tai’ nin ifadesiyle;” hiçbir müzakereci pazarlık kozlarını kaybetmek istemiyor”.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Anlaşılıyor ki; “ Çin pilavı daha çok su kaldıracak “ ve belki de “ Ne Çin ile, ne de Çin’ siz!” söylemi gündemde ön plana çıkan teraneler arasında yer alacak…