

Ne yazık ki yine o dönemde futbolumuz zayıftı, başarısızdı. Avrupa’ya çıktığımızda takımlarımız genelde dökülürdü. O tarihlerde Şampiyon Kulüpler Kupası, Kupa Galipleri Kupası ve Fuar Şehirleri Kupası vardı. Üç takımla katılır, bir tur geçersek zafer almış gibi sevinir, kutlardık.
Tabii bir de milli maçlarımız olurdu. Dünya ve Avrupa Kupaları eleme grup maçlarına çıkar, hüsrana uğrardık. Hiç unutmuyorum bir keresinde Mithat Paşa Stadı'nda İngiltere’ye tam 8-0 yenilmiş ve dibe vurmuştuk. Klasik başlıklar atılırdı "Artık lige dönüyoruz", "Avrupa’ya erken veda" ya da en acısı "Edirne’nin ötesinde yokuz" olurdu.
Bu durumumuz neredeyse 90'lı yılların yarısına kadar sürdü. Fatih Terim hoca ile bir kıpırdama yaşandı. Arkası geldi. Avrupa hatta Dünya Kupaları finallerine katıldık. 2002’de Kore'de dünya üçüncüsü olduk. Kulüp seviyesinde de başarılar başladı. Bosman yasaları ile yabancı oyuncular ligimize renk kattı. Galatasaray Avrupa’da kupa kazanan ilk takım oldu. Futbolseverlerimiz keyiflendi, arka arkaya gelen zaferlerle övündük.
Gelelim bu sezona. Milli takımımız dışında çok kötü sonuçlar alıyoruz. Sahaya 11 yabancı ile çıkan Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde grupta oynadığı 4 maçta gol atamadı ama bir puanla sonuncu oldu. Trabzonspor Avrupa Ligi'nde sadece bir beraberlikle yetindi şimdiye kadar. Beşiktaş’ın henüz puanı yok. Tüm maçlarını kaybetti. Başakşehir şu ana kadar en iyi takımımız. Grubunda 7 puanla lider. Kısacası dört takımımız bugüne kadar oynadığı 16 maçta sadece 2 galibiyet aldı. Bu galibiyetler de Başakşehir'den geldi. Beşiktaş ve Trabzonspor elendi, grubundaki son iki karşılaşmaya prestij için çıkacak. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkamayacak. Evinde Brugge’u yenerse belki Avrupa Kupası'na katılabilecek. Bu dört takım toplam 12 gol atmış ve 31 golü kalelerinde görmüş. Averaj eksi 19. 16 maçta yine toplam 9 puan alabilmişiz...
Sanki 70'li yıllar hortladı. O manşeti hatırlamak istemiyorum ama "Futbolda Edirne’nin ötesinde yokuz."
Ne yazık ki yine o dönemde futbolumuz zayıftı, başarısızdı. Avrupa’ya çıktığımızda takımlarımız genelde dökülürdü. O tarihlerde Şampiyon Kulüpler Kupası, Kupa Galipleri Kupası ve Fuar Şehirleri Kupası vardı. Üç takımla katılır, bir tur geçersek zafer almış gibi sevinir, kutlardık.
Tabii bir de milli maçlarımız olurdu. Dünya ve Avrupa Kupaları eleme grup maçlarına çıkar, hüsrana uğrardık. Hiç unutmuyorum bir keresinde Mithat Paşa Stadı'nda İngiltere’ye tam 8-0 yenilmiş ve dibe vurmuştuk. Klasik başlıklar atılırdı "Artık lige dönüyoruz", "Avrupa’ya erken veda" ya da en acısı "Edirne’nin ötesinde yokuz" olurdu.
Bu durumumuz neredeyse 90'lı yılların yarısına kadar sürdü. Fatih Terim hoca ile bir kıpırdama yaşandı. Arkası geldi. Avrupa hatta Dünya Kupaları finallerine katıldık. 2002’de Kore'de dünya üçüncüsü olduk. Kulüp seviyesinde de başarılar başladı. Bosman yasaları ile yabancı oyuncular ligimize renk kattı. Galatasaray Avrupa’da kupa kazanan ilk takım oldu. Futbolseverlerimiz keyiflendi, arka arkaya gelen zaferlerle övündük.
Gelelim bu sezona. Milli takımımız dışında çok kötü sonuçlar alıyoruz. Sahaya 11 yabancı ile çıkan Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde grupta oynadığı 4 maçta gol atamadı ama bir puanla sonuncu oldu. Trabzonspor Avrupa Ligi'nde sadece bir beraberlikle yetindi şimdiye kadar. Beşiktaş’ın henüz puanı yok. Tüm maçlarını kaybetti. Başakşehir şu ana kadar en iyi takımımız. Grubunda 7 puanla lider. Kısacası dört takımımız bugüne kadar oynadığı 16 maçta sadece 2 galibiyet aldı. Bu galibiyetler de Başakşehir'den geldi. Beşiktaş ve Trabzonspor elendi, grubundaki son iki karşılaşmaya prestij için çıkacak. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkamayacak. Evinde Brugge’u yenerse belki Avrupa Kupası'na katılabilecek. Bu dört takım toplam 12 gol atmış ve 31 golü kalelerinde görmüş. Averaj eksi 19. 16 maçta yine toplam 9 puan alabilmişiz...
Sanki 70'li yıllar hortladı. O manşeti hatırlamak istemiyorum ama "Futbolda Edirne’nin ötesinde yokuz."