Kronolojik moda sırası şöyle gidiyor; 2011 Biber, 2012 Hububat, 2013 Domates-Biber, 2014 Biber, 2015 Domates-Biber-Patlıcan, 2016 Domates-Biber, 2017 Domates…
Türkiye İstatistik Kurumu her ayın başında bir önceki ayın tüketici (TÜFE) ve üretici (ÜFE) fiyat endekslerini açıklar. Bunu haber yapmak isteyen sevgili editör arkadaşlarım da ‘zam Şampiyonu’ ve ‘fiyatı en çok düşen ürün’ haberleri yaparlar ki bu haberin tıklanması garantidir. Herhalde bu haberleri yıllardır öyle çok yapmışlar ki son zamanlarda enflasyonun aslında domates veya biberden kaynaklandığını, aslında öyle bir meyve-sebze yeryüzünde olmasa, Türkiye’de enflasyon olmazmış gibi lanse edildiğini duyuyoruz. Fakat işin gerçeği yukarıda okuduğunuz pasajdan daha sıkıcı.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre; TÜFE aylık bazda % 1,49 artışla yıllık bazda % 12.98 olurken son 13, ÜFE ise aylık bazda %2,02 artarak yıllık bazda % 17,30 seviyesinde gerçekleşti. Endeks bazında ise; 2003’te 100’den başlattığımız tüketici fiyat endeksi rekor düzeyde!
İşin aslında gıda fiyatlarından kaynaklı olmadığı çekirdek göstergelerden de anlaşılabiliyor.
• İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün hariç B grubu çekirdek enflasyon %1,09 aylık artış ile yıllık %12,17’ye ulaşmış durumda.
• Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ve tütün hariç C grubu çekirdek enflasyon ise aylık %1,07 artarken, yıllık bazdaki %12,08 artış oranına ulaşmış oldu.
Manşet enflasyon zaten %1,49’da, içinden gıda ve enerjiyi çıkartsak manşet enflasyon %1,07 artacak. 2017 yılına girerken, %8,53 olan TÜFE yılın 11.ayını %12,98 oranında, ÜFE ise %9,94 başladığı yılı %17,30 ile bitirmeye hazırlanıyor. Açıkçası kasım aylarının TÜFE’si düşük olurdu fakat gelen %1,49’luk artış oranı ortalamalardan daha yüksek.
Ayrıca gıda ithalatı yaparak enflasyonu düşürmeyi amaçlayan Gıda Komitesi, gıda fiyatlarına kur riski geçişkenliğini empoze ederek, gıda fiyatlarının aynı ulaştırma kalemindeki gibi kur farkına karşı hassas ve oynak olabileceğini umarım hesap ediyordur. Çünkü işin üretici tarafı, gümrük vergilerinin sıfıra çekilmesinden dert yanıyor.
ÜFE’de durum daha ciddi
ÜFE aylık bazda %2,02 artarak yıllık bazda % 17,30 seviyesinde gerçekleşti. Üreticinin maliyet baskısı ara malı (aylık %3,02) ve sermaye malından (%2,87) başlıyor. Açıkçası üretim ve faiz maliyetleri yüksek, üretici elde ettiği getiriden tatmin olması lazım ki üretmeye devam etsin.
ÜFE, TÜFE’ye göre daha volatil olur. Fakat grafikte de görüleceği üzere son birkaç aydır ÜFE’nin %17’de katılaştığını görüyoruz. Bunun sonucunda bir süre sonra üreticiden tüketiciye yansıtılacak bir maliyet ile TÜFE, ÜFE’ye yakınsayabilir.
Merkez Bankasından Faiz Artış Beklentileri Arttı
13 Aralık Fed toplantısı hemen ardından 14 Aralık’ta da TCMB toplantısı gerçekleşecek. TCMB’nin alt-politika-üst bant faizlerine dokunması beklenmiyor fakat geç likidite penceresinde en az 75 baz puan olmak üzere faiz artırması bekleniyor. Çünkü TCMB şuanda bankaları %12,25’ten fonlarken, enflasyon %12,98’e ulaşmış durumda. TCMB’nin ‘sıkı duruşunun’ sürmesi için, fonlama maliyetini enflasyonun üzerine çekmesi gerekiyor. Şayet TCMB 14 Aralık’tan önce olağanüstü toplanmazsa, mevcut toplantı tarihinde en az 75-100 baz puanlık geç likidite penceresinde faiz artışı yapması bekleniyor.
Kronolojik moda sırası şöyle gidiyor; 2011 Biber, 2012 Hububat, 2013 Domates-Biber, 2014 Biber, 2015 Domates-Biber-Patlıcan, 2016 Domates-Biber, 2017 Domates…
Türkiye İstatistik Kurumu her ayın başında bir önceki ayın tüketici (TÜFE) ve üretici (ÜFE) fiyat endekslerini açıklar. Bunu haber yapmak isteyen sevgili editör arkadaşlarım da ‘zam Şampiyonu’ ve ‘fiyatı en çok düşen ürün’ haberleri yaparlar ki bu haberin tıklanması garantidir. Herhalde bu haberleri yıllardır öyle çok yapmışlar ki son zamanlarda enflasyonun aslında domates veya biberden kaynaklandığını, aslında öyle bir meyve-sebze yeryüzünde olmasa, Türkiye’de enflasyon olmazmış gibi lanse edildiğini duyuyoruz. Fakat işin gerçeği yukarıda okuduğunuz pasajdan daha sıkıcı.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre; TÜFE aylık bazda % 1,49 artışla yıllık bazda % 12.98 olurken son 13, ÜFE ise aylık bazda %2,02 artarak yıllık bazda % 17,30 seviyesinde gerçekleşti. Endeks bazında ise; 2003’te 100’den başlattığımız tüketici fiyat endeksi rekor düzeyde!
İşin aslında gıda fiyatlarından kaynaklı olmadığı çekirdek göstergelerden de anlaşılabiliyor.
• İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün hariç B grubu çekirdek enflasyon %1,09 aylık artış ile yıllık %12,17’ye ulaşmış durumda.
• Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ve tütün hariç C grubu çekirdek enflasyon ise aylık %1,07 artarken, yıllık bazdaki %12,08 artış oranına ulaşmış oldu.
Manşet enflasyon zaten %1,49’da, içinden gıda ve enerjiyi çıkartsak manşet enflasyon %1,07 artacak. 2017 yılına girerken, %8,53 olan TÜFE yılın 11.ayını %12,98 oranında, ÜFE ise %9,94 başladığı yılı %17,30 ile bitirmeye hazırlanıyor. Açıkçası kasım aylarının TÜFE’si düşük olurdu fakat gelen %1,49’luk artış oranı ortalamalardan daha yüksek.
Ayrıca gıda ithalatı yaparak enflasyonu düşürmeyi amaçlayan Gıda Komitesi, gıda fiyatlarına kur riski geçişkenliğini empoze ederek, gıda fiyatlarının aynı ulaştırma kalemindeki gibi kur farkına karşı hassas ve oynak olabileceğini umarım hesap ediyordur. Çünkü işin üretici tarafı, gümrük vergilerinin sıfıra çekilmesinden dert yanıyor.
ÜFE’de durum daha ciddi
ÜFE aylık bazda %2,02 artarak yıllık bazda % 17,30 seviyesinde gerçekleşti. Üreticinin maliyet baskısı ara malı (aylık %3,02) ve sermaye malından (%2,87) başlıyor. Açıkçası üretim ve faiz maliyetleri yüksek, üretici elde ettiği getiriden tatmin olması lazım ki üretmeye devam etsin.
ÜFE, TÜFE’ye göre daha volatil olur. Fakat grafikte de görüleceği üzere son birkaç aydır ÜFE’nin %17’de katılaştığını görüyoruz. Bunun sonucunda bir süre sonra üreticiden tüketiciye yansıtılacak bir maliyet ile TÜFE, ÜFE’ye yakınsayabilir.
Merkez Bankasından Faiz Artış Beklentileri Arttı
13 Aralık Fed toplantısı hemen ardından 14 Aralık’ta da TCMB toplantısı gerçekleşecek. TCMB’nin alt-politika-üst bant faizlerine dokunması beklenmiyor fakat geç likidite penceresinde en az 75 baz puan olmak üzere faiz artırması bekleniyor. Çünkü TCMB şuanda bankaları %12,25’ten fonlarken, enflasyon %12,98’e ulaşmış durumda. TCMB’nin ‘sıkı duruşunun’ sürmesi için, fonlama maliyetini enflasyonun üzerine çekmesi gerekiyor. Şayet TCMB 14 Aralık’tan önce olağanüstü toplanmazsa, mevcut toplantı tarihinde en az 75-100 baz puanlık geç likidite penceresinde faiz artışı yapması bekleniyor.