hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Bayramlarda bol keseden yaşanan yaşam..

    09.07.2022 Cumartesi | 16:52Son Güncelleme:

    Güzel zamanları hatırlıyorum düşününce..Bahçelievler son duraktaki evdeyiz. Bir sabah erken arka bahçede toplanmış bir kalabalık.. Mutfak penceresinden sessizce kalabalığı izliyorum.  Yaz değil, kıştayız. Yağmur çamur her yer.  Bu yılın Temmuz’una denk gelen bayram o yılın o mevsimine denk gelmiş. 

     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mutfağın camları ocakta pişen etin dumanından buğulanmış. 

    Babaannem koskocaman bir tencerede minik minik kesilmiş etleri kavuruyor. 

    Adet öyle, örf öyle, önceki nesillerden aktarılanlar öyle.

    Ev kalabalık. Eski moda topuklu kadın terliklerinin içinden nike çorabım görünüyor. Görünce güleceğim geliyor. Yaldızlı parmak dekolteli o misafir terliklerinden fırlayan çoraplı parmaklar, kıyafetimle müthiş bir tezat oluşturuyor. Ama takılmıyorsun. Nasılsa o terlikleri bir kaç saat giyip sonra ayakkabılığa bırakıp çıkacaksın.

     Bugün yaşı bir hayli olmuş kişiler genç o günlerde daha. 

    Heyecan var, umut var, yapacaklar var daha.

    Gidilecek yerler, görülecek günler, yaşanacak koca koca yıllar var daha.

    Düşünmüyor insan o günlerde o anları bol keseden yaşarken, aynı bayramda ileriki yıllarda aynı kalabalığın çevresini sarmayabileceğini..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Keşke tutma şansı olsaymış diyorum şimdi.

    O anları bir kutu içinde saklamayı becerebilseymişim.

    Hep olacak, sıradan, bugünlerden daha çok var dediğimiz o günler zihinde tek tük anıyla kayıtlı şimdi.

    Kimisinin başı var, kimisinin sonu. 

    Bölük pörçük hatırlıyor zihin. 

    Yalnız, sessiz anlarda güzel geliyor belki düşünmek ama bir yandan da o düşüncenin getirdiği hisler, özlem, hüzün gibi duygular hazırlıksızsa insanı fena çarpıyor. 

    Ölümü anlamak güç çünkü. 

    Gidilmemiş bir diyarı nasıl anlayacaksın?

    Ölen tüm babaanneler, anneanneler, dedeler, anneler, babalar, tüm sevdikler izliyor mudur bizleri şimdi ne dersiniz?

    Onları ne çok özlediğimizi görüyor, duyuyor, biz buradan anlamasak dahi uzaktan sarılıyorlar mıdır bize dersiniz?..

    Keşke..

    Keşke dünya daha uzun yaşamlar yaşayabilen insanları gezindirebilseydi toprağında. Altında sonsuz değil de üstünde sonsuz olabilseydik. 

    Doğru mu değil mi bilinmez ama o yüzlerce yıl yaşadığı söylenen altın çağdaki insanlara buradan bakınca sırf bu sebepten ötürü imrenmiyor değil insan..

    Daha uzun yaşamayı, yaşlılarımızı daha çok yaşatabilmek, onlarla daha çok vakit geçirebilmek için isterdim ben sanırım. Ölmüşler ölmemiş olurdu çünkü o zaman görebilirlerdi göremediklerini. 

    Yoksa günü gelen gitmeli tabi. Kendisine verilen şansı iyi değerlendirdikten sonra bir sonraki evreye pek tabii geçebilmeli. Ama işte duygular, kalp, sevgi, özlem yerle bir ediyor zihnin mantıklı bulduğu tüm söylemleri. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Özellikle de böyle günlerde. Bayram günlerinde.

    O yüzden sevgiyi ertelemeden, bugünlerin önemini es geçmeden yaşamak en güzeli. Bundan 5 yıl sonra, 10 yıl sonra kimler yanınızda kalmaya devam edecek, siz kimlerin yanında kalmış olabileceksiniz bilmiyorsunuz çünkü. O nedenle zamanında güzel tüm sevgiler. İstediğinizde gidebileceğiniz aile evi, aradığınızda bulabildiğiniz anne, baba çok değerli. Geçiyor çünkü sonra. O günler, onları bu yaşlarındaki halleri ile tanıyabileceğiniz, daha gerçek sevebileceğiniz ve anı biriktireceğiniz zamanlar. 

    Ben bugün eskiden gelecekte ne olacağını düşünmeden, kendimin kim olduğunu, olacağını bilmeden boş boş ortalıkta dolandığım, mutfağa gitsem kalabalık, salona gitsem kalabalık, o küçük halime bile oturacağı, duracağı yer bulamadığım günlerde, o evlerde, o bayram günlerinde geziniyorum sürekli. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Özlüyorum, anıyorum, iyi ki diyorum. 

    Yaşam onlardan geçerek ulaştı bana. İyi ki o kalabalıkta koşturan çocuklardan biri olabildim. İyi ki öyleydi bizim bayram sabahlarımız. İyi ki yedik, içtik, güldük beraber. Bu yaşamı yaşayıp, bu dünyadan gitmiş, yeri dolmayan, doldurulamayan büyükanneler, büyükbabalar, tüm büyükler..

    Sizi bu bayram da unutmadım.

    Unutmadık.

    Çünkü siz gerçek sevgiyi, biz daha onun ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu bilmeden bize gönülden verenlerdiniz.

    Meğer bayram siz varsanız ne güzel, ne mutlu, ne huzurlu, ne dolu dolu siz yoksanız ne hüzünlü, ne boş, ne eksikmiş..