hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti  

    10.02.2021 Çarşamba | 13:38Son Güncelleme:

    Yaşam her gün güzelliğini bize farklı farklı biçimlerde gösterir. Güzele bakış ve güzeli anlayış biçimimiz zamanla değişir. Zaman, biz bir şeyleri anlayabilelim diye kendini her gün her saniye defalarca gerçekleştirir. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Meşher’deki sergiyi gezerken zihnime gelip giden düşünceler böyle cümlelere dönüştü. Siz de benzer hislerinizin farkında olup peşinden gider misiniz benim gibi bilmiyorum, ancak ben bu son geçen haftalarda içten içe sessizliğin içinde gizli olan sesi duymaya çalışıyorum. Yaş ve yaşanmışlıkların zamanla artan ağırlığı yapıyor belki bunu bana. Açıkçası nedenini tam bilemiyorum. Her gün bir parantezi daha kapamaya, bir yapılmamışı daha yapmaya çalışırken de, koskoca 24 saatler sanki olduğundan daha da hızlı geçiyor. 

    Bir itirafta bulunmam gerekirse; Meşher’deki sergiyi aslında haftalar evvel, serginin açılış gününde katıldığım basın toplantısının hemen ardından gezmiştim. Ancak sonra sanırım yetmediğinden bir kez daha gezmek istedim. Sonra da hissederek yazacağım günü bekledim. İşte bugün haftaların ardından o gündeyiz. O nedenle bir parantezi daha kapatıyor olmaktan dolayı huzur buluyor ruhum.

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Neden derseniz? 

    Ben bizlerin içimizdeki duygulara göre bu hayatta bazı kesişmeleri yaşadığımızı düşünürüm. Bir duyguyu anlamaya çalışırken o duyguyu bize daha iyi anlatacak bir olayla ya da bir insanla karşılaştığımızı düşünürüm. Benim hayatımdaki sergi ziyaretleri de o nedenle bana mesaj verir her zaman. Kendime yeniden bir dönüp bakmam, bir yüzleşme daha yaşamam için alan tutar. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Örneğin Meşher’de iki kez ziyaret ettiğim “Maziyi Korumak” isimli sergi, bende türlü türlü düşünce ve duygulara neden oldu. Bu sergi sonrası, işime pek yaramıyor diye bir kenara attığım bir İznik çinisini tutup yeniden ortaya çıkarıp incelemeye başladım. Çünkü bu sergi sayesinde İznik Çinileri de dahil bir çok yeni bilgi ve bakış açısına sahip oldum. Bu da bana aynı şeylere bakarak yeni şeyler görebilme fırsatı yaratmış oldu. Bu mucizevi bir olaydır bilirsiniz bazı karşılaşmalar, bazı öğretiler sizde olan ve artık fazlası ile aşina olmuş olduğunuz şeylere yeni gözlerle, yepyeni duygularla bakmanıza neden olur, bu sayede de bakış açınız genişler. İşte kısacası bu sergi sonrası böyle bir şey yaşadım ben. O nedenle de serginin bana olan mesajını; 

    “Sahip olduğun, sende zaten var olan şeylere yeni gözlerle bak, yeniden bakmasını dene. Göremiyorsan destek mutlaka bir şekilde gelecek.” olarak aldım.

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu arada bilmeyenler olabilir, Meşher’deki bu bahsettiğim bu sergi, aslında kuruluşunun 40’ncı yılı dolayısıyla 19.000’i aşkın eserin bulunduğu Sadberk Hanım Müzesi’nin Arkeoloji ve Türk-İslam sanatı koleksiyonlarından seçilen 210 eserinin içinde yer aldığı bir seçkiden oluşuyor. MÖ 6. Binyıldan 20. Yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminin eserler üzerinden anlatılan öyküsünü bu sayede görebiliyorsunuz ve aynı serginin basın bülteninde söylendiği gibi insan bu sergi sonrası gerçekten de kendini sanki Anadolu’nun uygarlıklar tarihinde bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyor. 

    Diğer bir yandan bu sergi ile ilgili iki önemli detayın atlanmaması gerekiyor bana göre. Birincisi, yarım asıra yakın bir süre içerisinde oluşturulan kültürel birikimin bir sembolü olan Meşher’de sergilenen tüm bu eserlerin, Osmanlı Türkçesinde “sergi mekânı” anlamına gelen bir adı taşıyan Meşher’in çatısı altında buluşmuş oluşu. İkinci olarak da üç kata yayılan 900 metrekarelik bir sergi alanında sanki Avrupa’da bir sanat müzesindeymişsiniz gibi adım adım kendi tarihinizi geziyor oluşunuz. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Bana göre diğer bir önemli detay ise, bu serginin her ne kadar geçmişten günümüze bir yolculuk gibi görünüyor olsa da arka tarafta ince elenip sık dokunulan bir emeğin, gerçekleşmiş bir hayalin enerjisi ve gücünü de taşıyor oluşu. Niye diye sorarsanız, biliyorsunuz Sadberk Hanım Müzesi, Vehbi Koç Vakfı (VKV) kurumlarından biri ve de Sadberk Koç’un vefatından hemen sonra eşi Vehbi Koç ve kızı Sevgi Gönül tarafından büyük bir özveri ve gayret sonucu 1980’lerde kuruluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Tüm aile o günlerde bir araya gelerek, Sadberk Hanım’ın bir koleksiyoner titizliği ve seçiciliği ile yıllar içerisinde toplayıp sakladığı, geçmiş yıllara ait el sanatları eserleri ile eski sanat eserlerini Sadberk Hanım’ın adını taşıyan bu müzede bir araya topluyor ve böylece de bu müzeyi Türkiye’nin ilk özel müzesi yapıyor. Diğer bir yandan ise özellikle bu müzede yer alan İznik Çini ve seramikleri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri ile işleme koleksiyonu gibi eserler, niteliği bakımından dünya koleksiyonları içerisinde hatırı sayılır bir yere sahip. 

    İşte belki de tüm bu nedenlerden ötürü Meşher bugün bu sergiyi; “Arkeoloji ve erken İslam dönemi eserleri yanında hat sanatından ipekli dokumalara kadar Osmanlı sanatının en seçkin örneklerini toplayarak kültürel bir mirası gelecek kuşaklara aktarıyor.” şeklinde tanımlıyor basın bülteninde. 

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Bana göre bu hayatta bilmediğini bilmek, öğrenmesi gerekeni öğrenmek insanı her zaman özgürleştirir. Zaman zaman da sessizleştirip, düşünmediğini düşünmeye iter. Bu hallerin ardından da insan doğal olarak daha da zenginleşir. Görünürde aynı insanmış gibi olsa da her yeni enerji ve bilgi sayesinde insan başka bir haline evrilir. Minik heykeller, el yapımı toprak kaseler, içinde çok boyutlu bir evrenin matematiği gizlenmiş, ilmek ilmek örülmüş kilimler, padişah soyundan gelen tenlerin izini taşıyan saten kıyafetler, porselen kahve fincanları, kemikten kaşıklar…

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Bu sergide görmüş olduğum tüm bu eserler o nedenle benim için çok güzel bir geçmişe yolculuk oldu. Çünkü sergi sonrası ben nasıl hükümdarlıklardan gelen bir ülkede yaşadığıma ve de bir zamanlar aynı toprakta benden önce yaşayıp gidenlerin ne gibi eşyalar kullanıp, nasıl günlük rutinlere sahip olduğunu görerek kendime ve kendi köküme daha çok yaklaşmış oldum.

    Geçmişe yeni gözlerle bakma vakti

    Beyoğlu’nda yürümek çok iyi geldi, cam fanusların ardındaki bir geçmişi yakından izlemek de öyle. İşte bu nedenlerden ötürü bu sergi geçmişi yeniden yeni gözlerle görebilmek için çok önemli bir fırsat. Sergiyi gezmek isteyenler için ise, küratörlüğünü Sadberk Hanım Müzesi Müdürü Hülya Bilgi’nin üstlenmiş olduğu “Maziyi Korumak” sergisi 1 Ağustos’a kadar açık olacak.