Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

10.06.2025 Salı | 09:17Son Güncelleme:

Mühendis bir anne ve babanın oğlu Barış Çavuşoğlu. Bu nedenle çocukluğundan itibaren tornalar, frezeler, matkaplar, CNC tezgahlar ve endüstriyel robotlar hep hayatında olmuş, bir anlamda onlarla iç içe büyümüş. Bilgisayar bilimi ve oyun teknolojileri konusunda eğitim almış. Uzmanlık alanı ise deneysel animasyon. Grotesk video işleri, heykeller ve de yerleştirmeler üreten bir görsel sanatçı..

 

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Benim kendisi ile tanışmam ise "Evim Yuva" sergisi sayesinde oldu. İstanbul’daki bağımsız sanat mekânı BENTA’da sergilenen iki heykelini çocukluğunun geçtiği evden ilham alarak üretmiş. Fiberglas, çelik, elektronik devre gibi malzemeler kullanarak yapılan bu heykeller kolay kolay hiçbir yerde göremeyeceğiniz türden heykeller. Zaman algınızı tümüyle değiştiriyor. Başka bir boyuta geçmişsiniz gibi hissediyorsunuz ve yaşamın gerçekliğini yeniden sorgulamaya başlıyorsunuz. 

Basın bülteninde bu sergi için "sanatçının çocukluğunun geçtiği, mekanik düzeniyle hatırında kalan evi temel aldığı" yazıyor. Ancak ev tanımı burada yeniden sorgulanıyor ve bir de bültende şöyle bir cümle yer alıyor: "Sergi, sanatçının kişisel hafızasıyla teknolojik bir düzen arasında kurduğu köprü üzerinden hem içsel hem de dışsal gerçekliklere ışık tutuyor."

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

Hem eğitimi, hem kariyeri, hem de ürettikleri ile ilgimi çeken görsel sanatçı Barış Çavuşoğlu ile İlk kişisel sergisi "Evim Yuva" üzerine biraz konuştuk..

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

1) Günseli Yalçınkaya bu sergi için "..Çavuşoğlu’nun iyi yağlanmış bir makineye benzettiği çocukluğunun geçtiği evden ilhamla oluşturulan sergi.." diye bahsetmiş ve de sergide bahsi geçen evi, korunma ve sığınma mekanı olarak tanımlamış. Yazının sonunda ise senin şu ifadene yer vermiş:
“İradi olarak yapılandırılmış bu sistemin sonsuza dek sürdürülemeyeceğinin bilincinde olsam da bir çocuk olarak bünyesindeki rolümü pervasızca benimsemeyi seçiyorum.” Fazla kişisel olmazsa nasıl bir çocukluktu seninkisi? Nasıl bir ev, nasıl bir yuvaydı sizinkisi? (Uzun süre ailenle mi yaşadın yoksa erken bir yaşta mı onlardan ayrıldın?)

Çocukluğumu Ankara’nın dışında, şehir merkezinden uzak bir banliyö sitesinde geçirdim. Pek çok genç ailenin birlikte yaşadığı bu sitede hem çocuklar hem de ebeveynler birlikte büyüdü diyebilirim. Sitenin kalabalıktan uzak ve kendi içinde güvenli yapısı, bir çocuğun gözünden küçük bir ada hayatı gibi geliyordu. İçinde berberi, manavı, marketi olan küçük bir çarşısı; engebeli ve yeşil yapısı sayesinde çocuklar için bolca oyun alanı vardı. Büyüdüğüm ev ise neşeli ve sevgi doluydu. Ailemle 18 yaşıma kadar yaşadım, ardından üniversite eğitimi için Londra’ya taşındım. Yaklaşık on yıl boyunca Londra, Berlin ve Los Angeles’ta yaşadıktan sonra şimdi Ankara ve İstanbul arasında geçen bir yaşam sürdürüyorum.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

 2) Sergide fiberglas, çelik, elektronik devre gibi malzemelerden üretilmiş olan iki ana heykelin yer alıyor. Bu heykellerin hikayesini biraz detaylıca anlatma şansın olabilir mi? Tam olarak neyi anlatıyorlar? Yaparken ne kadar süreni aldılar?

Sergideki iki ana heykel, fiberglass, çelik ve elektronik devreler gibi malzemelerle üretildi. Bu heykeller, çocukluğuma ait güvenli yapının dışında kalan çatışmaları temsil ediyor. Sergi mekânı ince ve uzun camlarla çevrili bir alan olarak kurgulandı; bu çitlerin ölçüsü izleyiciyi fiziksel olarak küçültüp bir çocuk gibi hissettirmek üzerine tasarlandı. İçerideki alan, çocukluğumu ve o döneme ait güvenlik hissini temsil ediyor. Dışarıda kalan büyük fiberglass heykel ise, o tanımlı ve sevgi dolu sisteme karşı bir tür “borç ödeme” olarak görülebilir. Bir çocuk olarak içinde büyüdüğüm sistemin sınırlı ama güvenli yapısını sahiplendiğim için, dış dünyaya ait yaratıları özveri ile yapabiliyorum.  Heykellerin yaklaşık altı ay süren bir tasarım ve üretim süreci oldu. Bu sergi, aynı zamanda daha önce denemediğim üretim yöntemlerini öğrenmek için bana bir motivasyon sağladı. PCB tasarımı, dizgisi ve üretimi; polyester cam elyafı ile gövde üretimi; 3D baskı ile PLA kalıplama; paslanmaz çelik kaynağı gibi birçok yeni alanda üretimde bulundum. Sergideki birçok öğe, mekana ve mekanın fiziksel sınırlarına bağlı olarak tasarlandı—örneğin buton üniteleri, cam fanus ve heykellerin ebatları gibi.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

3) Bu arada bu heykeller için basın bülteninde şöyle bir cümleye rastladım:
"İçerideki sahte güvendiğin dış dünyayla olan çatışmasını sorguluyor." 
Sorabilir miyim bu sorgulamayı heykeller üzerinden nasıl verdin?

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Sistemin içindeki çocuk rolümü benimsediğim için bu sorgulamayı yapabiliyorum. Tanımlı ve güvenli bir yapının içinde kalmak, yetişkinliğe geçişimi ertelese de üretim sürecimi mümkün kılıyor. Heykellerin dışarıda konumlandırılması, içerideki “sahte” güven hissiyle, dış dünyayı birbirine karşıt ama birbirine bağlı iki unsur olarak konumlandırıyor. Çitlerin dışında kalan formlar ise bu korunaklı sisteme minnet duygusu ile oluşan bir borç ödeme niteliğinde var olurken, fonksiyon gösteren her sistem gibi ailelerin de dünyeviliğini hatırlatıyor. 

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

4) Bu arada websiteni incelerken gördüm. İlginç bir karşılaman var, seyirciyi direk oyununa davet ediyorsun. Devreler üzerinden giderek seyircinin ulaşmak istediklerini kendi yolunla onlara veriyorsun. Bunu görünce bu heykeller için de belki benzer bir düzenek vardır gibi düşündüm. Belki çocukluğunun görünmesini istediğin taraflarını bu heykeller bize gösterirken bir yandan da yalnızca senin bildiğin ve de kimseye göstermek istemediğin gizli taraflar da alandadır...

Web sitemin HTML, CSS ve JavaScript kodlamasını kendi başıma yaptım; bir kodlama alıştırması olarak başladım ve zaman buldukça geliştirmeye devam ediyorum. Ana sayfadaki şematik düzen, son yıllarda ilgilendiğim bir estetik dilin uzantısı. Bilgisayar bilimi okurken aldığım “data visualization” dersinden etkilenerek oluşturduğum bu arayüz, tamamen görsel bir kompozisyon yaratma amacı taşıyor. Heykellerde ise bu karmaşık ve anlamsız sistemsel yapı daha duygusal ve kavramsal bir karşılık buluyor.

5) Peki ne zamandır planlıyorsun bu sergiyi? Zaten hep aklındaydı zamanı mı geldi yoksa birden aklına geldi ve hayata mı geçti? 

Bu sergiyi yaklaşık bir yıldır hayal ediyordum. BENTA’yı kurduğum ilk andan itibaren, bu mekânın görsel dilini belirleyecek nitelikte bir yerleştirme yapmak istedim. Üretim süreci sergi açılmadan altı ay önce başladı. İlk adımım, sergide yer alan endüstriyel robot kolunu beyaza boyayıp programlamayı öğrenmek oldu.  Eklemek isterim ki, geçmişime ve çocukluğuma dair anlatmak istediğim hikayenin yanı sıra, bu sergi ile üretimsel anlamda da yeni bir aşama kaydetmek istedim. Bu nedenle, izleyicinin duygusal ve mekanik unsurlar arasındaki kavramsal ilişkiden yola çıkarak bir bağ kurabileceğine inanıyorum. Ancak herhangi bir bağ kurulmadan yalnızca tasarımsal ve mühendislik yönlerinin incelenmesi ve geleceğin üreticilerine örnek olabilmesi de benim için fazlasıyla yeterli. 

6) Sergi açıldığı günden bu yana sergiyi ziyaret eden, bu heykellerle aynı alanda bulunan kişilerden hiç tahmin etmediğin türde geri dönüşler aldın mı? 

Serginin başında her gün mekânda bulunmaya ve gelen ziyaretçilerle sohbet etmeye çalışıyorum. Bu süreçte fark ettim ki, sergiyi tekrar tekrar anlattıkça kendi düşüncelerim de daha belirginleşti, kuramadığım kavramsal bağlar oluştu. Aklımda kalan bir diyalog ise eski bir köşe yazarıyla oldu. Uzun bir sohbetin sonunda gülerek, “Ankaralı olduğun samimiyetinden anlaşılıyor. Eğer İstanbul’lu bir sanatçı böyle bir sergi yapmış olsaydı, egosundan yanına yaklaşamazdık,” dedi. Paylaşımcı ve ulaşılabilir olmanın, kişisel üretim aşkının ve heyecanının temellerinden biri olduğuna inanıyorum.

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

7) bu arada sergi davetiyesinde serginin adı olan "evim yuva", oval bir çemberin içinde ve de üzerinde harfler noktalar yer alıyor (se.iii.... ile başlayan) Oradan bir tek senin adını okuyabildim. Mahsuru yoksa sorabilir miyim orada tam olarak ne yazıyor?

Bahsettiğiniz yazı ASCII Fraktur fontu ile yazıldığı için pek okunabilir değil ve serginin versiyon bilgisini içeriyor.
Yazı: “se.iii.mmxxv.baris.vi”

Açılımı:
• se.iii: Üçüncü kişisel sergim (solo exhibition 3)
• mmxxv: 2025 (Roma rakamlarıyla)
• baris: İsmim
• vi: Bu serginin ilk versiyonu olduğunu gösteriyor. Mesela diyelim ki gelecek sene birkaç ekleme ve güncelleme ile bu sergiyi bir başka alanda sergileme imkanı bulursam bu metin şu şekilde yazılıyor olacak: “se.iii.mmxxvi.baris.vii”

8) son olarak sergi mekanı BENTA senin tarafından geçtiğimiz yıl açılmış. İMÇ’de kurulan, bağımsız ve disiplinlerarası bir sanat mekânı olarak tanımlanıyor. Burası nasıl bir mekan, sergiler dışında başka neler yapılıyor burada?

Yüksek lisansımı tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüğümde, deneysel animasyon gösterimleri düzenleyebileceğim bir alan kurmak istedim. 2023’te İMÇ’de, 5533’te yer aldığım bir sergi sırasında İMÇ'yi tanıma fırsatı buldum ve sanat mekanımı burada açmaya karar verdim. İstanbul’da deneysel animasyon ve heykel alanlarında faaliyet gösteren çok fazla mekan ya da etkinlik olmadığının bilincindeyim. Yaklaşık on senedir, hem bir hayran hem de bir üretici olarak içinde yer aldığım görsel sanatlar kültürün paylaşılabileceği ortak bir alan oluşturmak amacıyla yola çıktım diyebilirim. 

BENTA’nın temel motivasyonu, üretime duyduğum heyecan ve bu heyecanı paylaşma arzusu. Alternatif ve yenilikçi sanatlardan beslenen, genç üreticilere alan açan bir yapı olması en büyük hedefim.  Açılışını, küratörlüğünü yaptığım 13 kısa filmden oluşan bir animasyon seçkisiyle yaptı. Ardından Hellavision Television’ın uluslararası gösterimi, Adult Swim yapımı “The Shivering Truth” dizisi ve başka seçkilerle program devam etti. Sasha Yakutina’nın sergisi ve Post Organic Bauplan’ın performansının ardından şu an kendi kişisel sergim “evim yuva” devam etmekte. Program ise organik şekilde gelişiyor ve bu şekilde devam etmesini umuyorum. Vizyonuna ve BENTA’nın karakterine uyum sağlayabileceğine inandığım sanatçılara alan açmak en büyük hedefim.

* Küratörlüğünü Serra Duran Paralı'nın üstlendiği "Evim Yuva" adını taşıyan bu sergiyi 1 Temmuz'a kadar BENTA'da ziyaret edebilirsiniz. (BENTA, İMÇ'de yer alıyor.)

** Barış Çavuşoğlu (d. 1994) animasyon ve heykel alanında üretim yapan bir görsel sanatçıdır. Londra’da Escape Studios’ta 3D VFX eğitimi aldıktan sonra City, University of London’da Bilgisayar Bilimi ve Oyun Teknolojileri lisansını tamamladı. 2018’de Berlin’e taşınarak Random Collective’e katıldı, ardından 2019’da Los Angeles’a giderek California Institute of the Arts’ta Deneysel Animasyon alanında yüksek lisans yaptı. İşleri Annecy Film Festivali, REDCAT Theatre, OVNi Festival (Fransa), Dutch Design Week gibi birçok uluslararası etkinlikte gösterildi. 2022’de Barın Han’da “Hit Me Baby One More Time” adlı ilk kişisel sergisini açtı. 2024’te ikinci solo sergisi “RTV-2 HRPgül” Ritz-Carlton, İstanbul’da izleyiciyle buluştu. Şu anda İstanbul’da yaşayan sanatçı, grotesk video işleri, heykeller ve yerleştirmeler üretmektedir.