hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Esra Öz Esra Öz

    İşitme kayıplarında kök hücre tedavisi gerçek mi hurafe mi?

    11.11.2020 Çarşamba | 10:37Son Güncelleme:

    İşitme kaybının dünyadaki en yaygın sağlık problemlerinden birisi olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Özdek, “Kök hücre tedavisi çalışmaları gelecek için çok umut verici olmakla birlikte, bugün için standart bir tedavi yöntemi olmayıp sadece bilimsel ve deneysel çalışma düzeyinde bulunuyor.” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde 5’i ciddi derecede işitme kaybı sorunu yaşıyor. Her doğan 500 yeni bebekten birinde işitme kaybı görülüyor. Yetmiş yaş üzerindeki bireylerin üçte ikisinde, farklı seviyelerde işitme kaybı mevcut.

    Sensörinöral (iç kulak tipi ) işitme kayıplarında umut verici yeni tedavi yöntemleri olduğunu söyleyen Özdek, “Sensörinöral işitme kayıplarının büyük bir çoğunluğunda işitme kaybının sebebi iç kulaktaki işitme organında tüylü hücrelerin hasar görmesidir. Son yıllarda hasar görmüş tüylü hücrelerin yeniden canlandırılması için birçok çalışma yürütülüyor. Bu çalışmalardan olan kök hücre çalışmalarının amacı, hasar görmüş ya da yok olmuş tüylü hücreleri kök hücre yoluyla yeniden oluşturmak. Yapılan hayvan deneylerinde iç kulağa kök hücre tedavisi ile tüylü hücrelerin yeniden oluşturulabileceği gösterildi. Ancak bugün için henüz insanlar için tedavi aşamasına gelmiş ve etkinliği tam olarak ortaya konulabilmiş bir kök hücre tedavisi yöntemi mevcut değil. Çünkü, laboratuvar çalışmaları ile insan çalışmaları farklılık gösteriyor. Kök hücre çalışmaları gelecek için çok umut verici olmakla birlikte, bugün için standart bir tedavi yöntemi olmayıp sadece bilimsel ve deneysel çalışma düzeyinde bulunuyor.” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Gen terapisi deneysel düzeyde olup henüz bir tedavi şekli olarak sonuçlanmış değil”

    İşitme kayıplarının büyük bir kısmının genetik kökenli kayıplar olduğuna dikkat çeken Özdek, şunları söyledi: “Bugüne kadar işitme kaybında rolü olan yüzün üzerinde gen mutasyonu tanımlandı. İşitme kaybı olan kişilerde spesifik gen mutasyonunun tespit edilerek gen terapisi ile düzeltilmesi ile işitme kaybının ilerlemesi durdurulması planlanıyor. Hatta işitme kaybının gen terapisi ile düzletilebileceği düşünülüyor. Ancak kök hücre tedavisinde olduğu gibi bu alandaki çalışmalarda deneysel düzeyde olup henüz bir tedavi şekli olarak sonuçlanmış değil.”

    “Amaç yeni geliştirlen ilaçlarla hastada oluşabilecek potansiyel işitme kaybının önüne geçebilmek”

    İşitme kaybının oluşmasını önlemek için uygulanabilecek yeni ilaç tedavileri üzerinde çalışıldığını belirten Özdek, “Özellikle gürültülü ortamda çalışan kişilerde yüksek sese bağlı oluşan işitme kayıplarını önlemek ve kanser tedavisi gibi tedavilerde sık karşılaşılan bir durum olan ototoksik yani, iç kulağa ve işitme organına hasar veren ilaçlara bağlı işitme kaybının önüne geçebilmek için birçok farklı molekül araştırma aşamasında. Burada amaç ilaçlarla hastada oluşabilecek potansiyel işitme kaybının önüne geçebilmek. Ama günümüzde hala standart bir tedavi edici ajan bulunmuyor. Bütün araştırmacılar gerek kök hücre tedavisi gerek gen terapisi gerekse yeni ilaç tedavileri ile işitme kayıplarının oluşmasının önüne geçmek ve işitme kayıplarını tedavi etmek için birçok çalışma yürütüyor. Şu ana kadar tamamlanmış olan çalışmalar gelecek için oldukça umut verici. Ancak bu çalışmaların hiçbirisi henüz standart tedavi şekli olma aşamasına gelemedi. İşitme fonksiyonunun kompleks yapısını düşündüğümüzde bu konunun çözümünün de çok kolay olmayacağı görülüyor. Ancak çok yakın gelecekte olmasa da gelecekte işitme kayıplarının tedavisinin mümkün olabileceği düşünülüyor.” şeklinde konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nasıl işitiyoruz?

    İşitme fonksiyonunun oldukça kompleks bir mekanizmaya sahip olduğunu hatırlatan Özdek, “Ses dış kulak yolunda hareket ederek kulak zarına çarpar ve zarın titreşmesini sağlar. Zardaki titreşim sırasıyla orta kulaktaki çekiç, örs ve üzengi kemiklerinin titreşimine neden olur. Üzenginin tabanı iç kulakla bağlantılıdır. Üzengi kemiği titreşim yaptığında iç kulak sıvılarının hareket etmesini sağlar. İç kulak sıvılarının hareketi işitme organındaki tüylü hücrelerin hareketine ve böylelikle işitme sinirinde bir elektriksel aktivite oluşmasına neden olur. İşitme sinirindeki elektriksel aktivite işitme siniri yoluyla beyindeki işitme merkezine aktarılır ve ses beyin tarafından algılanır. Yani sistem bir dişli çark gibi çalışır. Bu kompleks mekanizmanın herhangi bir yerindeki problem işitme kaybı ile sonuçlanır.” şeklinde bilgi verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İşitme kayıpları tedavi edilebilir mi?

    Üç farklı işitme kaybının görüldüğünü anlatan Özdek, “İletim tipi işitme kayıpları tedavi edilme şansı en yüksek olan işitme kayıplarıdır. Dış kulak yolu ve orta kulak enfeksiyonu gibi sorunlar genellikle ilaç tedavileri ile düzeltilebilir sorunlardır. Dış kulak yolu darlıkları, kulak zarı delikleri, kulak kemikçiklerinin hasarı ve kireçlenmesi ise, genellikle ameliyatla başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “İç kulak tipi işitme kayıplarında tek seçenek işitme rehabilitasyonu ve amplifikasyonu”

    Günümüzde sensörinöral işitme kayıplarını yani iç kulak tipi işitme kayıplarını düzeltecek herhangi bir ilaç ve cerrahi yöntem mevcut olmadığını belirten Özdek, “Bu hastalarda tek seçenek işitme rehabilitasyonu ve amplifikasyonudur. Hastada işitme kaybı çok ileri derecede değilse bu hastalar işitme cihazlarından çok iyi fayda sağlarlar. Çok ileri derecede işitme kaybı olup işitme cihazından fayda görmeyen hastalar için de halk arasında “biyonik kulak” diye bilinen ve ameliyatla yerleştirilen koklear implantlar mevcuttur. Koklear implant yerleştirilen hastalarda çok iyi işitme seviyeleri elde ediliyor ve sonuçlar son derece yüz güldürücüdür.” diye konuştu.

    “İşitmesi normalken, aniden 72 saat içinde işitmesinde azalma olan hastalarda görülüyor”

    Ani işitme kayıplarının, diğer işitme kayıplarından farklı bir grup olarak sınıflandırıldığını vurgulayan Özdek, şunları söyledi: “Daha önceden işitmesi normalken, aniden 72 saat içinde işitmesinde azalma olan hastalardaki işitme kayıplarına ani işitme kaybı demekteyiz. Ani işitme kayıplarında Herpes adını verdiğimiz bir virüsün iç kulağı etkileyerek işitme organında hasar oluşturması sonucu, hastada aniden iç kulak tipinde işitme kaybı ortaya çıkar. Bu hastalarda ilaç tedavisi ile işitme kaybını geri döndürmek mümkün olabilir. Tüm dünyada bu hastaların tedavisinde steroid tedavisi kullanılıyor. Steroid tedavisi ağızdan, damardan ya da orta kulağa iğne tedavisi şeklinde uygulanır. Steroid tedavisinin yanı sıra hiperbarik oksijen tedavisinin de tedavi protokolüne eklenmesi iyileşme şansını arttırıyor. Ancak bu hastaların tedavisinin işitme kaybı ortaya çıkar çıkmaz birkaç gün içinde başlanması gerekir. Tedaviye erken başlanan hastaların yaklaşık yüzde 70’inde işitme kayıplarında düzelme elde ediliyor.”