hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Esra Öz Esra Öz

    Manipülasyon oltalarına yem olmamak için ne yapmalı?

    27.06.2021 Pazar | 14:03Son Güncelleme:

    Yıllardır gerçekleri değil de anlamamız istediği şekilde olayları algılıyoruz. Bu konuda da “Manipülasyon ama nasıl?” kitabının yazarı Gazeteci Josef Kirschner, dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili çok güzel önerilerde bulunuyor. Niçin bir balıkçı, oltasının ucuna yem olarak bir pasta takmaz?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hiçbir balıkçı, kendisi pasta yemesini sevdiği için, balık avlarken, oltasının ucuna yem olarak bir pasta takmaz. Onun yerine bir böcek veya solucan kullanır. Bazen de bunların sahtelerinden yararlanır. Çünkü balıklar sahteyle gerçek yemi, birbirlerinden ayrılmazlar.

    İster kabul edin, isterseniz etmeyin ama, çoğu kez bizler de tıpkı balıklar gibi kolaylıkla avlanırız. Belki bizleri avlamak balıklarınki kadar kolay olmaz ve daha dolambaçlı yollardan geçer. Ancak sonuç hep aynıdır.
    Bundan yıllarca önce, ciddi giyimli birkaç adam, Avustralya’nın Tirol dağlarındaki küçük bir köye geldiler.

    Altlarında Amerikan limuzinleri vardı ve elektronik eşya pazarlıyorlardı.

    Gittikleri her yerde buzdolapları, radyo, televizyon ve elektrikli mutfak aletleri için mukaveleler imzalatıyorlardı. Bu sözleşmeleri imzalayan köylüler de nihayet dünyanın her köşesinde olduğu gibi, hayatı kolaylaştıran aletlere sahip olabilecekleri için seviniyorlardı.

    Adamlar, söz verdikleri eşyaları gerçekten de köylülere teslim ettiler. Yalnızca işin pürüzlü olan tek yanı, bu köyde elektriğin bulunmaması ve ne zaman bağlanacağının da belli olmamasıydı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu yolla zarara uğramış olanlardan bazıları, daha sonraki taksitleri ödemeyi reddettiler.

    Sebep olarak da kandırıldıklarını ileri sürdüler. Bu itirazlar, bir işe yaramadı. Çünkü mahkeme, alıcı tarafından yasal biçimde imzalanmış olan sözleşme şartlarının yerine getirilmesinin zorunlu olduğu yolunda karar almıştı. Tabii ki, bu sözleşmelerin içinde, alıcıların bu aletleri ancak elektrik olursa kullanabileceklerini belirten tek bir söz bile bulunmuyordu.

    Kısaca, giyimleri ve tavırlarıyla ciddi birer iş adamı görüntüsü veren bu kişiler, aslında kurnazca hazırladıkları plan ile köylülerde, bekledikleri elektriğin kısa bir süre sonra geleceği imajını uyandıran ve mallarını satan birer dolandırıcıdan başka bir şey değillerdi.

    Köylüler ise, uzun yıllar elektriğin gelmesini bekledikleri için bu konuda her şeye inanmaya hazır bir durumda bulunmaktaydılar. Bu yüzden de ciddi tavırla insanları karşılarında görünce, en ufak bir şüpheye bile kapılmamışlardır. Hele onlara komşularının da bu aletlerden satın aldığı söylendiğinde, artık satış için bütün şartlar hazır demekti.

    Durum böyle olunca mallarını satmaya gelen bu adamlar satıcı gibi değil de onlara daha iyi bir dünyanın müjdesini getiren kutsal kişiler gibi algılanmışlardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hatta zahmet edip de bu köye geldikleri için köylüler onlara karşı bir minnet ve şükran duygusu bile duymuşlardır.

    Bir de başka bir durumu göz önüne getirelim.

    Eğer bir adam motosikletiyle bu köye gelse ve onlara: “Arkadaşlar hepimiz biliyoruz ki, köyünüze elektrik bağlanması için daha yıllarca beklemeniz gerekiyor. Ama ben size buzdolapları, televizyonlar ve elektrikli ev aletleri getirdim
    Bunları almazsanız iflas edeceğim ailem yoksul duruma düşecek. Başka bir iş yapmak da elimden gelmiyor” deseydi, köylülerin ondan alışveriş yapacaklarına inanır mıydınız?

    Tam tersine herkes onunla alay eder ve haftalar boyunca elektriği olmayan bir yerde kendilerine elektrikli aletler satmak isteyen bu adamın akılsızlığından bahsedip dururlardı.

    Peki motosikletli bu adam ile o ciddi görünüşlü satıcılar arasındaki fark nerededir?

    Aslında her iki tarafta aynı şartlar altında, aynı malları satmak istemektedirler. Ama buradaki fark, malın ambalajında gizlidir. Ciddi görünümlü satıcılar, oltalarının ucuna güzel ve iştah kabartıcı yemler takmışlar, motosikletli satıcı ise, köylüleri boş bir olta ile avlamaya kalkmıştır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sanırım bir çoğunuz köylülerin başına gelen bu olayı gülerek bakmış ve sizin böyle bir hatayı hiçbir zaman yapmayacağınızı düşünmüşsünüzdür. Bence hiç gülmeyi ve bana inanın ki aynı şeyi sizlerin de başına gelmiş ve hala da gelmektedir. Bütün hayatımız boyunca da böyle avlanmaktan kurtulamayacaksınız.

    İşte bu anlatılanlarda olduğu gibi, manipülasyon tam bir güzel ambalaj olayıdır. İnsanlar paketin ihtişamından içindeki gerçeği görmeyi atlayabiliyor. Bizlere umut satılıyor, duygu satılıyor ve hayal satılıyor… Bunun için ambalajın ihtişamına kapılmadan önce, paketi açmayı deneyebilirsiniz.