hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Esra Öz Esra Öz

    “Üç damla mutluluk” olsaydı yürüyebilecekti

    01.03.2018 Perşembe | 16:24Son Güncelleme:

    Geçtiğimiz günlerde kulaktan dolma bilgilerle çocuklarına aşı yaptırmayan aileler gündeme geldi. Çocuklarının sağlığını bilmeden tehlikeye atan bu ailelerin fikrini değiştirmek için sizi güzel yürekli ve çalışkan Vahide Çakır ile tanıştıracağım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aşı yapılmayan bir çocuğun, gelecekte hayatı nasıl etkilenecek hiç düşündünüz mü? Öyle ki, aşı yaptırılmadığı için hayatını engelli olarak tekerlekli sandalyede sürdürmek zorunda kalan, yüzlerce talihsiz çocuktan sadece birinin hikayesi…

    150 yıl yaşamak mümkün mü?

    1977 yılının Mart ayında İzmir’de dünyaya gelen Vahide Çakır, o yılların çok yaygın vebası olarak nitelendirilen çocuk felci aşısı yaptırılmayan çocuklardan sadece biriydi.

    Ve 3 damladan oluşan çocuk felci aşısı yapılmadığı için 3 yaşında geçirdiği çocuk felci sonucunda hayatını tekerlekli sandalyede sürdürmek durumunda kaldı. Çakır, 80’li yıllarda çocuk felcinin bacaklarını, ailesinin ihmalinden dolayı geleceğini ve hayatını felç edeceğinin hiç kimse farkında olmadığını söylüyor.

    Yaşayamadığı çocukluğunun içinde biriktirdiklerini anlatan Çakır, “Öyle ki ben hiç salıncaktan düşmedim, top oynarken yaralanmadım, yürümediğim, koşamadığım için köşesinde oturan “Maşallah” sorunsuz bir çocuktum. Çünkü daha üç yaşımda çocukluğum avuçlarımdan kayıp gitti. Şimdi hayattan istediğimi alıncaya kadar mücadele eden bir kadın olsam da o zamanlar elimden kayan çocukluğumu sessiz sedasız köşemde izlemek zorunda kaldım.” diyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Üç damla mutluluk” olsaydı yürüyebilecekti

    Kendisinden bir yaş küçük kız kardeşi okula başladığı zaman tepkisi gösterse de ailesi onu kıskançlık yaptığını düşündü. O güne kadar her konuda öncelik onundu ve okul konusunda ondan önce okula kardeşinin başlamasına çok üzüldü. Çünkü engelli olduğu için ailesi onu okula gönderme gereği duymadı.

    Önce çocukluğu, sonra eğitim hayatı, sonra gençliğinin en güzel zamanları dört duvar arasında kaybolup gitti.

    Ondan 3 yaş küçük erkek kardeşinin okula gitmek istemeyip okuldan kaçması bir yıl sonra onun şansı oldu. Ona göz kulak olması için ailesi geç de olsa okula gönderdi. Evde kendi çabasıyla az da olsa okuma yazmayı öğrendiği için okula 2. sınıftan başlatıldı.

    Baltalı cinayetin şüphelisi yakalandı

    2. ve 3. sınıfı başarıyla bitirdi, ama artık kardeşi okula uyum sağlamış, onun tekerlekli sandalyesi gidiş geliş yolunda iyice hırpalanmış ve yaş olarak da büyüdüğü için annesi okula götürmekten yorulmuştu. Başarılı ve okula aşık bir öğrenci olmasına bakılmaksızın okulundan alındığı yıllarda çocuk felci aşısına "Üç Damla Mutluluk" adını verdi. Zira bu aşıyı olan yaşıtları okullarına devam edebiliyorlardı…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Daha o yaşta bedeninin yarısına hakim olamasa da, yaşama nasıl tutunacağını öğrenmek zorunda kaldı. Çünkü, 28 yaşına kadar dört duvar arasında evden dışarı çıkartılmadı.

    2005 yılına kadar en son ne zaman dışarı çıktığını hatırlamadan yaşadı. O yıl tedavi olmak amacıyla dışarıya çıkarılmasıyla birlikte hayatında büyük değişimler oldu. Önce ilkokul diploması, sonra sürücü belgesi alıp iş hayatında kendine yer edinebilmek için uğraşmaya başladı.

    Devlet politikalarının da geliştirilmesiyle birlikte çabaları karşılıksız kalmadı.

    2011 yılında "Üç Damla Mutluluk" adında engelliler ve sorunlarını konu alan bir radyo programını hayata geçirmeyi başardı.

    Çakır, şimdi engelli olduğu için şikayetçi olmasa da çok basit bir şekilde önlem alınabilecek bir virüse yenik düştüğünü söylüyor. Aşı karşıtı olanlara ise Çakır, tepki gösteriyor: “İnsanların hala büyük bir cesaretle ve cehaletle çocuklarına aşı yaptırmadıklarını öğrendiğimde, gelecek nesiller için endişelenmem ve aynı yanlışın sonucu olarak engelli bir birey olmam nedeniyle hayatın benden neler aldığını paylaşmak istiyorum.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çok basit bir şekilde önlemi alınabilecek, bir virüsün neden olduğu bir hastalıktan dolayı engelli olduğu ve 28 yaşına kadar dört duvar arasına kapalı kaldığı için hala öfkeli olduğunu söylüyor.

    Çocuklara gösterilen ihmaller nedeniyle Çakır, şunları söylüyor: “Bugün her ne kadar başarılı olsam da başarılarım kaybolan 28 yılımı bana geri vermeyecek. Hiçbir başarı yaşanmayan bir çocukluğun, gençliğin ve anne olamamış olmanın telafisi olamaz.

    Maalesef, ailemizi ya da dünyaya gelme zamanımızı seçme şansımız olmadığı için çocukların devlet tarafından korunmasını çok önemsiyorum. Ve çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin devlet tarafından cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü engelli bireylerin maddi olarak devlete olan yüklerini çok iyi biliyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Engelli olmanın, sadece engelli bireyleri değil, başta sosyal devlet olmak üzere, bütün toplumu etkilediğini düşünüyorum. Lütfen, çocuklarımızı önlemi çok basit yollarla alınabilecek virüslerin kollarına atmayalım! Şunu da aklımıza kazıyalım: Hiçbir başarı yaşanamayan bir çocukluğun telafisi olamıyor.”

    “Üç damla mutluluk” olsaydı yürüyebilecekti