hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    2021 Çin yılı mı olacak?

    08.01.2021 Cuma | 13:19Son Güncelleme:

    Pandemi konjonktürünün zor ve zorlayıcı koşullarının damgasını vurduğu 2020 yılının son ayları; Çin’in bir dizi uluslararası anlaşma ile kazanımlarına sahne oldu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kasım ayında, dünya nüfusunun üçte birini teşkil eden sayıda bir pazarı düzenleyen ve artık “ASEAN birliğinin geliştirilmiş bir versiyonu” olmanın ötesine geçen RCEP Ticaret Anlaşması’na imza atan Çin, Asya ticaret dinamiklerinde belirleyici güç kimliğini resmen kazanmayı başardı. Böylece, karşılıklı yaptırımlarla sıkıntılı süreç yaşadığı Avustralya ile “aynı ticari pakt içinde yer alabilme” becerisini göstermenin yanında, Hindistan’ın pazarlık girişimlerini boşa çıkararak, en azından şimdilik resmin dışına çıkarılması sonucunu elde etmiş oldu.

    Öte yandan, Başkan Xi’nin “karbon salımının azaltılması” yönündeki kuvvetli öneri ve taahhütleri ile birlikte dünyaya sunduğu iddialı bir çevre koruma planı, bu konulara öncelik tanıyan Biden döneminin hemen öncesinde “insiyatifi ele alan öncü ülke olma” iddiasına işaret etmiştir.

    Bu gelişmeleri Çin açısından taçlandıran gelişme ise, Avrupa Birliği-Çin arasında yedi yılı aşkın bir süredir devam eden, sürüncemedeki yatırım ve ekonomik işbirliği görüşmelerinin olumlu sonuçlanmasıdır. Brexit sürecinin andacında Avrupa Birliği’nin bu mutabakatı kabul etmesi, Çin açısından kuvvetli bir avantaj açılımı şeklinde okunmalıdır. Üstelik, yakın vadede görevi devralacak ve elbette Çin ile mevcud “ticaret savaşı”na vaziyet edecek Biden yönetimi tarafından kendilerine iletilen açık ve net uyarılarına rağmen AB’nin elini çabuk tutması ilginç bir duruş olarak görülmektedir. Genel kanaat; Çin’in stratejik bir kazanım sağladığı yönündedir.  Nitekim, Avrupa Parlamentosu’nun Çin Delegasyonu Başkanlığı’nı yürüten Reinhard Bütikofer, “ Çin’in; Avrupa ile Amerika arasına büyük bir kama sokmasına izin verdik!” değerlendirmesini paylaşmaktan geri durmamıştır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bilhassa insan hakları ihlali; rekabeti bozucu düzenlemeler; agresif satınalma-yatırım uygulamaları gibi kulvarlarda eleştirilerini yoğunlaştırdıkları bir ülkeye karşı gösterilen kabulün arkasındaki ağırlıklı gücün; Merkel liderliğinin son demlerindeki Almanya olduğunu not etmeliyiz. Normale dönüş ve yeniden büyüme sürecinde pozitif ayrışan Çin pazarının; bilhassa  Alman otomotiv endüstrisinin gelecek satışları bakımından kritik ağırlık taşıdığı herkesin malumudur. Merkel sonrasının yeni iktidar formülasyonunda anahtar rol sahibi Yeşillerin müstakbel hükümet ortaklığında yaşanacak gelişmeler düşünüldüğünde, Çin’in şimdiden STRATEJİK KONUMLANDIRMA işini başardığı görülmektedir.

    Dünya Bankası’nın güncel projeksiyonlarında yıl içinde % 7.2 lik muhtemel büyüme potansiyeli ile tüm klasmanlarda ekonomik büyüme şampiyonu olacağı öngörülen Çin’e duyarsız kalmak elbette mümkün değildir. Başkan Xi’nin lansmanını yaptığı yeni ekonomik açılımda; iç ve dış pazarın birlikte katkıda bulunduğu “dual büyüme yaklaşımı” nın takip edileceği anlaşılmaktadır. Hızla büyüyen Çin, başta emtia fiyatları olmak üzere tüm sektörlerin ve katma değer temelli aktivitelerin geleceğinde tayin edici ekonomik aktörlerin, belki de en önde geleni olacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çin’in, başta pandemi etkisiyle akamete uğrayan; senkronize gidişatına ket vurulan “Tek Yol-Tek Kuşak Projesi” olmak üzere çözmesi gereken çok sayıda sorun ve riskle uğraşmak durumunda olduğu açıktır. Bilhassa finansman sağladığı ülkelerle borç-alacak sürecini nasıl yöneteceği yakından izlenecek ve mevcud gücü ile gelecekteki potansiyeli bakımından ciddi değerlendirmelere konu olacaktır.

    Üstelik, eko-politik dinamikler gözönüne alındığında, Amerika Birleşik Devletleri’nde parlamento baskını ile yeni zirve yapan ayrışma/kamplaşma ve sahayı boş bırakma gelişmelerinin, her düzeyde Çin’in aralarında bulunduğu iddialı ülkeler bakımından avantaj sağlayan/yol açan jeo-politik iklimi kuvvetlendirdiğini vurgulamak durumundayız.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Pax Americana’dan; Post Americana’ya Geçiş” tartışmaları ekseninde, stratejik konumlandırma platformunda en öndeki yeri kapma bakımından Çin’in avantaj sahibi olduğunu işaret eden deliller, bu sene boyunca daha çok kuvvet kazanacaktır.