hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrow up-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Bunaltıcı Ve Uzun Bir Yaz'a Girerken...

    15.05.2022 Pazar | 10:48Son Güncelleme:

    “Bolluk ve bereket” sıfatları ile özdeşleşen bir Bahar döneminin tamamlandığı; Yaz sezonuna geçilmek üzere olunduğu günleri yaşıyoruz. Ukrayna temelli gelişmelerin, umut bağlanan Pandemi Sonrası Normalleşme Süreci’ne ket vurmaktan öte, adeta “berbat ettiği” hakim konjonktürde, tüm dünyayı uzun ve bunaltıcı bir yaz döneminin beklediğini söylemek, herhalde kehanet olmayacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Global planda, pandemi sürecinin kesin olarak atlatıldığına; hastalıktan kurtulma sürecinin tamamlandığına dair kesin hüküm verebilme noktasından uzakta olunduğu gibi, yakın vadede üçüncü ayını tamamlamak üzere olan Ukrayna’daki savaşın erişebileceği trajik noktalar ve gündeme getireceği/dayatacağı açılımları kestirmek zordur. Eko-Politik konjonktürün bu zorlu ve “iç karartıcı” gerçeklerinin; yaz döneminin “güneşli ve rahat atmosferi” ile hafifletilmesi bekleyiş ve ihtimali, giderek daha uzakta kalmaktadır. Ekonomi’ nin, temelde; “beklenti yönetimi” olduğu tespitinden hareketle, her daim geçerli / hakim kılınması şart olan İYİMSERLİK DURUŞU’ muzun; yüksek dozda bir İHTİYATLI OLMA ile terbiye edilmesi gereken zamanlar bizi beklemektedir.

    Yaşanan cari zorluklar-riskler paketine dahil olan ve küresel planda bir sorun teşkil etme seviyesine hemen yükseliveren ENFLASYON; mahiyeti itibarı ile, tüm bu geçerli ve ileride muhtemel sıkıntıları bünyesinde barındırmakta ve adeta, “mikro-kozmos” olarak temsil etmektedir. Küresel Ekonomik Düzeni’ nin kurucusu ve banisi (sürdürücüsü) Amerika Birleşik Devletleri’ nin, onlarca yıl sonra, aynı problem ile hemhal olması ve müdahale sürecine girmesi, tüm gidişatı etkileyecek; tetikleyecek bir sürece işaret etmektedir. “Dünyanın Rezerv Parası” Amerikan Doları üzerinden yapılandırılan tüm FED duruş ve politikaları, anında, küresel etki oluşturmakta; hakim gidişata yön verme kudretini halen muhafaza etmektedir. Genel çizgisiyle “sıkılaştırma” karakteristiği ağır basan FED politikaları, “güçlü dolar” tabelası üzerinden tüm ekonomileri etkileme halkasını genişletmekte; başta “dolar-dış fon ihtiyacı yüksek ve enflasyon illetine yakalanmış” bizim gibi birtakım ülkelerin işini zorlaştırmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Geçtiğimiz günlerde, Nisan ayı cari manşetinin açıklanmasından saatler önce, Amerikan halkı ile enflasyon konusunda adeta dertleşen Başkan Biden’ in sözlerini unutmayalım: Ulaşılan rakamın, kırk yıl sonra gelinen noktanın ana sebepleri olarak; pandemi/Ukrayna(Putin)/açgözlü petrolcüler /gözünü kar hırsı bürümüş et üreticileri dörtlemesini kamuoyuna şikayet eden ve kamusal harcama ve yakın dönemli teşvik ile parasal genişlemelerin etkisini kabul etmeyen bir duruştan bahsediyoruz. Başkan’ın, yaklaşan ara seçimler öncesinde, muhalefet ile arasındaki bıçaksırtı dengeye işaret ederek durumdan yakınması ve seçmenden daha fazla destek istemesi de ayrıca not edilmelidir. Anlaşılıyor ki; dünyanın hiçbir yerinde siyaset erbabı, özellikle yaklaşan seçim atmosferinde, kamu teşvik ve harcamalarının; “ enflasyonu azdırıcı/karşı politikaları zayıflatıcı “ etkisini duymak, dikkate almak gibi önceliklere itibar etmemektedir. İşte tam bu noktada, tüm ekonomiler bakımından geçerli olmak üzere, “ merkez bankacılığı duruş ve politikaları” ile “ bağımsız merkez bankalarının üstlendiği fonksiyonlar “ öne çıkmakta, mercek altına alınmaktadır. Nitekim, “topa giren” merkez bankaları arasına en son olarak, Avrupa Merkez Bankası(ECB) ’nin katıldığı görülmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Amerikan ekonomisinde “ resesyon “ ve hatta, “ stagflasyon “ ihtimalleri, henüz radarda kalan muhtemel senaryolar olmak ile birlikte, gerçekleşme ihtimallerinin düşük düzeyde seyrettiğini; FED Başkanı ağzından, “ ekonominin yüksek supleks ve intibak gücü “ ne dikkat çekildiğini işaret etmeliyiz. Amerikan ekonomisinin, güçlü harcama ve istihdam kulvarları üzerinden güçlü büyüme hedefine doğru seyretmesi kuvvetle muhtemeldir. Bununla birlikte, yükselen enflasyon andacında, konut başta olmak ve fakat onunla sınırlı kalmamak üzere, ekonominin her dokusunda “ Fiyatlarda Köpük ve/veya Balon Etkisi “ yaşanması da beklenmeli; senaryolara dahil edilmelidir.

    Fiyatlardaki köpük etkisi daha kolay ve görece az “yan etki” ile bertaraf edilebilirken; “balonlar’ın kimin yüzünde patlayıp, hangi zararlara yol açacağı” hususunda dünya çapında yaşanmış acı tecrübeler ( 2008 Krizi en tazesi olmak üzere ) hafızalarda tazeliğini korumaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dünyada yükselen enflasyon’ un; farklı ekonomilerdeki etkisinin varlığı tartışılmaz olmakla birlikte, ölçülmesi kolay değildir.(*) Üstelik, şimdilerde, rezerv paradaki enflasyon da, her alışverişte, ABD dışındaki ekonomiler tarafından “ ithal edilmekte ” dir. KUR GEÇİŞKENLİĞİ başta olmak üzere, dolar ihtiyacı yüksek ülkelerin sırtına yüklenen ek maliyetler, onların enflasyon ile mücadele süreçlerini daha da zorlaştırmakta, adeta önlerini tıkamaktadır. İlaveten, “Ekonomik Büyüme için Harcama” mekanizmasını toksik hale sokmakta; her türden “Kredi Genişlemesi” nin istenmeyen yan etkilerini daha ağır bir tabloya dönüştürme riskini taşımaktadır. Ezcümle, ekonomi kulvarında uzun ve bunaltıcı bir yaz dönemine girildiği gerçeğini, ıskalama lüksüne sahip olmadığımız ortaya çıkmaktadır.

    (*)TCMB deneyimi sahibi meslektaşımız Prof.Dr. Hakan Kara’nın öngörüsüne göre; TÜİK rakamları ile %70’e ulaşan ülkemizdeki enflasyonun, sadece % 20’ si dış kaynaklı olarak değerlendirilebilir.