hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Büyük zirveler; O kadar büyük olmayan neticeler..

    20.11.2022 Pazar | 12:44Son Güncelleme:

    Geçtiğimiz hafta içinde, bitimine günler kalan 2022’nin en büyük ve kapsamlı iki zirvesi sonuçlandı. İki haftadır süren COP27 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ve G20 Ülkeleri Liderler Zirvesi sonuç bildirge ve deklarasyonları dünyaya açıklandığında, büyük zirvelerden çıkan neticelerin aynı oranda bir içerik ve yaptırım gücüne ulaşamadığı; böylece, “beklentileri karşılamada yetersiz kalanlar kervanı”na katıldıkları görülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dünya Bankası ve IMF ortak değerlendirmelerine göre 2026 yılına kadar sürecek ve dört trilyon dolar hacminde küresel daralmaya yol açabilecek ters konjonktür ve “hepsi bir arada” ortaya çıkan enerji-gıda temini; yaygın enflasyon ve savaş tehditleri andacında, zor bir iklim içinde yola devam edildiği açıktır. Nitekim, önümüzdeki yıl için sene başında, IMF tarafından %3,8 düzeyinde öngörülen küresel büyüme tahmininin; an itibarıyla % 2,7 ye düşürüldüğü ve mesela Morgan Stanley gibi kurumların, daha düşük manşetleri (%2 civarları) tahmin planına kattıkları izlenmektedir. Keza, Avrupa Birliği ve kemer sıkma politikasını gelecek beş yıla yayacağı anlaşılan Birleşik Krallık ekonomilerinin resesyona girecekleri; küresel çapta ticari iflaslarda önümüzdeki yıl beşte bir oranında artış yaşanacağı(Allianz Trade raporu) beklentileri de hesaba katılmalıdır. Enflasyon ile mücadelede, başta FED olmak üzere Merkez Bankaları sert tedbirlere başvururken, sonuç alıcı emare ve rakamların henüz görülemediğini, ancak, resesyon ile mücadele bakımından “patinaj çekildiği” ve dahası; daralma’ ya yol verir iken; büyüme’ye ket vuran sıkılaştırıcı politikaların yan etkilerine karşı savunmasız kalındığı izlenmektedir. İşte, genel gidişat bu iken düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nden “etkin ve kapsamlı bir sonuç” elde edilemediği görülmüştür. “Birlikte İyileşelim; Daha Güçlü İyileşelim!” zirve sloganı ile bir kararlılık ve işbirliği manifestosu ortaya konmak ile birlikte, Sonuç Bildirgesi’ndeki ifade ve tespitler; bilinen ve daha önce terennüm edilenlere yeni bir açılım sağlamaktan uzakta kalmıştır. Türkiye’ nin aktif girişim ve inisiyatifi hayata geçirilip, koordinasyonunda yürütülen Tahıl Koridoru Programı’nın yenilenmesi, belki de bu sürece paralel sağlanan en somut başarı/katkı olarak değerlendirilmelidir. Dünya nüfusunun ve ticaretinin üçte ikisini temsil eden büyük zirveden elde edilen temel kazanım; ancak, “diyalog/işbirliği kanallarının açık tutulması yönündeki kollektif irade ve duruşun konfirmasyonu” olarak ifade edilebilir.

    Afrika’da düzenlenmesi bakımından da önem taşıyan COP27 Zirvesi, iki haftalık rutin takviminin son anda uzatılarak, Sonuç Bildirgesi üzerinde mutabakat sağlanması gayret ve telaşının hakimiyetinde bir görünüm ile kapandı. Sonuç Bildirgesi, bu satırları kaleme aldığımız andan sadece saatler önce nihai formuna ulaştırılarak, dünyaya deklare edildi. İlk günden beri müzakerelerde beklenen liderliği sergilemekten uzak duran ve “çekilme tehdidi” bile savurmaktan geri durmayan Avrupa Birliği’nin son dakika manevrası ile yoksul ülkelere yönelik Kayıp ve Zarar Özel Fonu oluşturulması karara bağlandı. Böylece, senelerdir konuşulan ve G77 (Gelişen Ülkeler Topluluğu) tarafından sahiplenilen bir alanda somut kazanım sağlanmış oldu. Geniş bir bağışçı tabanı ile en kırılgan coğrafyalara öncelik verilerek ilerlenmesi hususunda ayrıca prensip kararı alınmakla birlikte, somut bir rakam ve takvim konusu açıkta bırakılmış oldu. İlaveten, sonuç metninde; bertaraf edilmesi gereken fosil yakıtlar bahsinde sadece “kömür” e yer verilerek, “petrol” un metin dışı bırakılması, büyük tartışmaları ve “Suudi ve Petrol Şirketleri Lobisi” değerlendirmelerini ön plana çıkardı. COP27’ ye katılan fosil yakıt şirketlerinin geçen seneye göre dörtte bir oranında artması ve “yeşil yatırım” larını tanıtmaları; “ yeşil/çevreci makyaj” olarak nitelendirilip, yoğun eleştirilere konu oldu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bizim de, ülkemizi temsilen katılım sağlayıp, “Üniversitelerin Rolü” temalı sunum ile değerlendirmeler gerçekleştirdiğimiz Birleşmiş Milletler Zirvesi, yardım ve tazmin alanında ilk defa somut karar alınması ile önemli bir kazanıma işaret etmekle beraber, sonuca yönelik açık ve kesin bütçe ve takvim belirleme konusunda yetersiz kaldı. Halbuki, BM Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansları’ nın düzenlenmesinde ana amaç, “somut kazanımların sağlanması/ortaya konulması” olup, bu kulvarda adım atma bakımından COP27 Zirvesi de, istenilen sonuçları getirmekten uzak düşmüştür. Geçtiğimiz günlerde sekiz milyara ulaşan ve 2080’ lerde on milyarı aşması öngören küresel nüfus ve yaşanılan çevre/iklim tahribatı göz önüne alındığında, bu konuda kaybedecek zaman olmadığı, herhalde açıktır ve beklentiler bir başka bahara (COP Zirvesi’ne) kalmayacak; bırakılmayacak kadar hayati önem taşımaktadır.