Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

"Dimyat'a giderken, Ev'deki Bulgur'dan olmamak...

23.01.2022 Pazar | 12:48Son Güncelleme:

Türkiye’nin, ihracat kulvarında sahip olduğu strateji ve sergilediği performans, ülke ekonomisini yapılandıran ana faktörler içinde “eşitler arasında birinci” sıfatına en yakın duran; en fazla layık bulunandır. Bu tespit temelinde, ihracat anlayış ile uygulamalarımızı, “öncelikli ulusal strateji” kapsamında ele almak, sürekli ve gerçekçi duruşla analiz etmek; çalışmak durumundayız.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Tüm ekonomik faaliyetlerde geçerli olduğu üzere, ihracat kulvarını mercek altına alırken “varlığını peşinen kabul ve teslim etmemiz gereken” birtakım keskin gerçekleri ( literatürdeki karşılığı ile hard realities ) not etmekle başlayalım:

Ekonomik davranış ile performans bakımından Heyecan ve Motivasyon faktörlerinin kritik önemi ortada olmakla beraber, “senelerdir süren İhracat Seferberliği - Atılımı“ söyleminin, gerçekçi analiz ve yapıcı eleştirilerin önünü kesmesine; perdelemesine fırsat verilmemelidir. “Rekor üstüne rekor” imajının sürekli biçimde terennümü; ilk başta “çekici”, sonraki zamanlarda ise, “yorucu/yıpratıcı” ve maalesef, ekonomide esas alınması gereken SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK hedefini zedeleyici etki doğurabilir. “Memlekete döviz kazandırma” başarısının arka planında, heyecan ve hamaset söylem ve örgüsüne elbette hakkedilmiş bir yer verilebilir, ancak, orta ve uzun vadede hakim kılınması gereken, belki de; “Gerçekçi Romantizm-İhtiyatlı İyimserlik” anlayış ile duruşu’ ndan ibarettir.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İhracat performansının ağırlıkla mal-ürün kalemi üzerinden ifade edilmesi, ihracata konu HİZMETLER kulvarını ikinci plana itmektedir. 2018 yılında kurulan TİM Hizmet İhracatçıları Birliği ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki yeni yapılanmalar olumlu ve fakat, kendi başına yetersiz kalmaktadır. Başta turizm olmak üzere, sayıları dokuza ulaşan hizmet sektörleri sayı ve derinlik olarak geliştirilmeye muhtaçtır. Tıpkı ürünlerde olduğu üzere, “Türkiye-Küresel Marka” platformu üzerinde çalışılarak, pandemi boyunduruğundan kurtulmuş bir beş yıllık vadede, yüzelli milyar dolarlık senelik hacim destek ve katkısı için çalışmanın zamanıdır. Türkiye’nin sürdürülebilir ihracat performansı, hizmetler kaleminden yoksun olarak yapılandırılıp; gerçekleştirilemez.

İhracat olgusu, iki bacaklı dışticaret mekanizması’ nın, sadece bir bacağını oluşturur; ithalat faktörü ile tamamlanır ve “ayakları yere basar” hale gelir. Bu gerçek, bizim gibi, “ihracata mal hazırlamak için, önemli oranda ithalat gerçekleştirmek durumundaki eko-sistemler” bakımından daha kritik bir ağırlık ve role sahiptir. Adeta, “emme-basma tulumba” veya “girdi-çıktı” mantık örgüsünde çalışan sistemi, sadece bir bileşeni üzerinden okumak mümkün değildir.

Üstelik, dışticaret akışında, başta dolar olmak üzere, en çok kullanılan kurlara göre ulusal parası daha istikrarsız parite hareketleri yaşayan bir ekonomi için ihracat-ithalat kurgusu, ilaveten, yüksek oranlı risk kanallarını açmaktadır. Bunların başında, (ihracata mal hazırlamak için yapılan) ithalatımızın; ağırlıkla, “dolar bazında ve peşin olarak”; ( haftalar sonra gerçekleşecek) ihracatımızın ise, “avro ile ve vadeli koşulda” gerçekleştirilmesi gelmektedir. Görülüyor ki; ihracatçımız, artış eğilimli ve istikrarsız kur riskine ilaveten, çapraz kur ve tahsilat-termine bağlı nakit yönetimi gibi mali ve kompleks yapılı riskler ile ayrıca mücadele etme durumuna düşmektedir. Senelerdir ilk sıralarda yeralan ve geçtiğimiz yılın da ihracat şampiyonları; otomotiv, kimyevi mamuller ve çelik sektörü’nün, aynı zamanda, yapı ve kuruluş olarak “ithal oranı en yüksek” alanlar olması, “talihsiz durum” nitelemesiyle pas geçilemez.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Elimizdeki en güncel dış ticaret endeks verileri; geçtiğimiz yılın onbir ayında ihracat birim fiyatımızdaki %9.98’lik artışa karşın, ithalat birim değerinin % 29.3 arttığına işaret ediyor. Dışarıya sattığımız (ihraç) ürünlerin fiyatındaki artışın; dışarıdan aldığımız (ithal) ürünlerin sadece üçte biri oranında kaldığını gösteriyor. Keza, bir önceki seneye göre, % 22 oranında daha fazla miktarda ürün ihraç ederek, rekor ihracat rakamlarına ulaşabildiğimiz gerçeği; ürün miktarı % 1.5 azalmasına karşın, toplam(ve rekor) manşeti %30 oranında artış sağlayan ithalat tablosu karşısında daha dramatik hale geliyor. 2021’de, % 17’ lik bir artış ile, kilogram başına 1.29 dolara çıkartılan birim ihracat değerimizin, on yıl önce 1.59 düzeyinde olduğunu hatırlatmalıyız. Nihayet, yüksek teknolojili( birim/katma değeri görece yüksek) ürünlerimizin ihracatımız içindeki payının azalırken, en büyük oransal artışın(%17); düşük teknolojili ürünler kulvarında gerçekleştiğini de not etmeliyiz. Bu rakamlar, İhracat Yoluyla Fakirleşme(İ.Y.F.) tablosunun bilinen sendromları arasında yer almakta; ihracatta yeni duruş ve değerlendirmeleri için adeta davetiye çıkartmaktadır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Türkiye’nin, sürdürülebilir ihracat başarısı yolculuğunda “vites büyüterek” mesafe almasında hiçbir tereddüt yoktur. Bununla beraber, “kaliteli-konforlu-bekleneni herkes için sağlayan” tüm seyahatlerde olduğu gibi, “araç-sürücü-rota-sürat” gibi ana faktörleri sürekli kontrol etme zaruretini unutamayız. Zira, “ Dimyat’taki pirince giden” zorlu yolculuğumuz, İ.Y.F. çukur ve engellerine karşı uyanık ve hazırlıklı olmayı ve “evdeki bulgur’ un” değerini bilmeyi gerektirir!