Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

Keşke'ler ve "What if" Ekonomisi

15.06.2025 Pazar | 12:10Son Güncelleme:

“Ortadoğu’daki son gelişmeler, içinde bulunduğumuz dünyada ekonomi yönetimlerinin planlarını her şeyin iyi gideceğine göre yapmaması gerektiğine dair görüşümüzü bir kez daha teyit etti.” Değerli meslektaşımız Prof.Dr.Hakan Kara’nın bu ifadesi, akıllara; “keşke şu veya bu olsaydı!” yaklaşımını ekonomiye uyarlama düşüncesini getiriyor.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İsrail-İran sıcak çatışması, zaten jeo-politik risk ve dinamiklerin etkisinde gelişen eko-politik gidişatta el yükseltiyor; yeni bir sayfa açıyor. Kötüleşen ve ağırlaşan senaryolar, ekonomik kırılganlığı daha yüksek; yumuşak karnı daha korumasız ekonomiler bakımından daha yüksek riskleri barındırıyor. Dalgaların şiddetlendiği; fırtınaların keskinleştiği çalkantılı denizlerde, “keşke” kurgu ve sorgusu üzerinden ekonomiye dair saptamaları sıralamak mümkün oluyor:

Keşke, ekonomi politikalarında bütüncül yaklaşım (parasal/mali/yapısal) anlayışının gereği hassasiyetle yerine getirilerek, parasal politikalar bacağı kuvvetlendirilse ve ekonomik sinerji (birliktelikten gelen güç) ortaya konulsaydı;

Keşke, uygulamada olan ekonomik program üçte ikilik süresinin sonunda, dezenflasyon kulvarı için sürdürülebilir/öngörülebilir/korunabilir somut sonuçları sağlamış olsaydı;

Keşke, düşük düzeyde seyreden petrol fiyat avantajları, başta cari denge dinamikleri olmak üzere daha kalıcı açılımlara tahvil edilebilseydi;

Keşke, aylardır dünyada düşük seyreden gıda fiyatlarına paralellik sağlanarak ve gereken düzenlemeler yapılarak, gıda enflasyonu katılığı kırılsaydı;

Keşke, talep üzerinden sıkılaştırıcı politikaları etkisiz kılmakla kalmayıp adeta bozan hızlı servet transferi (ucuz kredi/KKMH/EYT, vb. üzerinden) ve gelir dağılımında süratli bozulma engellenseydi;

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Keşke, enflasyon muhasebesi yaklaşım ve teknikleri, doğru zamanda (ertelemeye kurban edilmeden) ve doğru kapsamda uygulansaydı;

Keşke, büyüme kompozisyon ve dinamiklerinde, tüketim/harcama (hanehalkı ve kamu) kalemlerinden ziyade imalat/sanayi katma değerleri ön plana taşınsaydı;

Keşke, “Türkiye, sermaye piyasalarından yükselecektir!” sloganının hakkı verilip; içi doldurularak, gerilim sonrası en çok düşen borsa olma kaderi aşılsaydı;

Keşke, enflasyonla mücadele yolunda mesafe alınarak; cari dengede “gizli mayın” olan ithal altın talebine vaziyet edilebilseydi;

Elli yılı geride bırakan bir “seferberlik ve teşvik (kaynak aktarımı) sonrasında ihracat değerimiz kilo başına ortalama 5 dolar (halen 1,44) ve turist başına 1500 dolar (şu an 940 dolar) asgari rekabetçilik düzeylerine ulaştırılmış ve yüksek teknolojili ürün payı %20’lere taşınmış olsaydı;

Keşke, borçlanma risk primini temsil eden CDS göstergelerimiz, çoktan 100 puanın altına gerilemiş ve derecelendirme kuruluşlarının en az ikisinden “yatırım yapılabilir” notu elde edilmiş olsaydı…

Ekonomide ve hayatın her alanında “keşke” ile başlayan değerlendirmeleri; “eğer böyle olsaydı (What if)” yaklaşımıyla da genişletmek mümkündür. Bilhassa, “zor zamanlar” da, bu türden sorgulama ve arayışlar ağırlık kazanacaktır. Kemal Tahir’in deyişiyle; “Zor, oyunu bozar!” ve zor zamanlarda kırılganlıkların onarılması ve bünyenin kuvvetlendirilmesi gerekir. Üstelik, iş eko-politik karar ve vaziyet edişlere geldiğinde, pro-aktif duruşun dışına düşen bu tür “sonradan gelen” değerlendirmeler, ancak sübjektif bir değer taşıyabilir.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Başta, “keşke babam hayatta olsaydı” temennisini; “eğer aramızda olsaydı, acaba nasıl davranırdı?” sorusuyla zenginleştiren fedakar babalar olmak üzere, değerli okurlarımıza esenliklerle dolu Babalar Günü dileklerimizi sunuyoruz.